Kategoriler
Sağlık

Hazır yoğurt mu, ev yoğurdu mu?

Hepimizin evde yapılan sütün daha yararlı olduğunu düşünüyoruz biliyorum ancaaak biraz kuralları devreye sokmamızda fayda var.
Sokak sütu kullanılarak yapilan ev yogurdu, sadece süt işletmelerinde bulunan yabancı maddeleri temizleyen sistemlerin olmaması nedeniyle hijyenik değildir.
Bir süt fabrikasinda, günün sonunda, makinelerin içinde toplanan kir ve yabana maddelerin biriktigini görürsünüz. Bu sadece dışardan bulaşan şeyler degil mastit (meme iltihabı) olan bir hayvanın süte bulaşan kalıntılar da
olabilir.

En önemlisi de açıkta satılan süt, günlük süt olarak marketlerde satılan süt gibi ısıl islem (pastörizasyon) görmediği için, sağlık açısından zararlı mikroorganizmalan taşıyabilmektedir.
Sokakta satılan sütün, yoğurt yapmak için uzun süre tencerede kaynatılması durumunda ise içinde bulunan vitaminler ve proteinler kaybolmakta, zarar görmekte dolayısıyla yoğurdun besleyici değeri de azalmaktadır.
Ancak organik sertifikali olan, denetlenerek süt üreten çiftliklerde üretilip hijyenik şartlarda tüketiciye ulaştırılan çiğ süt kaynatılarak evde yoğurt mayalanabilir.

Eğer hazır fabrikasyon yoğurt tercih ediyorsanız, marketten alırken, içine probiyotik bakteri katıldığı etiketinde belirtilen “probiyotik yoğurtların” alınması, bağırsak ve genel vücut sağlığımız için daha faydalıdır.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Emzirme döneminde nasıl beslenilmelidir?

Emziren anneler hem kendi vücutlarındaki besin depolarını dengede tutabilmek hem de salgıladıkları sütün içerisindeki enerji, protein, vitamin ve mineralleri karşılayabilmek için yeterli ve dengeli beslenmelidir.

Emziklilik döneminde anneleri en çok endişelendiren konulardan birisi sütlerinin bebeklere yetip yetmeyeceğidir. Yeterli ve dengeli beslenme, anne sütünün miktarını etkileyen en önemli etkenlerden birisi olmakla birlikte; bebeği sık aralıklarla emzirmek, yeterli miktarda sıvı tüketmek, dinlenmek ve stresten uzak kalmaya çalışmak da süt üzerinde olumlu etki yaratacaktır.

Emzirme döneminde sıvı ihtiyacı artacağından dolayı günde 2,5-3 litre su tüketilmelidir. Suyun yanı sıra besin değeri açısından zengin olan süt ve doğal meyve suyu, sıvı ihtiyacının ve besin öğesi gerekliliklerinin karşılanabilmesi için tüketilmelidir.

Annenin kalsiyum depolarının yeterli düzeyde olabilmesi için süt grubunun tüketimi artırılmalı, emziren anneler süt grubu besinleri günde 3 porsiyon olacak şekilde tüketmelidir.

Emzirme döneminde proteinlerin düzenli olarak tüketilmesi çok önemlidir. Bu sebeple et, süt, balık ve yumurta tüketimine özen gösterilmeli, besinlerin yeterince pişmiş olmasına dikkat edilmelidir.

Yumurta örnek protein olması ve yağ profili açısından emziren annelerin günlük yeme düzeninde mutlaka yer almalıdır.

İyotlu tuz bebeğin beyin gelişimi üzerinde olumlu bir etkiye sahip olmasından dolayı tuz kısıtlamasını gerektirecek bir durum yoksa iyotlu tuz kullanılmalıdır.

Emzirme sürecinde kemiklerdeki D vitamini süt aracılığı ile bebeklere geçmekte ve annenin vücudundaki D vitamini seviyesi düşmektedir. Fakat bu miktar bebeğe yetecek seviyede değildir. Bu sebeple anneler bebekleri ile birlikte her gün 15-20 dakika açık havaya çıkmalı ve güneşi değerlendirmelidir.

Emziklilik döneminde asitli içecekler, alkol, sigara ve zararlı diğer etkenlerden kaçınılmalıdır. Yapılan birçok çalışmada nikotinin süt üretimini azalttığı ortaya çıkarılmıştır. Hazır besinler, işlenmiş ürünler ve paketli atıştırmalıklar mümkünse hiç tüketilmemelidir.

Unutmamalıdır ki; anneler bedenen ve ruhsal olarak kendini iyi hissetmezse bu durum bebekler üzerinde de etkiye yol açar.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Akne şikayeti ve beslenme

Akne, halk arasında sivilce olarak bilinmektedir. Başta ergenlik dönemi olmak üzere her yaşta görülmektedir. Şiddetli akne özgüven eksikliğine, beden algısının bozulmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle önemsenmesi gereken bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Aknenin sebepleri çoktur ancak biz beslenme kısmına değineceğiz.

Süt: Özellikle düşük yağlı süt tüketimi, akneye sebep olmaktadır. Bu nedenle akne tedavisi sırasında sütten uzak durmakta fayda var. Ancak diğer süt ürünlerinin akneye sebep olduğuna dair bir veri bulunmamaktadır. Bu nedenle diğer süt ürünlerinden rahatlıkla faydalanabilirsiniz.

Yeşil Çay: Yüksek miktarda antioksidan maddeler içermektedir. Yeşil çayın aynı zamanda anti-inflamatuvar ve antimikrobiyal özellikleri de vardır ve yapılan çalışmalarda yeşil çayın sivilce tedavisinde etkili olduğu görülmüştür.

Glisemik Yük – Glisemik İndeks (Şekerli ve Yüksek Karbonhidrat İçeren Besinler): Deri altında üretilen ve antioksidan, antimikrobiyal, anti-inflamatuvar etkiye sahip bir hormon vardır. Bu hormonun adı, “Adiponektin”dir. Sivilce problemi olan bireylerde serum adiponektin düzeyi daha düşüktür. Yani sivilce problemi olan bireylerde, aynı zamanda adiponektin eksikliği de olabilir. Adiponektin ile glisemik inseksi ve glisemik yükü yüksek olan besinler arasında ters ilişki vardır. Kısacası karbonhidrat içeriği yüksek diyetler ve basit karbonhidrat kaynakların tüketimi sivilce oluşumuna sebep olmaktadır.

Yağ Tüketimi: Sivilce problemi yaşayan bireyler, diyetinde daha çok omega-3 yağ asidi içeren besinlere yer vermelidir. Balık, ceviz, keten tohumu tüketimini arttırmalıyız. Ayrıca doymuş yağ asidi sivilce oluşumu da tetiklemektedir. Hayvansal kaynaklı besinlere ve hazır gıdaların tüketiminden kaçınılması gerekiyor.

İnsülin Direnci: Sivilce problemi olan kişilerde, insülin daha sık görülmektedir. Bu nedenle eğer kişinin fazla kilosu varsa diyetisyen eşliğinde sağlıklı bir diyet uygulaması faydalı olacaktır.

A Vitamini ve Çinko: Şiddetli akne tedavisinde, A Vitamini ve Çinko takviyesinin olumlu faydaları vardır. Ancak kesinlikle dermatolog gözetiminde kullanılması gerekmektedir.

Kaynak: Doktor Sitesi