Kategoriler
Sağlık

Ödem

Özellikle yaz aylarında sıcaklıkların artması ile sıklıkla duyduğumuz bir kelimedir ödem.Özellikle kadınları ve yaşlıların daha çok şikayet ettiği bir konudur.Peki nedir bu ödem ? Aslında dokulardaki sıvı artışıdır.Damar içerisinde dolaşan sıvıların damar dışına çıkması ve doku araları ile cilt altında birikmesi sonucunda ödem oluşur. . Ödemin en erken belirtileri göz kapaklarında, el, ayak ve ayak bileklerinde şişme olmasıdır. Ödem ile birlikte kilo artışı da kaçınılmazdır.Çünkü gözle görülen bir şişme ve ödem olduğunda vücutta yaklaşık 3 litre kadar su birikmesi vardır.Ödem önemsenmesi gereken bir sağlık sorunudur ve altında mutlaka bir sebep vardır.Böbrek hastalıkları, kalp yetmezliği, kalp kapağı hastalıkları, karaciğer hastalığı, varisler, insülin direnci, hipotiroidi gibi hastalıklar vücutta su tutumuna ve ödeme neden olabilirler.Bunun yanında aşırı tuzlu tüketimi , yetersiz ve dengesiz beslenme, magnezyum ve B6 vitamini yetersizliği, aşırı egzersiz veya hareket yetersizliği , aşırı karbonhidratlı yiyecekler ile beslenme ,premenstural dönem,stres ve uykusuzluk , kortizon gibi hormon ilaçlarının kullanımı, gebelik ve sıcaklık hastalıklara bağlı olmayan ödemin başlıca nedenlerindendir.

Ödemle mücadelede ne yapmak gerekir?

Ödem yukarıda belirtilen hastalıklara bağlı ise ödemin nedeni bulunup ona göre tedavi edilmelidir. Bilinçsiz idrar söktürücü ,ilaç ve ya bitkisel takviye kullanımının zararlı olduğu unutulmamalıdır.Nedeni belli olmayan ödemin ortadan kaldırılmasında veya azaltılmasında beslenmemizde nelere dikkat etmeliyiz.?

Ödemi azaltmak için nasıl beslenmeliyiz?

  1. Günlük fazla alınan 1 gr tuz vücutta 200 ml su tutulmasına neden olmaktadır. Bu nedenle tuz tüketimini azaltın.Çok tuzlu peynirleri, salamura besinleri , sucuk salam sosis gibi işlenmiş et ürünlerini tüketmeyiniz.Hazır çorbalar, soya sosu, et-tavuk suyu tabletleri yüksek oranda sodyum içerdikleri için uzak durulması gereken besinlerdir.
  2. Vücudun su -tuz dengesinin sağlanması ödem oluşumunda çok etkilidir.Özellikle yaz aylarında günlük 8-10 bardak su içemeye özen gösterin.
  3. Sindirim sisteminin düzenli çalışmaması da su tutumuna neden olduğundan ödem oluşumunda etkilidir. Posa oranı yüksek besinler bağırsak hareketlerinizi artırarak vücudun su tutmasını önler.Bu nedenle sebze ve meyve tüketimini arttırın ve kepek ekmeği , yulaf ekmeği tam buğday ekmeği gibi posa oranı yüksek besinleri tercih edin.Ayrıca tam tahıllı ürünler aynı zamanda B6 vitamininden zengindir. B6 vitamininin diüretik(ödem sökücü) etkisi bulunmaktadır.
  4. Fazla kilolu olmak da vücudumuzda ödeme neden olur.Bu nedenle ideal kilomuza inmeye ve onu korumaya çalışın.
  5. Düzenli egzersiz yapmak vücudun sıvı dengesinin düzenlenmesine yardımcı olur.Ancak vücudun alışmadığı şekilde birden ve aşırı yapılan egzersizlerin su tutumuna neden olduğu unutulmamalıdır .
  6. Yüksek oranda basit karbonhidrat tüketimi şeker metabolizmasını ve insülin direncini etkileyerek ödeme neden olur.Hamur işleri şerbetli–hamurlu tatlılar ile fazla şekerli besinlerin tüketiminden uzak durun.
  7. Yüksek miktarda kafein, alkol ve asitli içecek tüketimi de ödem oluşma riskini artırır.İçecek olarak su, bitki ve meyve çayları, tuzsuz ayran ve az yağlı süt gibi içecekleri tercih edebilirsiniz. Süt ve ayran kalsiyum açısından zengin besinlerdir.Kalsiyum ise yine vücut su dengesinin korunmasında önemli bir mineraldir
  8. Bazı besinlere karşı allejiniz var ise o besinlerden uzak durun.
  9. Kayısı,muz ,kavun gibi potasyumdan zengin besinler, hücre içinde sıvının tutulmasını sağlayacağından ödemin azalmasına da destek olacaktır.Ödem söktürücü ilaç kullanıyorsanız potasyum takviyesini ihmal etmeyin.
  10. Ananas, kivi, nar, kabuklu armut gibi meyvelerle maydanoz, salatalık gibi sebzelerin veya bunların sularının da ödem söktürücü etkileri vardır.Günlük beslenmenizde bu besinlere yer verin.
  11. Mısır püskülü, defne yaprağı, tarçın, yeşil çay, adaçayı, kiraz sapı, maydanoz sapı ve ısırgan otu gibi bitki çaylarını ödem atımına destek olarak kullanabilirisiniz.Ancak bu çayların fazla kullanılmasının da vücudun sıvı dengesini etkilemektedir.Günde 1-2 fincandan fazla tüketmemeye özen gösterin.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Ibs, düzensiz bağırsak sendromu nedir?

Halk arasında huysuz bağırsak veya düzensiz bağırsak sendromu diye geçen ibs günümüzde sık rastlanan bir sendromdur. Bu sendrom bireyin beyin-bağırsak arasındaki aksında gerçekleşen bazı işlev bozuklukları sonucunda olabildiği gibi bireyin psikolojik duygu durum bozukluklarının fiziksel olarak sindirim sistemine yansıması sonucu bağırsaklarda meydana gelen fonksiyonel bozulmaları kapsar. Bu fonksiyonel bozukluklar sonucunda hastada ishal ağırlıklı ibs, kabızlık ağırlıklı ibs yada her ikisinin birlikte görüldüğü ibs karışımı olan ibs-m görülebilir. İbs’nin bu tanımları içerisine giremeyen bir türü daha bulunmaktadır. Bu türün adı da tanımlanamamış düzensiz bağırsak sendromudur.

İbs günümüzde alanında uzman hekimler tarafından roma 4 kriterleri uygulanarak tespit edilmektedir. İbs’nin kadınlarda görülme olasılığı erkeklere göre oldukça fazladır. Kadınlarda genelde ergenlik sonrası görülme olasılığı artar. İbs’ye sahip bireylerin fodmap yani eliminasyon diyeti gibi beslenme ilkelerini uygulamaları gerekebilir. Fodmap diyeti içerisinde fermente edilebilir oligosakkarit-disakkarit ve monosakkaritler ve poliolleri barındırır. Bunlar genel olarak sindirime duyarlı olan kısa zincirli karbonhidratlardır. Bu karbonhidratlar ise genel olarak direkt emilmek yerine özellikle bağırsağın içinde bulunan bakterilerin olduğu kısımlara doğru yayılırlar.

Fodmap diyeti yapan hastaların şekerli gıdalar, hazır ve konserve gıdalar, yağ ve tuz oranı yüksek gıdalar, glutenli gıdalar, bazı süt grubunu içeren besinler, baharatlı ve asitli gıdalar gibi bağırsağın sindirimini zorlaştıracak besin gruplarını belirli bir süre hastalığın şiddetine bağlı olarak tamamen/yada seçili olarak tüketmemesi gerekebilir. Yapılan çalışmalar sonucunda fodmap’e ek olarak glutensiz diyet, az/çok lifli beslenme ve d vitamini takviyesi kullanımının ibs hastalarının semptomlarında büyük oranda azalış gösterdiği tespit edilmiştir.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Yemek seçen çocuklar için ipuçları

Yemek seçen hatta hiç yemek yemeyen bir çocuğunuz mu var? Bu durum genellikle yeni beslemeye başlamış veya yeni ayaklanmış çocuklarda daha sık görülmektedir. Bazı çocuklar çok küçük porsiyonlarla doyabilirken, biz yetişkinler bunu kabul etmek istemiyor da olabiliriz. Çocuklar her davranışlarında olduğu gibi yemek yeme konusunda da ailelerinin davranış ve tutumlarını yansıtırlar. Bazen de ailelerinin çocukların beslenmesi konusundaki zaaflarını kullanarak, aileleri ile iktidar savaşına girebilirler. Bazı çocuklar havuç, çiğ biber, leblebi, fındık gibi atıştırmalıkları severken bazı çocuklar pasta, makarna, pilav gibi basit karbonhidrat ağırlıklı yiyecekleri tercih edebilirler. Bazen de bu onların kişilik özelliği olabilir. Çocukluğu takiben devam eden, çözülemeyen bu tür yeme sorunlarının ilerleyen dönemlerde aşırı kilo/ obezite riskini arttırdığına dair bir takım çalışmalar bulunmaktadır. Çocukluk döneminde uzun soluklu yemek seçme vitamin ve mineral kayıplarına neden olabilmekte.

Bir çok ebeveyn bu tür durumlarla karşılaştığında panikleyerek, durumu hem çocuk hem de kendisi için daha büyük sorun haline dönüştürebilmekte. Yemek seçen çocuğunuza sağlıklı beslenme alışkanlıkları aşılamak istiyorsanız öncelikle, çocuğunuz ile işbirliği içinde olmanız ve bu işi kişisel soruna çevirmemeniz gerekmektedir. Aksi taktirde ‘Ben bunu yemem!’ Listesi sadece sebze, et, süt değil meyve hatta çocuğunuzun daha önce yediği besinlerin reddine kadar gidebilir ve bu da önemli besin öğelerinin eksikliğinin artmasına neden olacaktır. Bu durumda yapılacak en akıllı şey

Aşağıda ki ipuçları ailenizin daha sağlıklı sofralarda buluşmasını sağlayacaktır.

1- Çocuğunuzun açlığına / iştahsızlığına saygı gösterin: Çocuğunuz aç değilse onu o öğünü yemeye veya atıştırmalık dahi olsa tüketmeye zorlamayın. Çocuğunuza yemeği tüketmesi için ödül teklif etmeyin veya yediği miktar az dahi olsa yetinin. Bu tür davranışlarınız sadece bir güç mücadelesinden öteye geçmeyecektir. Hatta öğün saatleri çocuğunuzda kaygı ve hayal kırıklığı ile ilişkilenecektir. Ona öğünlerini / porsiyonlarını kontrol şansı verin. Bağımsız olarak daha fazla yemek istemesini sağlamak için küçük porsiyonlar sunun

2- Rutine Sadık Kalın: Her gün öğün saatlerini aynı saatlerde olacak şekilde ayarlayın. Çocuğunuz öğün saatinde yemek yememeyi, tercih ederse, düzenli yapacağınız ara öğün saati dengeli beslenmesine yardımcı olacaktır. Çocuğunuz yemek yememeyi tercih ettiğinde sırf bir şeyler yemiş olması için sırf meyve suyu, süt veya şekerli atıştırmalıklar yemesine müsaade etmeyin. Bu tür besinler öğün saati geldiğinde çocuğun daha tok hissederek öğünü reddetmesine sebep olacaktır.

3- Yeni yiyeceklere geçişte sabırlı olun: Küçük çocuklar yenilikleri dokunarak, koklayarak, tadarak test ederler. Özellikle ek gıdaya geçen bebeklerde ortalığın biraz dağılmasına ve buna rağmen yeni bir tadı birkaç defa sormadan test etmesine, alışmasına izin vermenizde fayda var. O tüm bu yenilikleri deneyimlerken siz de ona, yeni besinin lezzeti, şekli hakkında olumlamalar yaparak destek olun. Çocuklar bazen şiddetle ret ettikleri besinleri birkaç denemeden sonra tüketmeye başlayabilirler. Hemen hayal kırıklığına kapılmayın. Yeni yiyecekleri çocuğunuzun sevdiği yiyeceklerle birlikte servis edin. Yemekleri eğlenceli hale getirip değişik şekiller verebilirsiniz.

4- Çocuğunuzun özel aşçısı olmayın: Çocuğunuz o gün için hazırladığınız yemeyi ret ediyorsa, yemek yesin diye onun istediği bir yemeği aynı öğüne hazırlamak seçici yemeyi teşvik edecektir. Çocuğunuzu belirlenen yemek saati ve belirlenen zamanda sofrada kalmaya ikna edin. Bunun en iyi yolu, ona eşlik edip öğün saatlerine anne ve baba olarak sizlerin de uyum göstermesi olacaktır.

5- Yemek yerken dikkat dağıtıcı unsurları uzak tutun: Yemek saatinde televizyonun açık olduğu bir ortamda bulunmayın. Yemek yesin diye çocuğunuza tablet veya televizyondan çizgi film açmayın. Rahatlatıcı bir müzik eşliğinde yemek ortamını daha keyifli hale getirebilirsiniz ancak, dikkat dağıtıcı klipler, çok hareketli müzikler dikkatinin dağılmasına, masadan kopmasına neden olabilir.

Tüm bu önerilere ek; unutmayın! Çocuğunuz en çok ebeveynlerini örnek alır. Yukarıda ki kuralları ilk önce kendinizde uygulayın.

Diyetisyen Saide Gülşah ESENSOY

Kaynak: Doktor Sitesi

childthemewp.com