Kategoriler
Sağlık

Aronya nedir, yaban mersinine alternatif midir, faydaları nelerdir?

Kuzey Amerika kökenli ve diğer adları Rus Yaban Mersini veya Siyah Kuş Üzümü olan Aronya; yaban mersinini andırmasıyla beraber üçte biri fiyatına satılmaktadır. Görüntüsünün yanında tadı yaban mersinine göre biraz da ağızda mayhoş tat bıraksa da benzemektedir. Üstelik bir porsiyonu 100 gram olup birçok meyveye göre tek seferde daha fazla tüketilebilir.

Sadece görüntüsüyle değil aynı zamanda ‘antosiyanin’ içermesi ve yüksek antioksidan kapasitesiyle de yaban mersinine benzemektedir. Antosiyaninler bağışıklık sistemini desteklerken mor renkte güvenli ve doğal renklendirici olarak kullanılmaktadır. Yüksek antioksidan kapasitesi ve düşük glisemik indeksi sayesinde tıpkı yaban mersini gibi kalp damar hastalıkları ve diyabet riskini azaltır. Fenolik asit, antosiyanin, prosiyanidin gibi çok sayıda biyoaktif bileşen içermesiyle beraber kolesterol, kan şekeri ve bağışıklık sistemi üzerinde etkilidir.

Aronya özellikle kalp damar ve diyabet hastalıklarındaki etkinliğiyle ortaya çıkmaktadır. Düşük glisemik indeksli bir meyvedir. Bu da glikoz metabolizmasında olumlu rol oynamasına sebep olur. İnsülin seviyesi ve kan şekeri üzerine olumlu etkisi olduğu için diyabetin yanında obezite oluşum riskini de düşürmektedir. Özellikle iç organ yağlanmasının azalmasında etkin rol oynamaktadır. Damar çeperinin yağlanarak sertleşmesine ateroskleroz denir. Aronya, ateroskleroza iyi gelerek inme gibi kalp damar hastalıklarına olan riski azaltmaktadır.

Bir insanın günlük lif ihtiyacı ortalama 25-40 gram arası değişmektedir. Aronyanın bir porsiyonu(100 gram) 5,6 gram lif içermektedir. Yani bir insanın günlük lif ihtiyacının 1/5ini karşılamaktadır. Çözünmez posa konstipasyon(kabızlık) durumunda etkin rol oynar. %35 selüloz, %34 hemiselüloz içeriğiyle de kabızlık sorunu yaşayan kişiler fayda sağlamaktadır. Vücudumuzdaki yararlı bakterilerin dengeli bir yaşam kurabilmeleri için prebiyotik denilen bakteri besinlerine ihtiyacı vardır. Aronya %24 lignin içeriğiyle prebiyotik özelliği taşır ve bağırsak sağlığı için de oldukça faydalıdır. Aşağıda kostipasyon(kabızlık) sorunu yaşayan bireyler için tarifimiz yer almaktadır;

MALZEMELER

-1 su bardağı sade kefir

-100 gram aronya

-1 tatlı kaşığı keten tohumu

-1 yemek kaşığı yulaf

YAPIMI VE KULLANIMI

-Tüm malzemeleri blenderdan geçidikten sonra ara öğünlerinize rahatlıkla ilave edebilirsiniz. Afiyet olsun

KAYNAKÇA:

Yulin Ren, Tyler Frank, Gunnar Meyer, Jizhou Lei, Jessica R. Grebenc, Ryan Slaughter, Yu G. Gao, A. Douglas Kinghorn (2022) Potential Benefits of Black Chokeberry (Aronia melanocarpa) Fruits and Their Constituents in Improving Human Health

Yves Waché, Academic Editor, Andrée Voilley, Academic Editor, and Mia Kurek (2021) Aronia melanocarpa Products and By-Products for Health and Nutrition: A Review

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Sürekli aç hissetmemizin altında yatan 5 sebep

1. Dikkat dağıtıcı faktörler
Yemek yerken dış uyaranlara maruziyet yalnızca dikkatinizi dağıtmakla kalmaz, masadan aç olarak kalkmanıza da sebep olabilir. Yapılan bir araştırma, öğle yemeğinde bilgisayar oyunuyla dikkatini dağıtan kişilerin oyunu oynamayanlara göre daha az tok olduğunu gösteriyor. Bu sebeple dikkatinizin dağılmasını önlemek için, ekran süresini en aza indirmeyi ve elektronik cihazlarınızı yemek yerken kullanmamayı deneyebilirsiniz. Hem böylelikle sadece yemeğin tadına varmakla kalmazsınız aynı zamanda vücudunuzun tokluk sinyallerini daha iyi hissetmesine yardımcı olursunuz.
2. Duygularınızı anlamlandırın
Gün içinde sevinç, üzüntü, heyecan, korku ve öfke gibi birçok duygu değişimi yaşarız ve bu gibi durumlarda bireylerin genellikle bilinçsiz olarak tüketmeyi en sevdiği besinlere karşı yönelimi söz konusu olabiliyor. Sırf yaşadığınız duyguyu bastırmak veya ondan kaçmak için fiziksel olarak acıkmış gibi yemeğe yönelebilirsiniz. Duygularınızın farkına varmanız fazladan kalori almamanız için son derece kıymetli. Mesela bu gibi durumlarda dikkatinizi müzik dinlemek, kitap okumak, odanızı toplamak veya size iyi gelen herhangi bir aktiviteyi yapmak gibi farklı noktalara verebilirsiniz.
3. Uyku süreniz az olabilir
Yeterli ve kaliteli uyku sağlığınız için önemli olduğu kadar iştah kontrolünde de oldukça etkili. Uyku, açlık hormonu olarak bilinen ghrelinin düzenlenmesinde yardımcı olur ve uyku eksikliği de daha yüksek ghrelin salgılanmasına neden olur. Bu yüzden uykusuzluk yaşadığınızda kendinizi daha aç hissedebilirsiniz. Yeterli ve kaliteli bir uyku ise tokluk hormonu olarak bilinen leptin hormonunun salınımını arttırarak kendinizi daha tok hissetmenize yardımcı olabilir. Yapılan bir çalışma, yalnızca 1 gece uykusuz kalan 15 yetişkin erkeğin, 8 saat uyuyan bir gruba kıyasla, önemli ölçüde daha aç olduklarını ve % 14’ünün ertesi gün kahvaltı öğününde daha büyük porsiyon boyutlarını tercih ettiklerini gösteriyor. Açlık seviyenizi kontrol altında tutmak için ise uykuda geçen sürenin ortalama 7-9 saat olması gerekiyor.
4. Diyetinizde yağ grubu eksik olabilir
Diyetinizin yağ oranı düşükse sık sık açlık hissetmeniz kaçınılmaz olabiliyor. Çünkü yağların sindirimi daha uzun sürer ve midenizde uzun süre kalır. Sindirim uzun sürdükçe tokluk hissiyatı da daha uzun süre hissedilir.Yağ grubu çoğu bireyin önyargı ile yaklaştığı bir grup olsa da burada yağların türünün ve miktarının önemli bir rol oynadığının altını çizmek gerekiyor. Beslenme düzeninizde badem, ceviz, fındık, fıstık, kaju gibi sağlıklı yağ asitlerinden zengin yağlı tohumlara; avokado, zeytin, zeytinyağı gibi besinlere yer vererek diyetinizin yağ içeriğini artırmak mümkün.
5. Az su içiyor olabilirsiniz
Genellikle susuzluk hissini açlık hissi ile karıştırabilirsiniz. Eğer sıklıkla kendinizi az hissediyorsanız, su içme alışkanlığınızı değiştirmenizin vakti gelmiş olabilir. EuropeanJournal of Nutrition’da yayımlanan bir çalışmada yemekten önce tüketilen su miktarı ile enerji alımı arasındaki ilişkiye bakılmış. Çalışmanın sonucunda yemek öncesi tüketilen 568 ml(yaklaşık 2.5-3 bardak) suyun enerji alımını azalttığı sonucuna ulaşılmış. Bu noktada, sadece susayıp susamadığınızı anlamak için bir veya iki bardak su içmek işe yarayabilir.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Bağışıklık sistemini güçlendirecek 5 öneri

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRECEK 5 ÖNERİ
1. D VİTAMİNİ
Yapılan çalışmalarda D vitamininin bağışıklık sistemini desteklediği ortaya
koyulmuştur. D vitamininin en iyi kaynağı güneş ışınlarıdır. Günlük ihtiyacımızın
yüzde 10'unu yumurta, balık, süt ve ürünlerinden karşılayabiliriz.

2. DEMİR
Demir bağışıklık sisteminin çalışması için önemlidir. Hayvansal kaynakları et,
tavuk, yumurta. Bitkisel kaynakları kurubaklagiller, kuru meyveler, yeşil
sebzeler.

3. C VİTAMİNİ
C vitamini vücudun savunma mekanizmasında rol oynar. C vitamini içeren
greyfurt, portakal, limon, mandalina, nar, biber, kivi, kuşburnu gibi gıdalara
öğünlerde yer verilmelidir.

4. OMEGA 3
Omega 3 yağ asitlerinin bağışıklık sistemini desteklediği ve kronik hastalıklara
karşı koruduğu kanıtlanmıştır. Balık, ceviz, semizotu, kinoa, keten tohumu gibi
omega 3 içeren gıdalar düzenli olarak tüketilmelidir.

5. E VİTAMİNİ
E vitamini antioksidan özelliği yanında enfeksiyonlara karşı koruyucudur. Fındık,
badem, ceviz gibi yağlı tohumlar ve sıvı yağlar E vitamini açısından zengindir.

Kaynak: Doktor Sitesi

childthemewp.com