Kategoriler
Sağlık

Reflü şikayetlerini azaltan 7 alışkanlık

Reflü, mide içeriğinin, yukarıya doğru yemek borusuna geri kaçmasıdır. Midenin iç yüzeyindeki hücreler asit ortama çok dayanıklıyken yemek borusunda durum tam tersidir. Bu yüzden asidik olan mide içeriğimiz yukarı doğru çıkarsa; yanma, gıcık, öksürük gibi reflü şikayetlerini tarifleriz.

Reflüde dikkat etmemiz gereken en önemli noktalardan biri mide asidinin yeterli olması gerekliliğidir. Çünkü yedigimiz besinlerin emilebilmesi için mideden bağırsaklara geçmesi gereklidir ve bu sistemin bozulması reflü için tetikleyicidir. Sistemin doğru çalışmasını başlatan ise mide asididir. Bu yüzden mide asidini azaltan stres, iyi çiğnememe, kötü beslenme, mide koruyucular ve yemekle su içmek gibi durumlara dikkat etmek önemlidir.

Reflü şikayetiniz varsa mide asidini desteklemeniz ve beslenmenizi düzenlemeniz şikayetlerinizin büyük oranda azalmasına yardımcı olacaktır.

Mide asidini desteklemek için yapılabilecekler:

✔️Yemeklerden önce doğal sirke kullanmak (gerekli durumda önce kudret narı yağı kullanmak)
✔️Çok iyi çiğnemek
✔️Zencefil kullanmak
✔️Yemekle su içmemek
✔️Mümkün olduğunca stresliyken yemek yememek
✔️Fermente besinler tüketmek
✔️Katkı maddeli, işlenmiş gıda tüketmemek
✔️Kudret narı yağı kullanmak

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Ramazanda vücudunuzu fabrika ayarlarına döndürün

RAMAZANDA VÜCUDUNUZU FABRİKA AYARLARINA DÖNDÜRÜN

Hem ruhun hem bedenin mükemmel bir arınma, temizlenme dönemi olan Ramazan geldi… Bu Ramazan’da önerilerime kulak verirseniz Ramazan’ı en güzel şekilde değerlendireceğinize hiç şüphem yok. Vücudunuzu fabrika ayarlarına döndürmek için buyurun okumaya…

Sahur yavaş sindirilen, tok tutan, gün boyu besleyici özelliğini sürdüren besinlerden oluşmalıdır. Bu nedenle yumurta, az yağlı peynir, tam buğday ekmeği, ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlar, sebze ve meyveler tercih edilmelidir. Tam tahıllı ürünler, patates, sebzeler ve meyvelerin posa içeriği yüksektir ve yavaş sindirilmektedir. Bu besinler oruç süresince kabızlığı, midenin bulantı ve bozulmalarını önlemeye yardımcıdır. Çok hızlı sindirilen şeker içeren tatlılardan ve beyaz un içeren beyaz ekmek, poğaça gibi besinlerden sakınılmalıdır. Kızartılmış besinler gün boyunca midenin bulantı ve bozulmasına neden olabilir. Yüksek tuz içeren besinler oruç süresince susamayı arttırmaktadır. Yağ ve tuz içeriği yüksek besinler tüketilmemelidir.

Susama hissini beklemeden iftar ve sahur arasında en az 1,5-2 litre suyu bitirmek gerekmektedir. Kafein içeren çay, kahve, yeşil çay gibi içecekler vücuttaki su kaybını artırdığı için tüketimi sınırlandırılmalıdır. Özellikle orucun son saatlerinde ortaya çıkan baş ağrılarının en büyük nedenlerinden biri vücudun susuz kalmasıdır. İftarda 500 ml, iftar ile sahur arasında 500 ml, sahurda 500 ml’ye bölerek tüketebilirsiniz. Fakat fazla miktarda suyu bir anda tüketmek idrar çıkışını yine artıracak vücut suyu yeterince kullanamayacaktır. Yudum yudum, yavaş yavaş iftar ile sahur arasında içmek gerekmektedir.

Uzun bir açlıktan sonra bir anda fazla miktarda su ile orucu açmak hazımsızlığa ve şişkinliğe neden olacaktır. Bir su bardağı su ve 2-3 hurma ile orucu açıp ardından sıvı oranı yüksek kalori içeriği düşük çorbalar ile devam edilmelidir. Sonrasında bekleyeceğiniz bir 5 dk bile emin olun sizi çok rahatlatacaktır. 5-10 dk sonra ana yemek ile devam etmelisiniz.

İftarda beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği; pirinç pilavı yerine bulgur pilavı; kepekli veya tam buğday makarna kullanımı tokluk süresini uzatacaktır. Ayrıca bu besinler B vitaminleri ve posanın zengin kaynaklarıdır. Ortalama bir avuç içi kadar pide normal ağırlıktaki bireyler için yeterli olacaktır.

Kişiden kişiye değişmekle birlikte genelde iftarda haftada 2 kez kurubaklagil, 2-3 kez zeytinyağlı sebze yemekleri, 2-3 kez ise et/tavuk/balık tüketimi gerekmektedir. Yağ içeriği düşük etli sebze yemekleri de tercih edilebilir. Yemeklerdeki yağ oranının azaltılması, kızartmalardan uzak durulması hem sindirim sistemi sağlığı için hem de bir sonraki gün orucun daha kolay geçmesi için çok önemlidir.

Basit şeker içeren bal, pekmez, çikolata, sütlü ve şerbetli tatlı tüketimi haftada maksimum 2 ile sınırlandırılmalıdır. Uzun açlıkta metabolizmamız yavaşlar, ramazanda genelde fiziksel aktivite azalır bir de iftardan sonra kalori içeriği yüksek bu besinleri tükettiğimizde yağ ve kilo artışı görülecektir ki bu durum aslında ramazanın mantığına tamamen zıttır.

Tatlı ihtiyacı bu mevsimde çeşitliliği artan taze meyvelerden karşılanmalıdır. Meyveler vitamin, mineral, su ve posa içerikleriyle bu dönemde olmazsa olmazlardandır.

Tatlı tüketilmek istendiğinde ise daha hafif olan sütlü tatlılara yönelmelisiniz. Dondurma, güllaç, muhallebi, puding, sütlaç gibi tatlılar sizin için daha sağlıklı seçenekler olacaktır. Elbette tüketim miktarına da dikkat etmelisiniz!

Sindirimi kolaylaştırmak için yemek yerken acele edilmemeli, yemekler yavaş yenmeli, uygun biçimde çiğnenmelidir. Yemek yerken kaşığı veya çatalı lokmalar arasında bırakmak tekrar almak süreyi uzatmak adına işinize yarayacaktır.
Besin değeri düşük ve mide salgısını arttıran asitli, şeker ilaveli içeceklerin tüketiminden sakınılmalıdır. Sindirime faydası olmadığı gibi kilo artışına da neden olmaktadır, besinlerin sindirim ve emilimini olumsuz etkilemektedir.

Yemekten 1 saat sonra 1 şişe sade maden suyu tüketimi gün içinde kaybedilen sıvı ve elektrolitleri vücuda geri kazandıracaktır. Fakat yemekten hemen sonra tüketmek sindirim sistemi sağlığı için zararlıdır. Yemekten 1 saat sonra rezene, ıhlamur gibi bitki çaylarıyla da yine sindirimi destekleyebilirsiniz.

İftardan 2 saat sonra yapacağınız fiziksel aktiviteler yavaşlayan metabolizmayı uyaracaktır. Teravihin Ramazan’a özel olması da bunun bir hikmetidir. Tempolu yürüyüşler de hem sindirim için hem de kilo artışını önlemek için etkili olacaktır.

Hepinize hayırlı ve sağlıklı Ramazanlar diliyorum. Ruhunuzun ve bedeninizin detoksu için bu ayın kıymetini bilmek gerek…

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Yemek seçen çocuklar için ipuçları

Yemek seçen hatta hiç yemek yemeyen bir çocuğunuz mu var? Bu durum genellikle yeni beslemeye başlamış veya yeni ayaklanmış çocuklarda daha sık görülmektedir. Bazı çocuklar çok küçük porsiyonlarla doyabilirken, biz yetişkinler bunu kabul etmek istemiyor da olabiliriz. Çocuklar her davranışlarında olduğu gibi yemek yeme konusunda da ailelerinin davranış ve tutumlarını yansıtırlar. Bazen de ailelerinin çocukların beslenmesi konusundaki zaaflarını kullanarak, aileleri ile iktidar savaşına girebilirler. Bazı çocuklar havuç, çiğ biber, leblebi, fındık gibi atıştırmalıkları severken bazı çocuklar pasta, makarna, pilav gibi basit karbonhidrat ağırlıklı yiyecekleri tercih edebilirler. Bazen de bu onların kişilik özelliği olabilir. Çocukluğu takiben devam eden, çözülemeyen bu tür yeme sorunlarının ilerleyen dönemlerde aşırı kilo/ obezite riskini arttırdığına dair bir takım çalışmalar bulunmaktadır. Çocukluk döneminde uzun soluklu yemek seçme vitamin ve mineral kayıplarına neden olabilmekte.

Bir çok ebeveyn bu tür durumlarla karşılaştığında panikleyerek, durumu hem çocuk hem de kendisi için daha büyük sorun haline dönüştürebilmekte. Yemek seçen çocuğunuza sağlıklı beslenme alışkanlıkları aşılamak istiyorsanız öncelikle, çocuğunuz ile işbirliği içinde olmanız ve bu işi kişisel soruna çevirmemeniz gerekmektedir. Aksi taktirde ‘Ben bunu yemem!’ Listesi sadece sebze, et, süt değil meyve hatta çocuğunuzun daha önce yediği besinlerin reddine kadar gidebilir ve bu da önemli besin öğelerinin eksikliğinin artmasına neden olacaktır. Bu durumda yapılacak en akıllı şey

Aşağıda ki ipuçları ailenizin daha sağlıklı sofralarda buluşmasını sağlayacaktır.

1- Çocuğunuzun açlığına / iştahsızlığına saygı gösterin: Çocuğunuz aç değilse onu o öğünü yemeye veya atıştırmalık dahi olsa tüketmeye zorlamayın. Çocuğunuza yemeği tüketmesi için ödül teklif etmeyin veya yediği miktar az dahi olsa yetinin. Bu tür davranışlarınız sadece bir güç mücadelesinden öteye geçmeyecektir. Hatta öğün saatleri çocuğunuzda kaygı ve hayal kırıklığı ile ilişkilenecektir. Ona öğünlerini / porsiyonlarını kontrol şansı verin. Bağımsız olarak daha fazla yemek istemesini sağlamak için küçük porsiyonlar sunun

2- Rutine Sadık Kalın: Her gün öğün saatlerini aynı saatlerde olacak şekilde ayarlayın. Çocuğunuz öğün saatinde yemek yememeyi, tercih ederse, düzenli yapacağınız ara öğün saati dengeli beslenmesine yardımcı olacaktır. Çocuğunuz yemek yememeyi tercih ettiğinde sırf bir şeyler yemiş olması için sırf meyve suyu, süt veya şekerli atıştırmalıklar yemesine müsaade etmeyin. Bu tür besinler öğün saati geldiğinde çocuğun daha tok hissederek öğünü reddetmesine sebep olacaktır.

3- Yeni yiyeceklere geçişte sabırlı olun: Küçük çocuklar yenilikleri dokunarak, koklayarak, tadarak test ederler. Özellikle ek gıdaya geçen bebeklerde ortalığın biraz dağılmasına ve buna rağmen yeni bir tadı birkaç defa sormadan test etmesine, alışmasına izin vermenizde fayda var. O tüm bu yenilikleri deneyimlerken siz de ona, yeni besinin lezzeti, şekli hakkında olumlamalar yaparak destek olun. Çocuklar bazen şiddetle ret ettikleri besinleri birkaç denemeden sonra tüketmeye başlayabilirler. Hemen hayal kırıklığına kapılmayın. Yeni yiyecekleri çocuğunuzun sevdiği yiyeceklerle birlikte servis edin. Yemekleri eğlenceli hale getirip değişik şekiller verebilirsiniz.

4- Çocuğunuzun özel aşçısı olmayın: Çocuğunuz o gün için hazırladığınız yemeyi ret ediyorsa, yemek yesin diye onun istediği bir yemeği aynı öğüne hazırlamak seçici yemeyi teşvik edecektir. Çocuğunuzu belirlenen yemek saati ve belirlenen zamanda sofrada kalmaya ikna edin. Bunun en iyi yolu, ona eşlik edip öğün saatlerine anne ve baba olarak sizlerin de uyum göstermesi olacaktır.

5- Yemek yerken dikkat dağıtıcı unsurları uzak tutun: Yemek saatinde televizyonun açık olduğu bir ortamda bulunmayın. Yemek yesin diye çocuğunuza tablet veya televizyondan çizgi film açmayın. Rahatlatıcı bir müzik eşliğinde yemek ortamını daha keyifli hale getirebilirsiniz ancak, dikkat dağıtıcı klipler, çok hareketli müzikler dikkatinin dağılmasına, masadan kopmasına neden olabilir.

Tüm bu önerilere ek; unutmayın! Çocuğunuz en çok ebeveynlerini örnek alır. Yukarıda ki kuralları ilk önce kendinizde uygulayın.

Diyetisyen Saide Gülşah ESENSOY

Kaynak: Doktor Sitesi