- GİRİŞ
Ciddi boyutlarda çevresel ve sosyoekonomik sorunlara neden olabilen gıda israfı; insani tüketime uygun olup tüketici seviyesinde sebebi ne olursa olsun atılan veya bozulmaya bırakılan gıdalar olarak tanımlanmaktadır. 1 Gıda israfının yüzde 39’u üreticilerde, yüzde 5’i perakendecilerde, yüzde 14’ü yemek sektöründe ve yüzde 42’si evlerde gerçekleşmektedir. 2 Kayıpların büyük bir çoğunluğunun gerçekleştiği evlerde sıklıkla vakit geçiren ev hanımlarının gıda israfı ve sürdürülebilir beslenme konusundaki farkındalıkları ile tutum ve davranışlarını ortaya konması ve israfın azaltılması, önlenmesi açısından önem taşımaktadır. Her yıl dünya genelinde toplamda 931 milyon ton gıda israf edilmektedir. Küresel çapta perakende satış noktaları, evler ve restoranlarda tüketime hazır gıdanın yüzde 17‘si doğrudan çöpe gitmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde gıda atığının %40`ı hasat sonrası ve işleme seviyelerinde gerçekleşirken, sanayileşmiş ülkelerde kayıpların %40`ından fazlası perakende ve tüketici düzeyinde gerçekleşmektedir.3 Tüketicilerin oluşturduğu gıda israfı Avrupa ve Kuzey Amerika’da 95-115 kg/yıl, Sahra Altı Afrika ve Güney/Güneydoğu Asya’da ise 6-11 kg/yıldır.4 2021 yılında yayınlanan Birleşmiş Milletler gıda israfı raporuna göre dünya genelinde her yıl toplam 931 milyon ton gıda israf edilmektedir. Türkiye’de ise kişi başına yıllık 93 kg gıda israfı ülkeyi dünya genelinde israfın en fazla olduğu ülkeler arasında üst sıraya taşımaktadır. Gıdanın yanlış işlemlerden geçirilmesi, zayıf saklama koşulları, planlama eksikleri, gıda ürününde tavsiye edilen tüketim tarihlerine dikkat edilmemesi, pişmiş gıdanın serviste tamamen tüketilmemesi ve çevresel faktörler gibi çeşitli sebepler gıda kaybının başlıca sebepleri arasında bulunmaktadır.6 Sürdürülebilir beslenme ise çevreye etkisi düşük, günümüz ve gelecek nesiller için sağlıklı yaşama katkı sağlayan, biyoçeşitliliğe ve ekosisteme karşı saygılı olan, koruyucu, kültürel olarak kabul edilen, ulaşılabilir, ekonomik olarak satın alınabilen, beslenme açısından yeterli, güvenilir ve sağlıklı beslenmedir.7,8 Sürdürülebilir beslenme tanımı ilk kez 1986 yılında Gussow ve Clancy tarafından kullanılmıştır.9.Sürdürülebilir beslenme modelinin benimsenerek gıda kayıp ve israflarının azaltılması gelecekteki gıda güvenliğini sağlamak ve beslenmeyi desteklemek; sonraki nesiller için daha yaşanılabilir bir dünya bırakmak adına oldukça önemlidir. Sürdürülebilir diyetler gezegenin devamlılığı için büyük önem taşımaktadır. Tüm bireylerin optimal büyüme ve gelişmesini sağlamak, günümüz ve gelecek nesillerin tüm yaşam sürecinde fiziksel, mental ve sosyal yönden iyilik halini ve işlevselliğini geliştirmek, malnütrisyonun her türünün önlenmesine katkı sağlamak, beslenmeye bağlı bulaşıcı olmayan hastalıkların (BOH) riskini azaltmak, biyoçeşitliliğin ve gezegenin korumasını desteklemek sürdürülebilir beslenmeyle hedeflenmektedir.10 Bu araştırma daha sonra yapılacak çalışmalara konu hakkında yapılan çalışmaların sınırlı olması sebebiyle ışık tutması açısından önemli görülmektedir.
- MATERYAL VE METOD
Çalışmanın örneklemini çoğunluğu İstanbul olmak üzere Şanlıurfa, Aydın, İzmir, Kars, Kırklareli, Sivas, Gaziantep şehirlerinden 25-65 yaş arasında olan toplam 90 ev hanımı oluşturmaktadır. Çalışan kadın bireyler araştırmaya dahil edilmemiş olup vaktinin büyük çoğunluğunu evde geçiren kadınlar araştırmaya dahil edilmiştir. Gerekli olan minimum örneklem sayısı %5 hata payı ve %95 güç elde etmek için G-POWER ile elde edilmiştir. Söz konusu program üzerinden etki büyüklüğü orta düzey kabul ederek minimum örneklem 84 olarak hesaplanmıştır. Çalışmada gönüllü olarak katılan kişi sayısı 90 olduğundan sonuçların genellemesi için yeterli olduğu söylenebilir. Anket formları online/ yüz yüze olacak şekilde gerçekleştirilmiştir. Anketin giriş kısmında anketin amacı katılımcılara açıklanmıştır ve gönüllü onamları alınmıştır. Araştırmanın etik kurul onayı İstanbul Medipol Üniversitesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan alınmıştır.
Birinci kısmında ise demografik bilgilere yönelik sorular; (yaş, eğitim durumu, medeni hal, yaşanılan şehir, aylık gelir ve antropometrik ölçüme ilişkin bir soru (boy-kilo-Vücut Kütle İndeksi VKI) yer almaktadır. Bireylerin vücut ağırlığı ve boy uzunlukları kendi beyanları baz alınarak değerlendirilmiş; araştırmacı diyetisyen tarafından VKI hesaplanmıştır. Vücut ağırlığının (kg) boy uzunluğunun (m2) karesine bölünmesiyle elde edilen VKI değeri Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sınıflandırmasına göre değerlendirilmiştir. Buna göre; VKİ’ si<18,5 kg/m2 olanlar zayıf, 18,5-24,9 kg/m2 olanlar normal, 25,0-29,9 kg/m2 olanlar hafif şişman ve >30,0 kg/m2 olanlar obez olarak değerlendirilmiştir.11
İkinci kısmında 24 saatlik geriye dönük besin tüketim formu yer almıştır. Besin tüketim kaydı alınırken miktarların doğru saptanmasında katılımcılara yardımcı olmak amacıyla ‘Yemek ve Besin Fotoğraf Kataloğu-Ölçü ve Miktarlar’ kitabında yer alan görseller ve ölçü miktarlarından faydalanılmıştır. Alınan kayıttan elde edilen veriler Beslenme Bilgi Sistemi Paket Programı (BeBis 8.1) kullanılarak analiz edilmiş; enerji ile makro ve mikro besin ögeleri alım miktarları hesaplanmıştır. Besin tüketim kayıtlarının değerlendirilmesi Türkiye Beslenme Rehberi 2015 (TÜBER-2015)’e göre yapılmıştır.12,13
Üçüncü kısmında ise gıda israfına yönelik sorular (kişilerin gıda israfı yapma nedenleri, hangi besin gruplarını ne kadar israf ettikleri ve ne sıklıkla aldıkları, tüketilmeyecek durumdaki besinleri nasıl değerlendirdikleri) yer almaktayken son kısmında sürdürülebilir beslenme kavramına yaklaşımları ve bu konudaki bilgi düzeylerine yönelik ifadeleri içeren sorular yer almıştır. Çalışmada sürdürülebilir ve sağlıklı yeme davranışlarının değerlendirilmesi amacıyla Zakowska-Biemans ve arkadaşlarının sürdürülebilir diyet kavramı için FAO’nun tanımlamasına, LiveWell yaklaşımına ve sürdürülebilir ve sağlıklı yeme alışkanlıklarının ilkelerine göre geliştirdikleri ‘Sürdürülebilir ve Sağlıklı Yeme Davranışları’ ölçeğinin Gazi Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğrencilerinde geçerlilik ve güvenirlik analizi yapılmış olan Türkçe uyarlaması kullanılmıştır.14,15 Bu ölçek, toplamda 8 faktör ve 34 maddeden oluşmaktadır. Bu 8 faktör; Sağlıklı ve Dengeli Beslenme, Kalite İşaretleri (Yöresel ve Organik), Et Tüketiminin Azaltılması, Yerel Gıda, Düşük Yağ, Gıda İsrafından Kaçınma, Hayvan Sağlığı ve Mevsime Özgü Gıdalar’dır. Katılımcılardan her bir maddeyi hiç, çok nadir, nadiren, bazen, sıklıkla, çok sık veya her zaman şeklinde işaretleme yapması istenmiş ve Hiç =1 ve Her zaman=7 puan olarak değerlendirilmesi gerçekleştirilmiştir. Sürdürülebilir beslenmeye yönelik bilgi düzeylerini ölçmek için sürdürülebilir beslenme ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçekte 15 farklı ifade verilmiş; yaklaşımlarını 5’li-Likert tipi ölçekle bildirmeleri istenmiştir. Bireylerin sürdürülebilir beslenme tanımına uygun olmayan cevaba 0 puan verilerek uygun cevaba doğru 1, 2, 3, 4 puan verilmiştir. Bu grupta 15 soru olduğu için maksimum alınabilecek puan 60’tır ve bu puanın %50’si alınarak 30 puan ve altında alan bireyler yetersiz sürdürülebilir beslenme bilgi düzeyine sahipken, 31 ve üzerinde puan alan bireylerin sürdürülebilir bilgi düzeyi yeterli kabul edilmiştir. Çalışmadan elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için IBM SPSS 26.0 paketi kullanılmıştır. Sayısal değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu Shapiro-Wilk normallik testi ile incelenmiştir. Normal dağılıma uyan sayısal değişkenler için tanımlayıcı istatistikler olarak ortalama ve standart sapma, normal dağılıma uymayan değişkenler için ise ortanca ve en küçük, en büyük değerler kullanılmıştır. Kategorik değişkenler sayı ve yüzdeler ile tanımlanmıştır. Sayısal değişkenler arası ilişkiler ise normallik varsayımı dikkate alınarak Pearson veya Spearman korelasyon katsayılarından birisi kullanılarak incelenmiştir. Kategorik ve sayısal değişkenler arasındaki ilişki Ki Kare testi kullanılarak incelenmiştir
- BULGULAR
Araştırma kapsamına büyük çoğunluğu (%75,3, n:70) İstanbul olmak üzere Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden 90 ev hanımı dahil edilmiştir. Ev hanımlarına yönelik demografik ve sosyoekonomik bilgiler Tablo 1’de verilmiştir. Buna göre; araştırmaya yaşları 25 ile 68 arasında değişen ev hanımları katılmıştır. Toplam katılımcıların %16,7’si (n:15) 25-34 yaş grubunda; %30’u (n:27) 35-44 yaş grubunda; %34,4’ü (n:31) 45-54 yaş grubunda; %16,7’si (n:15) 55-64 yaş grubunda bulunmaktayken, 65 yaş ve üzerinde bireylerin %2,2 (n:2)’si yer almaktadır. Eğitim durumları incelendiğinde katılımcıların %2,2’sinin (n:2) okuma-yazması yoktur. %18,9’u (n:17) ilkokul, %18,9’u (n:17) ortaokul, %30’u (n:27) lise, %29,8’i (n:27) üniversite mezunudur. Katılımcıların %81,1’i (n: 73) evliyken; %7,8’i (n:7) bekardır. 4 kişi ve üzeri hane içi kişi sayısına sahip olan bireyler toplam katılımcıların %46,7’sini (n:42); 1-3 kişi sayısına sahip olan bireyler ise toplam katılımcıların %53,3’ünü (n:48) oluşturmaktadır. Hane içi ortalama gelir incelendiğinde; %6,7’sinin (n:6) 3000 TL ve aşağısı gelire, %13,3’ünün (n:12) 3001-4000 TL arası gelire, %17,8’i (n:16) 4001-5000 TL arası gelire, %18,9’u (n:17) 5001-6000 TL arası gelire, %43,3’ü (n:39) 6001 TL ve üzeri gelire sahiptir.
Özellikler |
Sayı |
Yüzde (%) |
|
Yaş Grupları |
25-34 |
15 |
16,7 |
35-44 |
27 |
30 |
|
45-54 |
31 |
34,4 |
|
55-64 |
15 |
16,7 |
|
65 ve üzeri |
2 |
2,2 |
|
Eğitim Durumu |
Okuma-yazma yok |
2 |
2,2 |
İlkokul |
17 |
18,9 |
|
Ortaokul |
17 |
18,9 |
|
Lise |
27 |
30 |
|
Ön lisans-lisans |
25 |
27,8 |
|
Lisansüstü |
2 |
2 |
|
Medeni Hal |
Bekar |
7 |
7,8 |
Evli |
73 |
81,1 |
|
Boşanmış |
5 |
5,6 |
|
Eşi ölmüş (Dul) |
5 |
5,6 |
|
Hane İçi Kişi Sayısı |
1 kişi |
2 |
2,2 |
2 kişi |
21 |
23,3 |
|
3 kişi |
25 |
27,8 |
|
4 kişi ve üzeri |
42 |
46,7 |
|
Yaşadığı Şehir |
İstanbul |
70 |
75,3 |
İstanbul dışı (Adana, Aydın, Gaziantep, Mersin. İzmir, Diyarbakır, Sivas, Şanlıurfa, Kars) |
20 |
24,7 |
|
Hane İçi Ortalama Gelir |
3000 TL ve aşağısı |
6 |
6,7 |
3001-4000 TL |
12 |
13,3 |
|
4001-5000 TL |
16 |
17,8 |
|
5001- 6000 TL |
17 |
18,9 |
|
6000 TL üzeri |
39 |
43,3 |
Tablo 1. Katılımcıların Sosyodemografik Özellikleri
Sürdürülebilir beslenmeye ait ölçeklerin güvenilirlik ve geçerliliği için Cronbach’s alfa değerine bakılmıştır.KMO >0,7’nin üstünde olduğu için geçerli; Cronbach’s alfa değeri >0,6 olduğu için güvenilirdir. Ölçeklere arası ikili ilişkiyi incelemek için korelasyon analizi yapılmıştır. Analize ilişkin sonuçlara tablo 2’de yer verilmiştir. Kavramlar arasında ikili ilişki tespit edilmiştir.
Ölçekler |
Faktör yükü |
KMO |
Barlett Testi |
Cronbach’s Alfa |
p |
1 |
2 |
Sürdürülebilir Beslenme Ölçeği |
>0,40 |
0,830 |
<0,5 |
0,952 |
1 |
0,225 |
|
Sürdürülebilir Beslenme ve Sağlıklı Davranış Ölçeği |
>0,40 |
0,645 |
<0,5 |
0,805 |
0,036 |
0,225 |
1 |
Tablo 2. Ölçeklere ait güvenilirlik ve geçerlilik ile ikili korelasyon analizi
*KMO>0,7: Geçerli; Cronbach’s alfa <0,6: Güvenilir ; Faktör yükü >0,40: Anlamlı
Katılımcılara “Sürdürülebilir beslenme ifadesini daha önce duydunuz mu?” sorusu yöneltilmiştir. %32,6’sı (n:29) “evet” cevabını vermişken %67,4’ü (n:60) “hayır” cevabını vermiştir. Evet cevabını veren kişilerden nereden duyduklarını söylemeleri istenmiştir. Buna ilişkin veriler Şekil 1’de yer almaktadır. Buna göre ev hanımlarının %37’si (n:11) sürdürülebilir beslenme kavramını sosyal medyadan duymuş; %30’u televizyon ve radyodan , %23’ü ise doktor, diyetisyen vb. sağlık profesyonellerinden duyduğunu belirtmiştir.
Şekil 1. Sürdürülebilir Beslenme Kavramını Duydukları Kaynak/Kişi/Yer
Katılımcıların %53’ü (n:48) “İstemeden de olsa gıda israfı yapıyor musunuz? sorusuna “bazen” cevabını, %24’ü (n:22) “evet” cevabını ve %22’si (n:20) “hayır” cevabını vermiştir. Katılımcılardan gıda israfı yapan kişilere gıda israf etme nedenleri sorulmuş ve sonuçlara Şekil 2 ’de yer verilmiştir. Buna göre; katılımcıların %20,4’ü (n:19) son kullanma tarihi geçtiği için, %31’i (n:22) çok uzun süre dolapta kaldığı için israf ettiklerini belirtmişlerdir.
Şekil 2. Gıda İsrafı Yapma Nedenleri
Ev hanımlarının eğitim durumu ve gıda israf düzeyi arasındaki ilişkiyi incelemek için Ki-kare testi uygulanmıştır. Teste ilişkin analiz sonuçlarına Tablo 3’te yer verilmiştir. Buna göre; katılımcıların eğitim durumu ile kırmızı et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri ve yumurta israfı ile anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0,05).
Tablo 3. Eğitim durumu ve gıda israf düzeyi arasındaki ilişki
EĞİTİM DÜZEYİ |
GIDA İSRAF YÜZDESİ |
|||||||
Kırmızı Et ve Et Ürünleri |
Ki-Kare |
|||||||
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
Değeri |
sd |
*p |
|
Okuma-yazma yok |
1 |
0 |
0 |
0 |
1 |
46,054 |
10 |
0,000* |
İlkokul |
17 |
0 |
0 |
0 |
0 |
|||
Ortaokul |
16 |
1 |
0 |
0 |
0 |
|||
Lise |
25 |
2 |
0 |
0 |
0 |
|||
Ön lisans-Lisans |
24 |
1 |
0 |
0 |
0 |
|||
Lisansüstü |
2 |
0 |
0 |
0 |
0 |
|||
Süt ve Süt Ürünleri |
Ki kare |
|||||||
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
Değeri |
sd |
*p |
|
Okuma-yazma yok |
1 |
0 |
0 |
0 |
1 |
33,577 |
20 |
0,029* |
İlkokul |
13 |
4 |
0 |
0 |
0 |
|||
Ortaokul |
12 |
1 |
0 |
0 |
0 |
|||
Lise |
17 |
9 |
0 |
0 |
1 |
|||
Ön lisans-Lisans |
14 |
6 |
2 |
1 |
0 |
|||
Lisansüstü |
1 |
1 |
0 |
0 |
0 |
|||
Yumurta |
Ki Kare |
|||||||
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
Değeri |
sd |
*p |
|
Okuma-yazma yok |
1 |
0 |
0 |
1 |
0 |
43,278 |
10 |
0,000* |
İlkokul |
16 |
1 |
0 |
0 |
0 |
|||
Ortaokul |
16 |
1 |
0 |
0 |
0 |
|||
Lise |
25 |
1 |
0 |
0 |
0 |
|||
Ön lisans-Lisans |
22 |
1 |
0 |
0 |
0 |
|||
Lisansüstü |
2 |
0 |
0 |
0 |
0 |
Kanatlı et ve Ürünleri |
Ki Kare |
|||||||
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
Değeri |
sd |
*p |
|
Okuma-yazma yok |
1 |
0 |
0 |
1 |
0 |
31,670 |
15 |
0,007* |
İlkokul |
16 |
0 |
0 |
1 |
0 |
|||
Ortaokul |
14 |
2 |
1 |
0 |
0 |
|||
Lise |
22 |
4 |
0 |
0 |
0 |
|||
Ön lisans-Lisans |
23 |
1 |
0 |
0 |
0 |
|||
Lisansüstü |
2 |
0 |
0 |
0 |
0 |
|||
Balık Ürünleri |
Ki Kare |
|||||||
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
Değeri |
sd |
*p |
|
Okuma-yazma yok |
2 |
0 |
0 |
0 |
0 |
7,724 |
10 |
0,656 |
İlkokul |
16 |
1 |
0 |
0 |
0 |
|||
Ortaokul |
14 |
3 |
0 |
0 |
0 |
|||
Lise |
24 |
3 |
0 |
0 |
0 |
|||
Ön lisans-Lisans |
24 |
0 |
0 |
1 |
0 |
|||
Lisansüstü |
2 |
0 |
0 |
0 |
0 |
|||
Pişmiş Yemek |
Ki Kare |
|||||||
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
Değeri |
sd |
*p |
|
Okuma-yazma yok |
1 |
1 |
0 |
0 |
0 |
9,524 |
20 |
0,976 |
İlkokul |
9 |
7 |
0 |
1 |
0 |
|||
Ortaokul |
9 |
5 |
2 |
1 |
0 |
|||
Lise |
14 |
8 |
2 |
2 |
0 |
|||
Ön lisans-Lisans |
12 |
10 |
1 |
0 |
1 |
|||
Lisansüstü |
0 |
1 |
0 |
0 |
0 |
|||
Paketlenmiş Gıda |
Ki Kare |
|||||||
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
Değeri |
sd |
*p |
|
Okuma-yazma yok |
1 |
1 |
0 |
0 |
0 |
6,456 |
15 |
0,971 |
İlkokul |
10 |
5 |
1 |
0 |
0 |
|||
Ortaokul |
11 |
6 |
0 |
0 |
0 |
|||
Lise |
13 |
12 |
2 |
0 |
0 |
|||
Ön lisans-lisans |
14 |
7 |
2 |
1 |
0 |
|||
Lisansüstü |
1 |
0 |
0 |
0 |
0 |
|||
Ekmek ve Unlu Mamuller |
Ki Kare |
|||||||
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
Değeri |
sd |
*p |
|
Okuma-yazma yok |
1 |
0 |
0 |
0 |
1 |
25,569 |
15 |
0,043* |
İlkokul |
7 |
9 |
1 |
0 |
0 |
|||
Ortaokul |
9 |
8 |
0 |
0 |
0 |
|||
Lise |
13 |
12 |
2 |
0 |
0 |
|||
Ön lisans-Lisans |
10 |
13 |
1 |
0 |
1 |
|||
Lisansüstü |
1 |
1 |
0 |
0 |
0 |
Yağ |
Ki Kare |
|||||||
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
Değeri |
sd |
*p |
|
Okuma-yazma yok |
2 |
0 |
0 |
0 |
0 |
16,315 |
10 |
0,091 |
İlkokul |
17 |
0 |
0 |
0 |
0 |
|||
Ortaokul |
15 |
1 |
0 |
1 |
0 |
|||
Lise |
25 |
1 |
0 |
1 |
0 |
|||
Ön lisans-lisans |
23 |
1 |
0 |
0 |
0 |
|||
Lisansüstü |
1 |
0 |
0 |
0 |
0 |
|||
Bakliyat |
Ki Kare |
|||||||
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
Değeri |
sd |
*p |
|
Okuma-yazma yok |
1 |
1 |
0 |
0 |
0 |
20,558 |
10 |
0,024* |
İlkokul |
16 |
1 |
0 |
0 |
0 |
|||
Ortaokul |
15 |
1 |
0 |
1 |
0 |
|||
Lise |
23 |
3 |
0 |
0 |
0 |
|||
Ön lisans-Lisans |
16 |
8 |
0 |
1 |
0 |
|||
Lisansüstü |
0 |
2 |
0 |
0 |
0 |
*Ki-kare testi uygulanmıştır. (p<0,05: Anlamlı)
(1: Hiç, 2: %10’dan az, 3: %11-25, 4: %26-50, 5: %50’den fazla)
Katılımcıların sürdürülebilir beslenme ve sağlıklı davranış ölçeğinden aldıkları puan ortalamaları 1,22 ile 6,34 arasında değişmekte olup genel ortalama 4,34 ± 1,12 olarak bulunmuştur. Sürdürülebilir beslenme ölçeğinden aldıkları puanlar ise 14-29 arasında değişmekte olup ortalama 22,54 olarak yetersiz bulunmuştur. Yapılan Spearman Korelasyon analizi sonucunda sürdürülebilir beslenme ve sağlıklı davranış ölçeğinden alınan puanlar ile yaş arasında anlamlı bir ilişki bulunmuşken; sürdürülebilir beslenme ölçeği ile yaş arasında anlamlı bir ilişki bulunanmamıştır.
Tablo 4. Ölçeklerden alınan puanlar ile yaş ilişkisi
Sürdürülebilir Beslenme ve Sağlıklı Davranış Ölçeği |
||||||||||
Puanlar |
Yaş |
Korelasyon |
||||||||
25-34 |
35-44 |
45-54 |
55-64 |
65+ |
p |
r |
||||
1,00-2,99 |
4 |
5 |
5 |
0 |
0 |
0,040* |
0,220 |
|||
3,00-4,99 |
7 |
13 |
16 |
11 |
0 |
|||||
5,00-6,99 |
1 |
9 |
10 |
4 |
2 |
|||||
Sürdürülebilir Beslenme Ölçeği |
||||||||||
|
14,00-19,99 |
6 |
6 |
10 |
4 |
0 |
||
20,00-24,99 |
6 |
15 |
12 |
7 |
0 |
0,104 |
0,173 |
25,00-29,99 |
3 |
6 |
9 |
4 |
2 |
*Spearman korelasyon testi uygulanmıştır. (p<0,05: Anlamlılık)
Sürdürülebilir beslenme konusundaki bilgi düzeylerine göre bazı besin ögeleri arasındaki ilişkiyi incelemek için Spearman Korelasyon Testi uygulanmıştır (Tablo 5). Buna göre; protein ve çinko alım miktarlarıyla sürdürülebilir beslenme bilgi düzeyiyle pozitif yönlü bir ilişki bulunmuştur. (p<0,05). Başka bir ifadeyle sürdürülebilir beslenme bilgi puanlarının artmasıyla günlük diyetle alınan çinko ve protein miktarlarının da arttığı gözlenmiştir.
Tablo 5. Sürdürülebilir Beslenme Ölçeği Puanları ile Besin Ögeleri Alım Miktarları Arasındaki İlişki
Değişkenler |
p |
r |
Enerji |
0,335 |
0,103 |
Karbonhidrat (g) |
0,191 |
0,139 |
Protein (g) |
0,027* |
0,233 |
Yağ (g) |
0,484 |
0,075 |
Kolesterol |
0,857 |
0,019 |
Lif |
0,327 |
0,104 |
Doymuş yağ asitleri |
0,098 |
0,176 |
A vitamini |
0,635 |
0,051 |
Folat |
0,939 |
0,008 |
B12 vitamini |
0,137 |
0,158 |
C vitamini |
0,847 |
0,021 |
E vitamini |
0,865 |
0,018 |
Çinko |
0,033* |
0,225 |
Demir |
0,074 |
0,189 |
Kalsiyum |
0,291 |
0,112 |
Sodyum |
0,761 |
0,032 |
Potasyum |
0,562 |
0,062 |
*Spearman korelasyon testi uygulanmıştır. (p <0,05: Anlamlı)
TARTIŞMA
Günümüzde aşırı tüketim artan nüfus da göz önünde bulundurulduğunda tüm insanları etki edebilecek önemli bir sorundur ve “insanlar ne yiyecek?” sorusunu akıllara getirmektedir. Gıda israfının önlenmesi dünyada yaşanan açlıkla mücadele için büyük önem taşımaktadır. Gıda israfı, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde, az gelişmiş ülkelere göre daha fazla görülmektedir (6). İsrafın azaltılması ve bununla ilişkili olarak açlık konusunda iyileştirmeler yapılabilmesi için çeşitli önlemler alınmalı, değişikliğe gidilmelidir. Bu sebeple diyet modellerinde çarpıcı değişimler gözlenmeye başlanmıştır. Enerji tüketimi arttıkça diyet bileşimi değişmiştir. Artan gelir düzeyleri ile kentleşme ve küreselleşme, farklı besin türlerine olan talep de artırmıştır, bu durum ise son zamanlarda çokça duyulan sürdürülebilir beslenme kavramını daha da önemli hale getirmektedir. Hanelerde ve işlenme aşamasında oluşan gıda israfı %72 oranındadır. Toplamda bu iki bileşen tarafından meydana gelen 64 milyon tonluk gıda israfının 47 milyon tonu hane halklarından kaynaklanmaktadır.14 Bu nedenle bu çalışmada mutfakta aktif rol oynayan 90 ev hanımına çeşitli sorular yöneltilmiştir. Katılımcıların %53’ü (n:48) “İstemeden de olsa gıda israfı yapıyor musunuz? sorusuna “bazen” cevabını, %24’ü (n:22) “evet” cevabını vermişken; %22’si (n:20) gıda israfı yapmadığını belirtmiştir. Eğitim düzeyi arttıkça kırmızı et, kanatlı et, süt ve ürünleri, yumurta, ekmek ve unlu mamulleri ve bakliyatın israf düzeyinin arttığı bulunmuştur (p<0,05). Aydın ve Yıldız tarafından 2011 yılında Sivas ilinde gerçekleştirilen bir çalışmada bu eğitim seviyesi arttıkça ekmek israfının da arttığı gözlenmiştir.15 Katılımcıların %31’i (n:22) çok uzun süre dolapta kaldığı için gıda ürünlerini israf ettiğini belirtmişlerdir. Örneklemini 203 kişinin oluşturduğu hane içindeki bireylerle yapılan bir çalışmada katılımcıların %30,1’i (n:126) son kullanma tarihi geçtiği için gıda israfı yaptıklarını belirmişlerdir.16 Yapılan çalışmada bireylerin sürdürülebilir beslenme tanımı hakkında bilgi sahibi olma durumları farklılık göstermektedir (p<0.005). Katılımcılara “Sürdürülebilir beslenme ifadesini daha önce duydunuz mu?” sorusu yöneltilmiştir. %32,6’sı (n:29) “evet” cevabını vermişken %67,4’ü (n:60) “hayır” cevabını vermiştir. Gülsöz’ün (2017) yaptığı çalışmada bireylerin %24,3’ü sürdürülebilir beslenme tanımını daha önce duymuşken beslenme ve diyetetik öğrencileriyle yapılan başka bir çalışmada bireylerin %54,9’u sürdürülebilir beslenme tanımını daha önce duymuştur.14,18 Katılımcıların sürdürülebilir beslenme bilgi puanları 30 puan üzerinden değerlendirilmiştir. Puanlar 14-29 arasında değişmekte olup ortalama 22,54 olarak yetersiz bulunmuştur. Bu konuda özellikle sosyal medyadan sürdürülebilir beslenme kavramı katılımcılar tarafından bildirildiğinden sosyal medya araçları vasıtasıyla toplum bilincini arttırmaya yönelik çeşitli paylaşımlarda bulunulmalıdır. Katılımcıların sürdürülebilir beslenme bilgi puanının artmasıyla besin tüketim kayıtlarına göre günlük alınan çinko ve protein miktarları arasında da anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p>0,05) Toplumun bu konu hakkında eğitilmesi önem taşımaktadır. Katılımcıların genel sürdürülebilir beslenme ölçeğinden aldıkları puan ortalamaları 1,22 ile 6,34 arasında değişmekte olup genel ortalama 4,34 ± 1,12 olarak bulunmuştur. Ölçekten alınan puan ile yaş arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Katılımcıların yaşları arttıkça sürdürülebilir ve sağlıklı beslenme ölçeğinden aldıkları puanların arttığı gözlenmiştir. Bunun yaş ilerledikçe sosyal konulara olan farkındalığın ve duyarlılığın artması; aynı zamanda ortaya çıkan kronik rahatsızlıkların hafifletilmesi için sağlıklı beslenmeye olan ilginin artmasıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir.
En temel ihtiyaçlardan biri olan beslenmenin çoğu insan için yeterli ve düzenli şekilde olmaması çok boyutlu küresel bir problemdir. Bu problemle ilişkili olan gıda israfı ve sürdürülebilir beslenme kavramlarının yapılan çalışma sonucunda yeterli şekilde farkında olunmadığı anlaşılmıştır. Ancak ekonomik koşulların güçleşmesi sebebiyle anketler yapılırken kişilerin de beyanlarıyla özellikle gıda israfı, gıda kaybı gibi konulara olan hassasiyet artmaya başlamıştır.
- SONUÇ VE ÖNERİLER
Sürdürülebilir beslenme kavramı çok yeni bir kavram olmasa da bu kavramın önemi yeni yeni anlaşılmaktadır. Gerek gıda israfı gerekse bu konu ile ilgili toplumun bilgi ve bilinç düzeyinin arttırılması gelecek nesiller için büyük önem taşımaktadır.
– Bireyler gıda israfı konusunda bilinçlendirilmeli; gıda atık toplama kutuları il ve ilçelerde belli konumlara yerleştirilmelidir.
– Yeterli ve dengeli beslenme kavramının öneminin yanı sıra sürdürülebilir, yeterli ve dengeli beslenmenin önemi de anlatılmalıdır.
– Ülkelere ait beslenme rehberlerinde sürdürülebilir beslenmeye de yer verilmelidir.
– Gıda israfı ve sürdürülebilir beslenmeye yönelik gazete, dergi gibi çeşitli yayınlarda yazılara yer verilmeli; bu konuya yönelik reklamlar, broşürler hazırlanmalıdır.
– Üniversitelerde ders müfredatına bu konularla alakalı dersler eklenmelidir.
KAYNAKÇA
- Oral, Z.Dünya‟da ve Türkiye‟de Gıda İsrafı Ve Önlenmesine Yönelik Uygulamalar, Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, AB Uzmanlık Tezi, Ankara. 2015.
- United Nations Environment Programme (2021). Food Waste Index Report 2021. Nairobi.
- United Nations Environment Programme, Food Waste Index Report,2021.
- FAO/WHO. Sustainable healthy diets-Guiding principles. Rome; 2019.
- United Nations Environment Programme (2021). Food Waste Index Report 2021. Nairobi.
- Gustavsson J., Cederberg J., Sonesson U., 2011, Global Food Losses and Food Waste, Save Food Congress, 16 May, Düsseldorf
- Food and Agriculture Organization of the United Nations. Sustainable diets and biodiversity. Rome 2012.
- FAO/WHO. Sustainable healthy diets-Guiding principles. Rome; 2019.
- Özen G.Ü. Diyetisyen ve Diyetisyen Adaylarının Sürdürülebilir Beslenme Konusundaki Bilgi ve Tutumlarının Değerlendirilmesi, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2019.
- Alsaffar AA. Sustainable diets: The interaction between food industry, nutrition, health and the environment. Food Science and Technology İnternational. 2016;22(2):102-11.
- WHO. WHO STEPS Surveillance PART 3: Data Collection 3-5-1 Section 5: Collecting Step 2 data: Physical Measurements.
- Rakıcıoğlu N., Acar Tek N. , Ayaz A., Pekcan G. (2017). Yemek ve Besin Fotoğraf Kataloğu. Ankara.
- Türkiye’ye Özgü Besin ve Beslenme Rehberi, Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü, Yenilenmiş 1. Baskı, Ankara 2015.
- Pieniak Z, Żakowska-Biemans S, Kostyra E, Raats M. Sustainable healthy eating
behaviour of young adults: towards a novel methodological approach. BMC Public
Health. 2016;16(1):577.
- Erdoğan, N., Çıtar, E., Köksal, E. ve Bilici, S. (2019). Üniversite Öğrencilerinde Beslenme Davranışlarının Belirlenmesinde Yeni Bir Yöntem: Sürdürülebilir ve Sağlıklı Yeme Davranışları Ölçeği.1.Uluslararası Sürdürülebilir Yaşam Kongresi, Ankara.
- Aydın, F., Yıldız, Ş. (2011). Sivas İlinde Ekmek Tüketim Alışkanlıkları ve Tüketici Dinamiklerinin Belirlenmesi. Atatürk Üniversitesi Ziraat FakültesiDergisi,42(2), 165-180.
- Demir, Y. (2020). Bireylerin Hane içi Gıda İsrafı ile İlgili Algılamalarını Değerlendirmeye Yönelik Bir Araştırma. Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi,1 (48), 10-26 . DOI: 10.17498/kdeniz.750092
- Rakıcıoğlu N., Acar Tek N. , Ayaz A., Pekcan G. (2017). Yemek ve Besin Fotoğraf Kataloğu. Ankara.
- Dölekoğlu, C., Giray, F., Şahin, A., 2014a, Mutfaktan Çöpe Ekmek: Tüketim Ve Değerlendirme, Akademik Bakış Dergisi
- GİRİŞ
Ciddi boyutlarda çevresel ve sosyoekonomik sorunlara neden olabilen gıda israfı; insani tüketime uygun olup tüketici seviyesinde sebebi ne olursa olsun atılan veya bozulmaya bırakılan gıdalar olarak tanımlanmaktadır. 1 Gıda israfının yüzde 39’u üreticilerde, yüzde 5’i perakendecilerde, yüzde 14’ü yemek sektöründe ve yüzde 42’si evlerde gerçekleşmektedir. 2 Kayıpların büyük bir çoğunluğunun gerçekleştiği evlerde sıklıkla vakit geçiren ev hanımlarının gıda israfı ve sürdürülebilir beslenme konusundaki farkındalıkları ile tutum ve davranışlarını ortaya konması ve israfın azaltılması, önlenmesi açısından önem taşımaktadır. Her yıl dünya genelinde toplamda 931 milyon ton gıda israf edilmektedir. Küresel çapta perakende satış noktaları, evler ve restoranlarda tüketime hazır gıdanın yüzde 17‘si doğrudan çöpe gitmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde gıda atığının %40`ı hasat sonrası ve işleme seviyelerinde gerçekleşirken, sanayileşmiş ülkelerde kayıpların %40`ından fazlası perakende ve tüketici düzeyinde gerçekleşmektedir.3 Tüketicilerin oluşturduğu gıda israfı Avrupa ve Kuzey Amerika’da 95-115 kg/yıl, Sahra Altı Afrika ve Güney/Güneydoğu Asya’da ise 6-11 kg/yıldır.4 2021 yılında yayınlanan Birleşmiş Milletler gıda israfı raporuna göre dünya genelinde her yıl toplam 931 milyon ton gıda israf edilmektedir. Türkiye’de ise kişi başına yıllık 93 kg gıda israfı ülkeyi dünya genelinde israfın en fazla olduğu ülkeler arasında üst sıraya taşımaktadır. Gıdanın yanlış işlemlerden geçirilmesi, zayıf saklama koşulları, planlama eksikleri, gıda ürününde tavsiye edilen tüketim tarihlerine dikkat edilmemesi, pişmiş gıdanın serviste tamamen tüketilmemesi ve çevresel faktörler gibi çeşitli sebepler gıda kaybının başlıca sebepleri arasında bulunmaktadır.6 Sürdürülebilir beslenme ise çevreye etkisi düşük, günümüz ve gelecek nesiller için sağlıklı yaşama katkı sağlayan, biyoçeşitliliğe ve ekosisteme karşı saygılı olan, koruyucu, kültürel olarak kabul edilen, ulaşılabilir, ekonomik olarak satın alınabilen, beslenme açısından yeterli, güvenilir ve sağlıklı beslenmedir.7,8 Sürdürülebilir beslenme tanımı ilk kez 1986 yılında Gussow ve Clancy tarafından kullanılmıştır.9.Sürdürülebilir beslenme modelinin benimsenerek gıda kayıp ve israflarının azaltılması gelecekteki gıda güvenliğini sağlamak ve beslenmeyi desteklemek; sonraki nesiller için daha yaşanılabilir bir dünya bırakmak adına oldukça önemlidir. Sürdürülebilir diyetler gezegenin devamlılığı için büyük önem taşımaktadır. Tüm bireylerin optimal büyüme ve gelişmesini sağlamak, günümüz ve gelecek nesillerin tüm yaşam sürecinde fiziksel, mental ve sosyal yönden iyilik halini ve işlevselliğini geliştirmek, malnütrisyonun her türünün önlenmesine katkı sağlamak, beslenmeye bağlı bulaşıcı olmayan hastalıkların (BOH) riskini azaltmak, biyoçeşitliliğin ve gezegenin korumasını desteklemek sürdürülebilir beslenmeyle hedeflenmektedir.10 Bu araştırma daha sonra yapılacak çalışmalara konu hakkında yapılan çalışmaların sınırlı olması sebebiyle ışık tutması açısından önemli görülmektedir.
- MATERYAL VE METOD
Çalışmanın örneklemini çoğunluğu İstanbul olmak üzere Şanlıurfa, Aydın, İzmir, Kars, Kırklareli, Sivas, Gaziantep şehirlerinden 25-65 yaş arasında olan toplam 90 ev hanımı oluşturmaktadır. Çalışan kadın bireyler araştırmaya dahil edilmemiş olup vaktinin büyük çoğunluğunu evde geçiren kadınlar araştırmaya dahil edilmiştir. Gerekli olan minimum örneklem sayısı %5 hata payı ve %95 güç elde etmek için G-POWER ile elde edilmiştir. Söz konusu program üzerinden etki büyüklüğü orta düzey kabul ederek minimum örneklem 84 olarak hesaplanmıştır. Çalışmada gönüllü olarak katılan kişi sayısı 90 olduğundan sonuçların genellemesi için yeterli olduğu söylenebilir. Anket formları online/ yüz yüze olacak şekilde gerçekleştirilmiştir. Anketin giriş kısmında anketin amacı katılımcılara açıklanmıştır ve gönüllü onamları alınmıştır. Araştırmanın etik kurul onayı İstanbul Medipol Üniversitesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan alınmıştır.
Birinci kısmında ise demografik bilgilere yönelik sorular; (yaş, eğitim durumu, medeni hal, yaşanılan şehir, aylık gelir ve antropometrik ölçüme ilişkin bir soru (boy-kilo-Vücut Kütle İndeksi VKI) yer almaktadır. Bireylerin vücut ağırlığı ve boy uzunlukları kendi beyanları baz alınarak değerlendirilmiş; araştırmacı diyetisyen tarafından VKI hesaplanmıştır. Vücut ağırlığının (kg) boy uzunluğunun (m2) karesine bölünmesiyle elde edilen VKI değeri Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sınıflandırmasına göre değerlendirilmiştir. Buna göre; VKİ’ si<18,5 kg/m2 olanlar zayıf, 18,5-24,9 kg/m2 olanlar normal, 25,0-29,9 kg/m2 olanlar hafif şişman ve >30,0 kg/m2 olanlar obez olarak değerlendirilmiştir.11
İkinci kısmında 24 saatlik geriye dönük besin tüketim formu yer almıştır. Besin tüketim kaydı alınırken miktarların doğru saptanmasında katılımcılara yardımcı olmak amacıyla ‘Yemek ve Besin Fotoğraf Kataloğu-Ölçü ve Miktarlar’ kitabında yer alan görseller ve ölçü miktarlarından faydalanılmıştır. Alınan kayıttan elde edilen veriler Beslenme Bilgi Sistemi Paket Programı (BeBis 8.1) kullanılarak analiz edilmiş; enerji ile makro ve mikro besin ögeleri alım miktarları hesaplanmıştır. Besin tüketim kayıtlarının değerlendirilmesi Türkiye Beslenme Rehberi 2015 (TÜBER-2015)’e göre yapılmıştır.12,13
Üçüncü kısmında ise gıda israfına yönelik sorular (kişilerin gıda israfı yapma nedenleri, hangi besin gruplarını ne kadar israf ettikleri ve ne sıklıkla aldıkları, tüketilmeyecek durumdaki besinleri nasıl değerlendirdikleri) yer almaktayken son kısmında sürdürülebilir beslenme kavramına yaklaşımları ve bu konudaki bilgi düzeylerine yönelik ifadeleri içeren sorular yer almıştır. Çalışmada sürdürülebilir ve sağlıklı yeme davranışlarının değerlendirilmesi amacıyla Zakowska-Biemans ve arkadaşlarının sürdürülebilir diyet kavramı için FAO’nun tanımlamasına, LiveWell yaklaşımına ve sürdürülebilir ve sağlıklı yeme alışkanlıklarının ilkelerine göre geliştirdikleri ‘Sürdürülebilir ve Sağlıklı Yeme Davranışları’ ölçeğinin Gazi Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğrencilerinde geçerlilik ve güvenirlik analizi yapılmış olan Türkçe uyarlaması kullanılmıştır.14,15 Bu ölçek, toplamda 8 faktör ve 34 maddeden oluşmaktadır. Bu 8 faktör; Sağlıklı ve Dengeli Beslenme, Kalite İşaretleri (Yöresel ve Organik), Et Tüketiminin Azaltılması, Yerel Gıda, Düşük Yağ, Gıda İsrafından Kaçınma, Hayvan Sağlığı ve Mevsime Özgü Gıdalar’dır. Katılımcılardan her bir maddeyi hiç, çok nadir, nadiren, bazen, sıklıkla, çok sık veya her zaman şeklinde işaretleme yapması istenmiş ve Hiç =1 ve Her zaman=7 puan olarak değerlendirilmesi gerçekleştirilmiştir. Sürdürülebilir beslenmeye yönelik bilgi düzeylerini ölçmek için sürdürülebilir beslenme ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçekte 15 farklı ifade verilmiş; yaklaşımlarını 5’li-Likert tipi ölçekle bildirmeleri istenmiştir. Bireylerin sürdürülebilir beslenme tanımına uygun olmayan cevaba 0 puan verilerek uygun cevaba doğru 1, 2, 3, 4 puan verilmiştir. Bu grupta 15 soru olduğu için maksimum alınabilecek puan 60’tır ve bu puanın %50’si alınarak 30 puan ve altında alan bireyler yetersiz sürdürülebilir beslenme bilgi düzeyine sahipken, 31 ve üzerinde puan alan bireylerin sürdürülebilir bilgi düzeyi yeterli kabul edilmiştir. Çalışmadan elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için IBM SPSS 26.0 paketi kullanılmıştır. Sayısal değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu Shapiro-Wilk normallik testi ile incelenmiştir. Normal dağılıma uyan sayısal değişkenler için tanımlayıcı istatistikler olarak ortalama ve standart sapma, normal dağılıma uymayan değişkenler için ise ortanca ve en küçük, en büyük değerler kullanılmıştır. Kategorik değişkenler sayı ve yüzdeler ile tanımlanmıştır. Sayısal değişkenler arası ilişkiler ise normallik varsayımı dikkate alınarak Pearson veya Spearman korelasyon katsayılarından birisi kullanılarak incelenmiştir. Kategorik ve sayısal değişkenler arasındaki ilişki Ki Kare testi kullanılarak incelenmiştir
- BULGULAR
Araştırma kapsamına büyük çoğunluğu (%75,3, n:70) İstanbul olmak üzere Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden 90 ev hanımı dahil edilmiştir. Ev hanımlarına yönelik demografik ve sosyoekonomik bilgiler Tablo 1’de verilmiştir. Buna göre; araştırmaya yaşları 25 ile 68 arasında değişen ev hanımları katılmıştır. Toplam katılımcıların %16,7’si (n:15) 25-34 yaş grubunda; %30’u (n:27) 35-44 yaş grubunda; %34,4’ü (n:31) 45-54 yaş grubunda; %16,7’si (n:15) 55-64 yaş grubunda bulunmaktayken, 65 yaş ve üzerinde bireylerin %2,2 (n:2)’si yer almaktadır. Eğitim durumları incelendiğinde katılımcıların %2,2’sinin (n:2) okuma-yazması yoktur. %18,9’u (n:17) ilkokul, %18,9’u (n:17) ortaokul, %30’u (n:27) lise, %29,8’i (n:27) üniversite mezunudur. Katılımcıların %81,1’i (n: 73) evliyken; %7,8’i (n:7) bekardır. 4 kişi ve üzeri hane içi kişi sayısına sahip olan bireyler toplam katılımcıların %46,7’sini (n:42); 1-3 kişi sayısına sahip olan bireyler ise toplam katılımcıların %53,3’ünü (n:48) oluşturmaktadır. Hane içi ortalama gelir incelendiğinde; %6,7’sinin (n:6) 3000 TL ve aşağısı gelire, %13,3’ünün (n:12) 3001-4000 TL arası gelire, %17,8’i (n:16) 4001-5000 TL arası gelire, %18,9’u (n:17) 5001-6000 TL arası gelire, %43,3’ü (n:39) 6001 TL ve üzeri gelire sahiptir.
Özellikler |
Sayı |
Yüzde (%) |
|
Yaş Grupları |
25-34 |
15 |
16,7 |
35-44 |
27 |
30 |
|
45-54 |
31 |
34,4 |
|
55-64 |
15 |
16,7 |
|
65 ve üzeri |
2 |
2,2 |
|
Eğitim Durumu |
Okuma-yazma yok |
2 |
2,2 |
İlkokul |
17 |
18,9 |
|
Ortaokul |
17 |
18,9 |
|
Lise |
27 |
30 |
|
Ön lisans-lisans |
25 |
27,8 |
|
Lisansüstü |
2 |
2 |
|
Medeni Hal |
Bekar |
7 |
7,8 |
Evli |
73 |
81,1 |
|
Boşanmış |
5 |
5,6 |
|
Eşi ölmüş (Dul) |
5 |
5,6 |
|
Hane İçi Kişi Sayısı |
1 kişi |
2 |
2,2 |
2 kişi |
21 |
23,3 |
|
3 kişi |
25 |
27,8 |
|
4 kişi ve üzeri |
42 |
46,7 |
|
Yaşadığı Şehir |
İstanbul |
70 |
75,3 |
İstanbul dışı (Adana, Aydın, Gaziantep, Mersin. İzmir, Diyarbakır, Sivas, Şanlıurfa, Kars) |
20 |
24,7 |
|
Hane İçi Ortalama Gelir |
3000 TL ve aşağısı |
6 |
6,7 |
3001-4000 TL |
12 |
13,3 |
|
4001-5000 TL |
16 |
17,8 |
|
5001- 6000 TL |
17 |
18,9 |
|
6000 TL üzeri |
39 |
43,3 |
Tablo 1. Katılımcıların Sosyodemografik Özellikleri
Sürdürülebilir beslenmeye ait ölçeklerin güvenilirlik ve geçerliliği için Cronbach’s alfa değerine bakılmıştır.KMO >0,7’nin üstünde olduğu için geçerli; Cronbach’s alfa değeri >0,6 olduğu için güvenilirdir. Ölçeklere arası ikili ilişkiyi incelemek için korelasyon analizi yapılmıştır. Analize ilişkin sonuçlara tablo 2’de yer verilmiştir. Kavramlar arasında ikili ilişki tespit edilmiştir.
Ölçekler |
Faktör yükü |
KMO |
Barlett Testi |
Cronbach’s Alfa |
p |
1 |
2 |
Sürdürülebilir Beslenme Ölçeği |
>0,40 |
0,830 |
<0,5 |
0,952 |
1 |
0,225 |
|
Sürdürülebilir Beslenme ve Sağlıklı Davranış Ölçeği |
>0,40 |
0,645 |
<0,5 |
0,805 |
0,036 |
0,225 |
1 |
Tablo 2. Ölçeklere ait güvenilirlik ve geçerlilik ile ikili korelasyon analizi
*KMO>0,7: Geçerli; Cronbach’s alfa <0,6: Güvenilir ; Faktör yükü >0,40: Anlamlı
Katılımcılara “Sürdürülebilir beslenme ifadesini daha önce duydunuz mu?” sorusu yöneltilmiştir. %32,6’sı (n:29) “evet” cevabını vermişken %67,4’ü (n:60) “hayır” cevabını vermiştir. Evet cevabını veren kişilerden nereden duyduklarını söylemeleri istenmiştir. Buna ilişkin veriler Şekil 1’de yer almaktadır. Buna göre ev hanımlarının %37’si (n:11) sürdürülebilir beslenme kavramını sosyal medyadan duymuş; %30’u televizyon ve radyodan , %23’ü ise doktor, diyetisyen vb. sağlık profesyonellerinden duyduğunu belirtmiştir.
Şekil 1. Sürdürülebilir Beslenme Kavramını Duydukları Kaynak/Kişi/Yer
Katılımcıların %53’ü (n:48) “İstemeden de olsa gıda israfı yapıyor musunuz? sorusuna “bazen” cevabını, %24’ü (n:22) “evet” cevabını ve %22’si (n:20) “hayır” cevabını vermiştir. Katılımcılardan gıda israfı yapan kişilere gıda israf etme nedenleri sorulmuş ve sonuçlara Şekil 2 ’de yer verilmiştir. Buna göre; katılımcıların %20,4’ü (n:19) son kullanma tarihi geçtiği için, %31’i (n:22) çok uzun süre dolapta kaldığı için israf ettiklerini belirtmişlerdir.
Şekil 2. Gıda İsrafı Yapma Nedenleri
Ev hanımlarının eğitim durumu ve gıda israf düzeyi arasındaki ilişkiyi incelemek için Ki-kare testi uygulanmıştır. Teste ilişkin analiz sonuçlarına Tablo 3’te yer verilmiştir. Buna göre; katılımcıların eğitim durumu ile kırmızı et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri ve yumurta israfı ile anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0,05).
Tablo 3. Eğitim durumu ve gıda israf düzeyi arasındaki ilişki
EĞİTİM DÜZEYİ |
GIDA İSRAF YÜZDESİ |
|||||||
Kırmızı Et ve Et Ürünleri |
Ki-Kare |
|||||||
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
Değeri |
sd |
*p |
|
Okuma-yazma yok |
1 |
0 |
0 |
0 |
1 |
46,054 |
10 |
0,000* |
İlkokul |
17 |
0 |
0 |
0 |
0 |
|||
Ortaokul |
16 |
1 |
0 |
0 |
0 |
|||
Lise |
25 |
2 |
0 |
0 |
0 |
|||
Ön lisans-Lisans |
24 |
1 |
0 |
0 |
0 |
|||
Lisansüstü |
2 |
0 |
0 |
0 |
0 |
|||
Süt ve Süt Ürünleri |
Ki kare |
|||||||
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
Değeri |
sd |
*p |
|
Okuma-yazma yok |
1 |
0 |
0 |
0 |
1 |
33,577 |
20 |
0,029* |
İlkokul |
13 |
4 |
0 |
0 |
0 |
|||
Ortaokul |
12 |
1 |
0 |
0 |
0 |
|||
Lise |
17 |
9 |
0 |
0 |
1 |
|||
Ön lisans-Lisans |
14 |
6 |
2 |
1 |
0 |
|||
Lisansüstü |
1 |
1 |
0 |
0 |
0 |
|||
Yumurta |
Ki Kare |
|||||||
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
Değeri |
sd |
*p |
|
Okuma-yazma yok |
1 |
0 |
<
Kaynak: Doktor Sitesi
Kategoriler
İyot yetersizliği ve mental gerilikİyot İyot,insan vücudunda 15-20 mg olacak şekilde çok az miktarda bulunan,tiroid hormonlarının bileşeni olan bir eser elementtir. İyot toprak bölge, et, süt, tahıl, yumurta ve balık, yosun gibi deniz ürünlerinde yüksek oranda bulunmaktadır .İyot miktarı bölgesel olarak değişmektedir.Besinlerin yetiştiği topraklar ve gübrelerdeki iyot miktarı besinlerin iyot içeriği ile parallelik göstermektedir.Tiroid hormonları olan tiroksin (T4) ve triiyodotironin (T3) sentezi iyot aracılığı ile gerçekleşir ve bu aracılık iyotun insanlarda bilinen tek rolüdür. İyot Eksikliği ve İyot Eksikliğinin Saptanması İyot eksikliği dünya çapında en yaygın mikro besin eksiklikleri arasındadır İyot eksikliğine esas olarak toprak, mahsul veya sudaki düşük iyot seviyelerinden kaynaklanan diyetteki düşük iyot içeriği neden olmaktadır.İyot eksikliği durumlarında; hipotiroidizm, spontan abortus, guatr, ölü doğum, konjenital anomaliler, artmış perinatal ve bebek moralitesi, gecikmiş fiziksel büyüme, zihinsel fonksiyon bozukluğu ve kretinizm görülmektedir.Ayrıca iyot eksikliğine bağlı olarak enfeksiyonlara karşı direnç azalmaktadır ve çocuklarda okul performansının düşmesine ve fiziksel gücünün azalmasına neden olmaktadır.İyot replasmanı ile iyot eksikliğine bağlı olarak gelişen bozukluklar kısmen geri döndürülebilmektedir.İyot ile zenginleştirmede en sık kullanılan besin maddesi tuzdur, bunun haricinde süt, un, ekmek ve şeker zenginleştirmede kullanılabilecek diğer besin maddeleridir.Tuz iyodizasyonu iyot eksikliğine karşı mücadelede etkili bir yöntem olarak kabul edilmektedir.Tuz iyodizasyonu yüksek iyot gereksinimi olan gebe kadınlar dahil tüm popülasyon gruplarında iyot gereksinimini koruyabilmektedir. İyot Gereksinimi Günlük iyot gereksinimi yaşa, bazı hastalıklara ve fizyolojik gereksinimlere göre değişmektedir.Erişkinlerde en az 1μg/kg/gün iyot alınması gerekirken, gebelik ve yenidoğan döneminde gereksinim daha fazladır.Amerikan Tıp Enstitüsü, günlük diyetle iyot alımının, gebe olmayan kadınlar ve adolesanlarda 150 µg, gebe ve laktasyondaki kadınlarda ise 200-300 µg olmasını önermektedir .Amerikan Tiroid Derneği (AACE) 150 µg ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO), tuz iyodizasyonunun yapılamadığı bölgelerde gebe ve laktasyondaki kadınlara günde 250 µg iyot alınmasını önermektedir.Çocuklarda genel olarak önerilen iyot alımı 5 yaşa kadar olan çocuklarda 90 μg/gün, 6-12 yaş arası çocuklarda 120 μg/gün ve 12 yaş üstü çocuklarda 150 μg/gün olarak belirlenmiştir. İyot ve Mental Gelişim İyot,tiroid bezi tarafından tiroid hormonları olan tiroksin (T4) ve triiyodotironine (T3) dönüştürülmektedir.Bu hormonlar neredeyse tüm vücut dokularında metabolizma için gereklidir ancak özellikle beyin gelişiminde çok önemli rolleri vardır.İyot eksikliği Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önlenebilir olan beyin hasarının bir numaralı sebebi olarak kabul edilmektedir. Tiroid hormonlarının intrauterin nörogelişim üzerindeki büyük etkisi, bu etkisini gri madde oluşturan fetal nöronal hücrelerin göçünü, çoğalmasını ve diferansiyasyonunu, sinaptogenezini ve miyelinasyonunu düzenleyerek sağlamasıdır. Diyetle iyot alımı yetersiz olduğu zaman ilk olarak serum tiroid hormonları düşmektedir.Hipofiz bezi düşük olan tiroid hormonlarının düzeylerini algılamakta ve buna karşılık TSH salgısını arttırmaktadır.Artmış olan TSH salgısı sırasıyla tiroid hücrelerinin büyümesini, tiroidal iyot alımını ve tiroid hormonlarının sentezini uyarmaktadır.İyot yetersizliğine yanıt olarak gerçekleşen tiroid büyümesi veya guatr her yaşta ortaya çıkabilmektedir.Guatr başlangıçta dağınıktır sonrasında nodüler hale gelmektedir.Şiddetli iyot yetersizliğinde tiroid hormonlarının üretimi düşmekte ve hipotiroidizme neden olmaktadır.Hem maternal hem de fetal hipotiroidizm gebelikte ciddi iyot eksikliğinden kaynaklanabilmektedir. Gebelik döneminde yeterli miktarda iyot alan annelerden doğan yenidoğanların almayan annelere kıyasla ileri yaşlarda bilişsel performanslarının daha yüksek olduğu bilimsel verilerle kanıtlanmıştır . İyot Eksikliği ve İyot Eksikliğinin Saptanması İyot eksikliği dünya çapında en yaygın mikro besin eksiklikleri arasındadır İyot eksikliğine esas olarak toprak, mahsul veya sudaki düşük iyot seviyelerinden kaynaklanan diyetteki düşük iyot içeriği neden olmaktadır (Hailu, Wubshet, Waldie ve Tariku, 2016).İyot eksikliği durumlarında; hipotiroidizm, spontan abortus, guatr, ölü doğum, konjenital anomaliler, artmış perinatal ve bebek moralitesi, gecikmiş fiziksel büyüme, zihinsel fonksiyon bozukluğu ve kretinizm görülmektedir (Alexander vd., 2017; Sönmez, 2019).Ayrıca iyot eksikliğine bağlı olarak enfeksiyonlara karşı direnç azalmaktadır ve çocuklarda okul performansının düşmesine ve fiziksel gücünün azalmasına neden olmaktadır (Hailu, Wubshet, Waldie ve Tariku, 2016).İyot replasmanı ile iyot eksikliğine bağlı olarak gelişen bozukluklar kısmen geri döndürülebilmektedir (Xiao vd., 2017).İyot ile zenginleştirmede en sık kullanılan besin maddesi tuzdur, bunun haricinde süt, un, ekmek ve şeker zenginleştirmede kullanılabilecek diğer besin maddeleridir (Hailu, Wubshet, Waldie ve Tariku, 2016; Zimmermann, Gizak, Abbott, Anderson ve Lazarus, 2015).Tuz iyodizasyonu iyot eksikliğine karşı mücadelede etkili bir yöntem olarak kabul edilmektedir.Tuz iyodizasyonu yüksek iyot gereksinimi olan gebe kadınlar dahil tüm popülasyon gruplarında iyot gereksinimini koruyabilmektedir (Tayfur vd., 2015). İyot Gereksinimi Günlük iyot gereksinimi yaşa, bazı hastalıklara ve fizyolojik gereksinimlere göre değişmektedir.Erişkinlerde en az 1μg/kg/gün iyot alınması gerekirken, gebelik ve yenidoğan döneminde gereksinim daha fazladır.Amerikan Tıp Enstitüsü, günlük diyetle iyot alımının, gebe olmayan kadınlar ve adolesanlarda 150 µg, gebe ve laktasyondaki kadınlarda ise 200-300 µg olmasını önermektedir (Alexander vd., 2017).Amerikan Tiroid Derneği (AACE) 150 µg ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO), tuz iyodizasyonunun yapılamadığı bölgelerde gebe ve laktasyondaki kadınlara günde 250 µg iyot alınmasını önermektedir.Çocuklarda genel olarak önerilen iyot alımı 5 yaşa kadar olan çocuklarda 90 μg/gün, 6-12 yaş arası çocuklarda 120 μg/gün ve 12 yaş üstü çocuklarda 150 μg/gün olarak belirlenmiştir (Uzdil ve Özenoğlu, 2015). TABLO 1: Gebe ve laktasyon dönemi için iyot takviyesi önerileri Tablo 2: Yaş. gebelik ve laktasyon dönemine göre alınması önerilen iyot miktarı Yaş grubu Diyetle alınması gereken iyot miktarı ( μg/gün ) 0-5 yaş 90 6-12 yaş 120 >12 yaş 150 Gebelik 250 Laktasyon 250 İyot Durumunun Saptanması İyotun yaklaşık %90’ ının vücuttan atımı idrarla sağlanmaktadır.Üriner iyot konsantrasyonu (UIC) diyetle iyot alımının doğrudan yansıtılmasını sağlamaktadır ve iyot durumunu değerlendirmek için dünyada sık olarak kullanmaktadır.(Pearce ve Caldwell, 2016). Popülasyonlarda UIC için medyan eşikleri tanımlanmıştır.150-249 µg / dL medyan UIC gebe kadınlarda, 100 µg / dL’ den büyük medyan UIC laktasyon döneminde, yeterli iyot alımını göstermektedir.Laktasyon dönemindeki kadınlarda diyet gereksinimleri yüksektir ancak gereksinimlerinin yüksek olmasına rağmen, iyot idrarda kaybolmak yerine anne sütüne bir miktar salgılanmaktadır.İyotun anne sütüne salgılanması sebebiyle medyan UIC gebelik döneminin ardından azalmaktadır.Yenidoğan bebeklerde 5.günden itibaren UIC ölçülebilmektedir.Medyan UIC’nin 100 µg / dL’ den fazla olması 2 yaşın altındaki bebeklerde, 100-199 µg / dL medyan UIC ise okul çağındaki çocuklarda iyot yeterliliğini göstermektedir.Okul çağındaki çocuklarda medyan UIC’si 100, 50, ve 20 µg / dL’nin altında olanlar sırasıyla hafif, orta ve şiddetli iyot eksikliği durumunu göstermektedir (Bath ve Rayman, 2017; Pearce, Lazarus, Moreno-Reyes ve Zimmermann, 2016). IOM AACE WHO Amerikan Tıp Amerikan Endokrin Dünya Sağlık Enstitüsü Derneği Örgütü 200-300 μg/gün 250 μg/gün 250 μg/gün Tablo 3: Üriner iyot konsantrasyonu (UIC) ve iyot durumu Medyan UIC ( µg / dL) İyot durumu 20 Ağır iyot eksikliği 20-49 Orta iyot eksikliği 50-99 Hafif iyot eksikliği 100-199 Optimal 200-299 İyotla indüklenmiş hipertiroidizm riski 300 Yan etki riski İyot Eksikliği Prevelansı Dünya üzerinde 1.9 milyardan fazla insanda iyot eksikliği olduğu tahmin edilmektedir.Bu nüfusun 285 milyonu okul çağında olan çocuklardır.İyot eksikliği prevelansı Avrupa’da %59.9 ile en yüksek Amerika’da ise %10.1 ile en düşük seviyededir.İyot eksikliği problemlerini engelleyebilmek için diyetle yeterli olarak iyot alımını sağlamak şarttır (Hailu, Wubshet, Waldie ve Tariku, 2016; Zimmermann, Gizak, Abbott, Anderson ve Lazarus, 2015). İyot ve Mental Gelişim İyot,tiroid bezi tarafından tiroid hormonları olan tiroksin (T4) ve triiyodotironine (T3) dönüştürülmektedir.Bu hormonlar neredeyse tüm vücut dokularında metabolizma için gereklidir ancak özellikle beyin gelişiminde çok önemli rolleri vardır (Gowachirapant vd., 2017; Redman, Rufmann, Fitzgerald ve Skeaff, 2016).İyot eksikliği Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önlenebilir olan beyin hasarının bir numaralı sebebi olarak kabul edilmektedir (Abel vd., 2017). Tiroid hormonlarının intrauterin nörogelişim üzerindeki büyük etkisi, bu etkisini gri madde oluşturan fetal nöronal hücrelerin göçünü, çoğalmasını ve diferansiyasyonunu, sinaptogenezini ve miyelinasyonunu düzenleyerek sağlamasıdır (Korevaar vd., 2016). Diyetle iyot alımı yetersiz olduğu zaman ilk olarak serum tiroid hormonları düşmektedir.Hipofiz bezi düşük olan tiroid hormonlarının düzeylerini algılamakta ve buna karşılık TSH salgısını arttırmaktadır.Artmış olan TSH salgısı sırasıyla tiroid hücrelerinin büyümesini, tiroidal iyot alımını ve tiroid hormonlarının sentezini uyarmaktadır.İyot yetersizliğine yanıt olarak gerçekleşen tiroid büyümesi veya guatr her yaşta ortaya çıkabilmektedir.Guatr başlangıçta dağınıktır sonrasında nodüler hale gelmektedir.Şiddetli iyot yetersizliğinde tiroid hormonlarının üretimi düşmekte ve hipotiroidizme neden olmaktadır.Hem maternal hem de fetal hipotiroidizm gebelikte ciddi iyot eksikliğinden kaynaklanabilmektedir (Alexander vd., 2017). Gebelik döneminde yeterli miktarda iyot alan annelerden doğan yenidoğanların almayan annelere kıyasla ileri yaşlarda bilişsel performanslarının daha yüksek olduğu bilimsel verilerle kanıtlanmıştır |