Kategoriler
Sağlık

Hashımato’da kilo vermek için nasıl beslenmeliyiz?

HASHIMATO’DA KİLO VERMEK İÇİN NASIL BESLENMELİYİZ?

Hashımato hastalığı otoimmün bir hastalıktır. Vücudun kendi bağışıklık sistemi tiroid dokusunu bir yabancı olarak algılar ve yok etmek ister. Bu yüzden bağışıklık sistemi tiroid bezini yok etmek için antikor üretir. Bu antikorlar tiroid hücrelerini hasara uğratır ve tiroid bezi küçülmeye başlayarak hormon yetmezliği meydana gelir.

Hashımatonun belirtileri arasında;

  • Kilo alma
  • Kabızlık
  • Ödem
  • Yorgunluk
  • Halsizlik
  • Üşüme
  • Cilt kuruluğu yer alır.

Tiroid bezi tüm hücrelerde temel metabolizmayı düzenler. Vücutta ki yağ ve karbonhidrat metabolizmasını, vücut ısısı ve kalp atım hızı gibi birçok süreci düzenlemektedir. Tiroid bezinin küçülmesi ve yavaş çalışması metabolizmamızı yavaşlamasına neden olduğu için kilo verme sürecimizi yavaşlatabilir.

Peki bu süreçte nasıl beslenmeliyiz?

  • Otoimmün bir hastalık olduğu için antiinflamatuar beslenmek, inflamasyonu azaltmasını destekler. Bunun için şeker, fastfood, kızartılmış besinlerden uzak durun. Yağlı balıklar, kırmızı meyveler (çilek, ahududu, yaban mersini, böğürtlen), zerdeçal, yeşilçay, üzüm gibi bağışıklığı destekleyen besinlere daha çok yer verin.
  • İyot tiroid hormonlarının üretimi için gereklidir. Fazla iyot alımı otoimmün antikorları uyardığı için hashımatoda semptomlarının şiddetlenmesine sebep olur. Bu yüzden İyot tüketimine dikkat edilmeli.
  • Tiroid fonksiyonlarının düzgün çalışması için gerekli enzimdir. Selenyumdan zengin besinlere beslenmenizde yer verin. Ton balığı, yumurta, yağlı tohumlar, brezilya selenyumun iyi kaynaklarıdır.
  • Tiroid hormonlarının çalışmasını azaltan guatrojenik besinlerden uzak durun. Karnabahar, brokoli, lahana, brüksel lahanası, hardal tohumu, şalgam, turp, soya ve soya bazlı yiyecekler guatrojenik besinler arasındadır.
  • Bağışıklık sistemi için önemli olan çinko, tiroid bezinizin sağlığını da korur. Çinko içeren besin kaynakları; kırmızı et, kuru baklagiller, mantar, yağlı tohumlar, kabak çekirdeği, istiridye gibi besinlerdir.
  • Ödem problemi yaşıyorsanız günde 2-2.5 litre su tüketimine dikkat edin
  • Kabızlık yaşıyorsanız bağırsak sağlığınız için probiyotik içeren yoğurt, kefir gibi besinlerin tüketimine özen gösterin.
  • Gluten ve laktoz otoimmün hastalıkları tetikleyebilir bu yüzden gluten içeren tahıllar, bulgur gibi besinleri ve laktoz içeren süt ve süt ürünlerini beslenmenizden bir süre çıkartarak semptomlarınızı kontrol edebilirsiniz.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Agresif (şok) diyetler kilo aldırıyor

AGRESİF (ŞOK) DİYETLER KİLO ALDIRIYOR…..

Diyetisyen Tümay KARLIDERE

Kışın hareketsizlik ve günümüzdeki pandemi nedeniyle alınan kiloları vermek telaşına düştüğümüz bu günlerde kimimiz kendi başımıza kimimiz de bir uzman eşliğinde kilo vermeye çalışmaktayız. Ancak bu endişeli bir ruh haline girilmesine sebep olmakta, yaklaşmakta olan yaz aylarına zayıflayarak girmeye bizi zorlamakta. İşte bu da, kısa zaman içersinde hızlı bir şekilde çok miktarda kilo vermeye neden olmaktadır. En az 7-8 ay içerisinde alınan fazla kiloları 1-2 ay içerisinde verme gayretine düşmekte ve toplum olarak da şok diyetlerden medet ummaktayız. İşte burada çok büyük yanlışlara düşmekteyiz.

Ağırlık yönetiminde şok diyetler yani agresif diyetler (ki bu diyetler düşük yağlı, düşük karbonhidratlı, düşük kalorilidir) uygulanabilmektedir. Vücudun çalışması için bazal bir kaloriye ihtiyaç vardır. Bu bazal kalori organların sağlıklı çalışması için gerekli olan enerjidir ve mutlaka alınmalıdır. Agresif diyetlerde bu kalorinin de altına düşülmektedir. Bir anda hızla kilo düşer, ancak bir yerde takılır kalır. Bu da vücudun aldığı az kaloriyi hesaplı kullanıp büyük miktarını yağ olarak depolamasından kaynaklanır.çünkü vücut sağ kalmaya programlanmıştır. Sonuçta, düşük kalorili beslenilmesine rağmen yağlanma olur ve kilo verilemez duruma gelinir. Bu durum kişide bir sıkıntı ve bıkkınlık yaratır ve diyet bozulur ya da bırakılır. Şekerli ve yağlı beslenmeye geri dönülmesi gibi durumlar sık görülür, verilen kilonun daha fazlası geri alınır. Bunun nedeni de metabolizmanın yavaşlamasıdır. Verilen kiloların fazlasıyla geri alınması kişide can sıkıntısı ve üzüntüye sebep olur ve tekrar agresif bir diyet uygulayarak bu sefer bu kilolardan kurtulunmaya çalışılır. Biz buna yo-yo döngüsü demekteyiz.

Agresif diyetler metabolizmayı %50 oranında yavaşlatırlar. Ve alınan besinlerin yağ olarak depolanmasına sebep olurlar. Bu nedenle çok düşük kalorili diyetlerle organizmamızı strese sokmamalıyız.

Agresif diyetlerin birçok zararları vardır. Depresyon, unutkanlık, solunum güçlüğü, uyku apnesi, iştahsızlık,kabızlık,ishal, mide barsak ağrıları, düşük tansiyon, ani kalp krizi riski, hormonel bozukluklar, kan şekeri düşüklüğü, adet düzensizlikleri, saç dökülmesi, cilt kuruluğu ve anemi gibi hastalıklara zemin hazırlarlar. Ayrıca vücuttaki yağ depolarının hızlı yakılması ile kan kolesterol ve trigliserid seviyelerinin yükselmesine neden olurlar ki, bu da kalbe büyük bir yük binmesine sebep olabilmektedir.

Sonuç olarak kilo vermekte amaç, sadece zayıflamak değil, sağlıklı bir şekilde diyet yaparak, sağlıklı beslenmeyi bir yaşam şekli haline sokmak olmalıdır.

SAĞLIKLA KALIN…..

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Ramazanda nasıl beslenmeliyiz ?

SAHURDA NASIL BESLENMELİYİZ ?

Mutlaka sahura kalkılmalı, sahur öğünü atlanmamalıdır.
 Sahur öğününde ağır yemekler değil, hafif yiyecekler tercih etmelisiniz. Yumurta, peynir, süt, yoğurt, ayran, tam tahıllı ekmek gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı şeklinde veya çorba, zeytinyağlı yemek ,yoğurt ve salatadan oluşan bir öğün de tercih edebilirsiniz.
 Diğer bir alternatif olarak bol yeşilliklerden oluşan 1-2 adet de haşlanmış yumurta ekleyerek kahvaltı salatası hazırlayabilirsiniz. Üzerine tokluk sağlayıcı özelliğinden faydalanmak için 1 tatlı kaşığı çörek otu veya keten tohumu ekleyebilirsiniz. Çörek otunu yoğurt , peynir ve yumurtanıza da ekleyebilirsiniz.
 Ekmek tercihini beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmeklerden yana kullanmanızda fayda vardır. Ertesi gün daha uzun süre tokluk sağlar.
 Eğer ekmek tüketmek istemiyorsanız 2 adet kepekli grissini veya 2 adet wasa veya 1 adet kepekli etimek tüketebilirsiniz.
 Diyet lifi eklenmiş kahvaltılık gevrekler, yulaf veya granolalar midede şiştikçe uzun süre tokluk sağlar , sahur menünüzde tercih edebileceğiniz güzel bir alternatiftir.

 Sahurda zeytin, zeytin ezmesi yerine yağlı tohum kaynaklarından ceviz, çiğ badem, fındık tercih edebilirsiniz.
 Günlük 3 litre su tüketimini tamamlamak adına sahurda 1 litre su tüketmeniz de faydalı olucaktır. Kalan 2 litre su mutlaka iftarla birlikte yatana kadar tamamlanmalıdır.
 Sahura kalkamıyorsanız yatmadan önce alternatif olarak 1 bardak kefir (süt veya ayran da olabilir) 2 adet kuru kayısı (veya hurma) ve 2 tam ceviz tüketebilirsiniz.

İFTARDA NASIL BESLENMELİYİZ ?

 Uzun süren açlık sonrası düşen kan şekerinizin ardından iftarı 1-2 adet hurma ile açmanız kan şekerinizi dengelemek adına faydalı olucaktır.
 Çorba ile devam edilerek 10-15 dk ara verilmelidir ki olası mide rahatsızlıklarının önüne geçebilmek için.
 Ana yemekte az yağlı et yemeği, etli-tavuklu sebze yemekleri, zeytinyağlı yemekler ve yanında salata tercih edilmelidir.
 Kan şekerini hızla yükselten beyaz ekmek, pirinç pilavı, kızarmış patates yerine bulgur pilavı, kepekli makarna, kepekli ekmek vb glisemik indeksi düşük karbonhidratları tercih etmelisiniz.
 Pide tüketmek isteyenler 1 avuç içi kadar tüketebilirler ama haftada 3-4 kereden fazla tüketmemenizi öneriririm.
 İftarda aşırı şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar (güllaç,muhallebi,sütlaç vb.) veya meyve kompostosu tercih edilmelidir.
 Çeşitten uzak yalın sofralar kurun ve porsiyon kontrolüne özen gösterin.
 İftar sonrası yatana kadar metabolizmanızın yavaşlamaması için en az 2 ara öğün yapmakta fayda vardır.
 İftar sonrası yatana kadar 2-2,5 litre su tüketmeye özen gösterilmelidir. Bununla birlikte 2 fincan bitki çayı içmenizde fayda vardır.
 Beslenme düzenindeki değişiklikler ve yetersiz sıvı tüketimiyle birlikte kabızlık oluşabilir.
 Kabızlığı önlemek için ; 1 kuru incir, 2 kuru kayısı, 2 kuru erik, 1 çay bardağı su kaynatılır. 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ve keten tohumu eklenerek blenderdan geçirilir.

KALP, DİYABET VE TANSİYON HASTALARI DİKKAT !!

 Akut veya kronik hastalıklara sahip olan insanlar oruç ibadetinden muaf sayılırken bazı bireyler yine de oruç tutmayı isteyebiliyorlar.

 Oruç tutmaya başlamadan önce mutlaka hekiminize danışmalısınız, ilaçlarınızın programını iftar ve sahurda alınacak şekilde hekiminizle birlikte yapmalısınız.
 Hekimine danışarak, hekim kontrolünde oruç tutacak olan bireyler beslenmeyle ilgili bazı hususlara çok dikkat etmelidirler.

Diyabet Hastaları Nelere Dikkat Etmelidir ?

 İftar ve sahur arasında az ama sık sık yeme ilkesini uygulayın. Sahur ve iftarda iki ana öğün , iftardan sonra 1-1,5 saat arayla 2 ara öğün yapın.
 Yumurta, süt, tuzsuz peynir gibi düşük glisemik indeksi olan ve tokluk hissi veren , kan şekerinin düşmesini engelleyen gıdalar tüketin.
 Pide, makarna, pilav, beyaz ekmek gibi kan şekerini hızlı yükselten besinleri tüketmekten KAÇININ.
 İftarınızı 2 adet hurma veya kayısıyla açabilirsiniz. Devamında çorba gibi hafif bir yemek sonrası 10-15 dakika ara vererek ana yemeğe geçebilirsiniz.
 Hipoglisemik indeksi düşük, yani kan şekerini hızlı yükseltmeyen sebze yemekleri tercih edilmelidir. Bunlar; brokoli, kereviz, karnabahar, bezelye, mercimek, nohut, kuru fasulye, fasulye, barbunya ve diğer baklagiller, basmati pirinç, tam buğday makarna, tam buğday erişte, bulgur, yağsız protein kaynakları, et, süt, yumurta, balık gibi besinleri tercih edebilirler.
 Diyabet hastalığının en çok zarar verdiği organlardan biri de böbrektir. Böbrekleri korumak için iftar ve sahur arasında saatlere yayarak 2-2,5 litre su tüketilmelidir.
 Yemek sırasında ve yemeğin hemen üzerine su içmeyin. Tercihem yemekten önce veya yemekten 1 saat sonra su tüketin.
 Şerbetli tatlılardan kaçının, canınız çok tatlı istediğinde sütlü tatlılar tercih edin (sütlaç, güllaç, muhallebi gibi). Haftada en fazla iki gün sütlü tatlı tüketin.
 Kurubaklagilleri sofranızdan eksik etmeyin. Protein içeren besinler midede daha uzun süre kaldığından uzun süreli tokluk sağlar.
 Sofranızda mutlaka salatalara yer verin.
 Yemeklerde daha az yağ ve tuz kullanın.

Kalp Hastaları ve Yüksek tansiyon Hastaları Nelere Dikkat Etmelidir?

 Sahur yapmak çok önemlidir, mutlaka sahur yapılmalıdır.

 Oruç tutabilecek yüksek tansiyon hastaları için su tüketimi çok çok daha önemlidir. Bazı tansiyon ilaçlarının idrar söktürücü olması bu ilaçların vücuttan sıvı atarak tansiyon kontrolü sağladığı için oruç ile birlikte sıvı kayıpları daha yüksek olmaktadır. Bu yüzden 2,5-3 litre su tüketmelerinde fayda vardır.
 Gün içerisinde ara ara tansiyonlarını ölçmeliler ve kontrol altında tutmalıdırlar.
 Yüksek tansiyon hastalarında günlük tuz alımı 4 gramı geçmeyecek şekilde kısıtlanmalıdır.
 Sahur ve iftarda iki ana öğün , iftardan sonra 1-1,5 saat aralıklarla iki ara öğün yapmalıdırlar.
 Ara öğünlerde 1-2 meyve, az miktarda tuzsuz badem, fındık, ceviz gibi kuru yemişler veya şekersiz meyve kompostosu tercih edilmeli
 Sosis, salam, pastırma, turşu, tuzlu peynir, tuzlu zeytin gibi tuzlu gıdalara yer vermeden tuz oranı düşük sebze, kurubaklagil ve protein ağırlıklı beslenmeleri uygun olacaktır.
 Şerbetli tatlılar yerine, sütlü tatlılar (sütlaç, güllaç, muhallebi gibi) veya meyveli tatlılar tercih edilmelidir.

Kaynak: Doktor Sitesi

childthemewp.com