Kategoriler
Sağlık

Trans yağlar kalbi ve beyni nasıl etkiliyor?

TRANS yağlar ucuz bitkisel yağların yüksek basınç ve yüksek ısı altında hidrojenizasyonu ile üretilir. Bu yağlar ilave edildikleri gıdanın lezzetini artırıp, raf ömrünü uzatır. Az miktarda tüketildiklerinde bile kalp damar hastalığı riskini artırır. ‘Peki gün içinde tükettiğimiz gıdaların hangileri trans yağ içerir? Bu yağlar sağlığımızı nasıl etkiler? Gıda etiketle­rinde hangi isimlerle gizlenir? Uzman Diyetisyen Meltem Tombul, tüm bu sorularımı şöyle yanıtladı:TRANS YAĞ NEDİR? Tüketilebilecek en kötü ve en sağ­lıksız yağ türü olarak kabul edilen trans yağlar, hayvansal kaynaklı bazı besinlerde doğal olarak bulunan ve endüstriyel olarak oluşturulan yapay trans yağ olarak karşımıza çıkan bir çeşit doymamış yağ asididir. Doğal trans yağlar; sığır, koyun, keçi gibi ge­viş getiren hayvanlardan elde edilen et ve süt ürünlerinde bulunmaktadır. Bu türlerin süt ürünlerindeki yağın yüzde 2-6’sı; sığır ve kuzu etindeki yağın yüzde 3-9’u trans yağdan oluşur. Miktarı kontrol altında tutularak tüketildiği takdirde sağlık açısından ciddi risk oluş­turmaz. Yapay trans yağlar ise sıvı yağların yüksek basınç ve yüksek ısı altında katı yağlara dönüştürülmesiyle oluşan yağ­lardır. Endüstriyel yağlar sağlık için oldukça zararlıdır.NE AMAÇLA KULLANILIR? Endüstriyel yapım olan trans yağlar düşük maliyetli ve kullanımı uzun ömürlü olduğu için sıklıkla tercih edi­lir. Yapay lezzeti nedeniyle yiyecekle­re güzel tat verir ve çabuk bozulmala­rını önler. Özellikle paketli ürünlerin raf ömrünü uzatmak için kullanılır. Bazı restoranlarda ve fast-food zin­cirlerinde kızartma yağı olarak sıklıkla tekrar tekrar kullanılır.Neden uzak durmalıyız? TRANS yağ içeren ürünleri tüketmemeniz için pek çok ne­den vardır. Bunlardan biri trans yağların kötü kolesterol olarak bilinen LDL kolesterolü yükseltip iyi kolesterolü (HDL) düşürme­sidir. LDL kolesterol, atardamar duvarlarında birikerek damar­larda sertlik ve daralma yaratır. HDL kolesterol ise fazla LDL kolesterolü alıp karaciğere geri gön­derir. Trans yağ içeren besinler tüketmek uzun vadede kalp hastalıkları ve felç gibi ciddi sorunları doğurabilir. Obeziteye zemin hazırlarken tip 2 diyabet gelişme riskini de artırır. Ayrıca Alzheimer’a, karaci­ğer yağlanmasına, kadınlarda kısır­lığa ve kansere yol açabilir.Nasıl beslenmeliyiz? TRANS yağ içeren gıda­lardan uzak durmak için sebze, meyve, tam tahıllı ürünler, kümes hayvanları, balık ve kuruyemiş ağırlıklı besinler tercih edebilirsiniz. Bu besinlerin yanı sıra kırmızı etin, şekerli, işlenmiş tüm yiyeceklerin ve içeceklerin tüketimine de sınır getirmeli­siniz. Kızarmış ürünler yerine ızgara veya fırında yapılan ürünleri tercih etmelisiniz. GÜNDE NE KADAR TÜKETMEK RİSKLİ? GÜNLÜK alınan trans yağ oranı çok düşük olmalıdır. 1 bir dilim kekte 4.5 gram, 3 adet kremalı kurabiyede 2 gram, 1 kaşık margarin 3 gram, 1 adet gofret 3 gram, orta boy paket patates kızartması 8 gram trans yağ içerir. Günde 5 gram trans yağ kalp damar hastalıkla­rında riski yüzde 25 artırır. GİZLİ ADLARI NELERDİR? SATIN alacağınız yiye­ceklerin etiketlerini mutlaka okuyun. Her zaman trans yağ ibaresi yer almaz. Ürün içindeki trans yağları gizle­mek için çoğu zaman “hid­rojenize yağ”, “hidrojenize bitkisel yağ”, “hidrojenize nebati yağ” gibi ibareler kul­lanılmaktadır. ‘Hidrojenize yağ yoktur’, ‘trans yağ yok­tur’ ve ‘kısmen hidrojenize yağ içerebilir’ gibi ibarelere de dikkat edin. Çünkü ba­zen traans yağ limiti sınırın altında gösterilerek bu ibare­lere yer verilebiliyor. HANGİ YAĞLAR SAĞLIKLI? DOYMUŞ yağ olan trans yağ yerine doğmamış yağları tercih edilmelidir. Doymamış yağ olarak bilinen sağlıklı yağlar; zeytinyağı, fındık, fıstık, ceviz, yer fıstığı gibi kabuklu yemişler, susam, su­sam yağı, avokado, badem yağı, kanola yağı tüketilebile­cek sağlıklı yağlardır. Fındık, ceviz ve balıktaki yağlar Omega-3 yağ asitleri sayesinde de sağlıklıdır. HANGİ YİYECEKLERDE BULUNUR? TRANS yağların gıda sektöründe başlıca kullanıl­dığı gıdalar şun­lardır: ■ Margarin ■ Fast-food zin­cirinde bulunan patates kızart­ması ve çıtır tüm kızartmalar, ■ Paketli hazır gıdalar, atıştırmalıklar, ■ Unlu mamül­ler, bazı ekmek­ler (pasta, kek, donut, muffin, turta vb.), ■ Dondurulmuş ürünler (pizza ve diğer hamurlu ürünler), ■ Patlamış mısırlar, ■ Cipsler, ■ Soslar, ■ Dondurma, milkshake gibi gıdalar, ■ Kahvelerde kullanılan kremalar vb.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Düşük fodmap diyeti

Sindirim semptomları olan birçok kişi, bazı yiyeceklerin bu semptomları tetiklediğini fark eder. Bazen hangi yiyeceklerin tetikleyici olduğunu tam olarak belirlemek uzun bir deneme yanılma sürecidir.

Araştırmacılar, sindirim enzimlerimizin, gıdalardaki nişastaları, şekerleri ve lifleri içeren FODMAP’ler olarak bilinen belirli karbonhidrat türlerini parçalayamadığını keşfettiler.

Bunun yerine, bağırsaklarımızdaki iyi bakteriler onları fermente eder. Bu karbonhidratları içeren yiyeceklerden kaçınmak ve yalnızca düşük FODMAP yiyecekleri yemek, belirli yiyeceklerin tetiklediği rahatsız edici semptomları hafifletmenin anahtarı olabilir.

Şişkinlik, gaz veya irritabl bağırsak sendromu (IBS) gibi gastrointestinal sorunları olan kişiler için – düşük bir FODMAP diyeti yardımcı olabilir. Bazı araştırmalar, IBS’li 4 kişiden 3’ünün, düşük bir FODMAP diyeti yedikten bir hafta sonra en fazla rahatlama ile hemen daha az semptom gördüğünü göstermiştir.

Düşük FODMAP diyeti, şişkinlik, gaz ve karın ağrısı gibi sindirim semptomlarının yaygın bir nedeni olan gıda intoleransından muzdarip olanlara da yardımcı olabilir.

Bazı araştırmalar, IBS’li 4 kişiden 3’ünün hemen daha az semptom gördüğünü göstermiştir. Düşük FODMAP diyeti yedikten bir hafta sonra en fazla rahatlamayı yaşadılar.
Sindirim semptomları olan birçok kişi, bazı yiyeceklerin bu semptomları tetiklediğini fark eder. Bazen hangi yiyeceklerin tetikleyici olduğunu tam olarak belirlemek uzun bir deneme yanılma sürecidir.

Araştırmacılar, sindirim enzimlerimizin, gıdalardaki nişastaları, şekerleri ve lifleri içeren FODMAP’ler olarak bilinen belirli karbonhidrat türlerini parçalayamadığını keşfettiler.

Bunun yerine, bağırsaklarımızdaki iyi bakteriler onları fermente eder. Bu karbonhidratları içeren yiyeceklerden kaçınmak ve yalnızca düşük FODMAP yiyecekleri yemek, belirli yiyeceklerin tetiklediği rahatsız edici semptomları hafifletmenin anahtarı olabilir.

Şişkinlik, gaz veya irritabl bağırsak sendromu (IBS) gibi gastrointestinal sorunları olan kişiler için – düşük bir FODMAP diyeti yardımcı olabilir. Bazı araştırmalar, IBS’li 4 kişiden 3’ünün, düşük bir FODMAP diyeti yedikten bir hafta sonra en fazla rahatlama ile hemen daha az semptom gördüğünü göstermiştir.

Düşük FODMAP diyeti, şişkinlik, gaz ve karın ağrısı gibi sindirim semptomlarının yaygın bir nedeni olan gıda intoleransından muzdarip olanlara da yardımcı olabilir.

Bazı araştırmalar, IBS’li 4 kişiden 3’ünün hemen daha az semptom gördüğünü göstermiştir. Düşük FODMAP diyeti yedikten bir hafta sonra en fazla rahatlamayı yaşadılar.

Düşük FODMAP Diyeti Nedir?
Düşük FODMAP Diyeti ve FODMAP Gıdalar Listesi
Düşük FODMAP Diyet ve Yiyecekler Listesini indirmek için tıklayınız
Düşük bir FODMAP diyeti belirli karbonhidratları kısıtlar, ancak bu tipik düşük karbonhidrat diyeti değildir. Yalnızca yüksek FODMAP gıdalarını ortadan kaldırır ve kişiselleştirilebilir, böylece yalnızca semptomlarınızı tetikleyenleri kısıtlarsınız.

FODMAP, “Fermente Edilebilir Oligosakkaritler, Disakkaritler, Monosakkaritler ve Polioller” anlamına gelir.

Çoğu insan FODMAP yerken sorun yaşamaz, ancak bazı insanlar için kramp, şişkinlik, gaz veya ishale neden olabilir.

FODMAP’ler bazı insanlar için bir sorundur çünkü bağırsağa daha fazla sıvı çekerler ve daha fazla gaz oluştururlar. Bağırsakta daha kolay fermente oldukları için daha fazla gaz üretirler. Ek sıvı ve artan gaz kombinasyonu sindirimi yavaşlatarak gaz, şişkinlik, ağrı veya ishale neden olabilir.

Düşük bir FODMAP diyetinin uzun vadeli bir diyet olması amaçlanmamıştır, bunun yerine belirli FODMAP tetikleyicilerini belirlerken semptomları yönetmeye yardımcı olacak geçici bir yaklaşımdır. Düşük bir FODMAP diyeti uygulayarak, bireyler hangi FODMAP’lere karşı toleranssız olduklarını belirleyebilir ve daha sonra beslenme açısından dengeli bir diyet sürdürürken bu tür karbonhidratlardan kaçınmak veya sınırlamak için diyetlerini uyarlayabilirler.

FODMAP Gıda Tetikleyicileri Nasıl Bulunur?
Bazen, yediğiniz yiyecekleri kısıtlayan diyetler katı veya kontrolcü görünebilir. Düşük bir FODMAP diyeti, sizi sınırlamaktan ziyade yiyecek tetikleyicilerinizi bulmakla ilgilidir. Sadece birkaç FODMAP karbonhidratına duyarlı olabilirsiniz ve bunları tanımladıktan sonra semptom göstermeden başkalarının tadını çıkarmaya devam edebilirsiniz. Tetikleyici yiyeceklerinizi belirledikten sonra bile, hala birçok lezzetli ve besleyici düşük FODMAP sebzesi, meyvesi, proteini, kuruyemiş, tahılı ve hatta süt ürünleri vardır.

Belirtilerinizi tetikleyen yiyecekleri bulmak genellikle üç aşamalı bir süreci takip eder. İlk adım, birkaç hafta boyunca tüm yüksek FODMAP gıdalarını ortadan kaldırmayı içerir. Beslenme ihtiyaçlarınızı karşılamaya devam ederken tüm yüksek FODMAP karbonhidratlarını ortadan kaldırmak ve tetikleyicileri belirlemek zor olabileceğinden, bir beslenme uzmanıyla çalışmak çok önemlidir.

Üç adım şunlardır:

Eliminasyon – FODMAP diyetinin eliminasyon aşamasında, birkaç hafta boyunca tüm FODMAP karbonhidratlarını ortadan kaldırırsınız. Belirtileriniz hemen veya birkaç hafta içinde iyileşebilir.
Yeniden Giriş – FODMAP diyetinin yeniden giriş aşamasında, hangi yiyecekleri ne miktarda tolere edebileceğinizi belirlemek için FODMAP’leri birer birer tanıtacaksınız.
Kişiselleştirme – Son olarak, 2. adımda öğrendiklerinize dayanarak, yediğiniz FODMAP karbonhidratlarının türünü ve miktarını ayarlarken çeşitliliği artırmak için diyetinizi değiştireceksiniz.
Beslenme uzmanınız, bağırsak dostu diyetinizde ilerlemenize, soruları yanıtlamanıza, düşük FODMAP tariflerini paylaşmanıza ve sağlıklı düşük FODMAP atıştırmalıkları planlamanıza yardımcı olabilir.

FODMAP Gıdalar
Düşük bir FODMAP diyeti uyguluyorsanız, hangi yiyecekleri yemenin güvenli olduğunu ve hangilerinden kaçınmanız gerektiğini bilmek önemlidir. Düşük FODMAP gıdaları, irritabl bağırsak sendromu (IBS) ve diğer sindirim bozuklukları olan kişilerde sindirim semptomlarını tetikleyebilen minimum miktarda fermente edilebilir karbonhidrat içeren gıdalardır. Diyetinize çeşitli düşük FODMAP gıdaları ekleyerek, semptomlarınızı yönetirken ihtiyacınız olan besinleri aldığınızdan emin olabilirsiniz. Bu bölümde, diyetinize dahil etmeniz gereken en iyi düşük FODMAP gıdalarından bazılarını ve kaçınmanız gereken yüksek FODMAP gıdalarını keşfedeceğiz.

Kaçınmanız gereken yüksek FODMAP yiyecekleri şunları içerir:
Fruktoz: Meyveler (elma, mango, armut, karpuz dahil), bal, yüksek fruktozlu mısır şurubu, agav
Laktoz: Süt ürünleri (, keçi veya koyun sütü), muhallebi, yoğurt, dondurma
Fruktanlar: Çavdar ve Buğday, kuşkonmaz, brokoli, lahana, soğan, sarımsak
Galaktanlar: Fasulye (kuru fasulye dahil), mercimek, nohut ve soya fasulyesi gibi baklagiller
Polioller: Elma gibi şeker alkolleri ve çekirdekleri veya çekirdeği olan meyveler (elma, kayısı, avokado, kiraz, incir, şeftali, armut veya erik gibi)
Bunun yerine tadını çıkarabileceğiniz düşük FODMAP yiyecekleri şunları içerir:
Mandıra: Badem sütü, laktozsuz süt, pirinç sütü, hindistan cevizi sütü, laktozsuz yoğurt ve sert peynirler.
Meyve: Muz, yaban mersini, kavun, greyfurt, tatlı özsu, kivi, limon, misket limonu, portakal ve çilek.
Sebze: Bambu filizi, fasulye filizi, Çin lahanası, havuç, frenk soğanı, salatalık, patlıcan, zencefil, marul, zeytin, yaban havucu, patates, taze soğan ve şalgam.
Protein: Sığır eti, domuz eti, tavuk, balık, yumurta ve tofu.
Fındık/tohumlar: (her biri 10-15 ile sınırlıdır) Badem, macadamia fıstığı, yer fıstığı, çam fıstığı ve ceviz.
Tane: Yulaf, yulaf kepeği, pirinç kepeği, glütensiz makarna, kinoa, beyaz pirinç ve mısır unu.
Beslenme ihtiyaçlarınızı karşılamaya devam eden düşük bir FODMAP diyetini en iyi şekilde nasıl uygulayacağınız konusunda profesyonel tavsiye almak isterseniz, beslenme uzmanımızla bir randevu ayarlayın.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Ev hanımlarının gıda israfı ve sürdürülebilir beslenme açısından davranışlarının incelenmesi ve bilgi düzeylerinin değerlendirilmesi

  1. GİRİŞ

Ciddi boyutlarda çevresel ve sosyoekonomik sorunlara neden olabilen gıda israfı; insani tüketime uygun olup tüketici seviyesinde sebebi ne olursa olsun atılan veya bozulmaya bırakılan gıdalar olarak tanımlanmaktadır. 1 Gıda israfının yüzde 39’u üreticilerde, yüzde 5’i perakendecilerde, yüzde 14’ü yemek sektöründe ve yüzde 42’si evlerde gerçekleşmektedir. 2 Kayıpların büyük bir çoğunluğunun gerçekleştiği evlerde sıklıkla vakit geçiren ev hanımlarının gıda israfı ve sürdürülebilir beslenme konusundaki farkındalıkları ile tutum ve davranışlarını ortaya konması ve israfın azaltılması, önlenmesi açısından önem taşımaktadır. Her yıl dünya genelinde toplamda 931 milyon ton gıda israf edilmektedir. Küresel çapta perakende satış noktaları, evler ve restoranlarda tüketime hazır gıdanın yüzde 17‘si doğrudan çöpe gitmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde gıda atığının %40`ı hasat sonrası ve işleme seviyelerinde gerçekleşirken, sanayileşmiş ülkelerde kayıpların %40`ından fazlası perakende ve tüketici düzeyinde gerçekleşmektedir.3 Tüketicilerin oluşturduğu gıda israfı Avrupa ve Kuzey Amerika’da 95-115 kg/yıl, Sahra Altı Afrika ve Güney/Güneydoğu Asya’da ise 6-11 kg/yıldır.4 2021 yılında yayınlanan Birleşmiş Milletler gıda israfı raporuna göre dünya genelinde her yıl toplam 931 milyon ton gıda israf edilmektedir. Türkiye’de ise kişi başına yıllık 93 kg gıda israfı ülkeyi dünya genelinde israfın en fazla olduğu ülkeler arasında üst sıraya taşımaktadır. Gıdanın yanlış işlemlerden geçirilmesi, zayıf saklama koşulları, planlama eksikleri, gıda ürününde tavsiye edilen tüketim tarihlerine dikkat edilmemesi, pişmiş gıdanın serviste tamamen tüketilmemesi ve çevresel faktörler gibi çeşitli sebepler gıda kaybının başlıca sebepleri arasında bulunmaktadır.6 Sürdürülebilir beslenme ise çevreye etkisi düşük, günümüz ve gelecek nesiller için sağlıklı yaşama katkı sağlayan, biyoçeşitliliğe ve ekosisteme karşı saygılı olan, koruyucu, kültürel olarak kabul edilen, ulaşılabilir, ekonomik olarak satın alınabilen, beslenme açısından yeterli, güvenilir ve sağlıklı beslenmedir.7,8 Sürdürülebilir beslenme tanımı ilk kez 1986 yılında Gussow ve Clancy tarafından kullanılmıştır.9.Sürdürülebilir beslenme modelinin benimsenerek gıda kayıp ve israflarının azaltılması gelecekteki gıda güvenliğini sağlamak ve beslenmeyi desteklemek; sonraki nesiller için daha yaşanılabilir bir dünya bırakmak adına oldukça önemlidir. Sürdürülebilir diyetler gezegenin devamlılığı için büyük önem taşımaktadır. Tüm bireylerin optimal büyüme ve gelişmesini sağlamak, günümüz ve gelecek nesillerin tüm yaşam sürecinde fiziksel, mental ve sosyal yönden iyilik halini ve işlevselliğini geliştirmek, malnütrisyonun her türünün önlenmesine katkı sağlamak, beslenmeye bağlı bulaşıcı olmayan hastalıkların (BOH) riskini azaltmak, biyoçeşitliliğin ve gezegenin korumasını desteklemek sürdürülebilir beslenmeyle hedeflenmektedir.10 Bu araştırma daha sonra yapılacak çalışmalara konu hakkında yapılan çalışmaların sınırlı olması sebebiyle ışık tutması açısından önemli görülmektedir.

  1. MATERYAL VE METOD

Çalışmanın örneklemini çoğunluğu İstanbul olmak üzere Şanlıurfa, Aydın, İzmir, Kars, Kırklareli, Sivas, Gaziantep şehirlerinden 25-65 yaş arasında olan toplam 90 ev hanımı oluşturmaktadır. Çalışan kadın bireyler araştırmaya dahil edilmemiş olup vaktinin büyük çoğunluğunu evde geçiren kadınlar araştırmaya dahil edilmiştir. Gerekli olan minimum örneklem sayısı %5 hata payı ve %95 güç elde etmek için G-POWER ile elde edilmiştir. Söz konusu program üzerinden etki büyüklüğü orta düzey kabul ederek minimum örneklem 84 olarak hesaplanmıştır. Çalışmada gönüllü olarak katılan kişi sayısı 90 olduğundan sonuçların genellemesi için yeterli olduğu söylenebilir. Anket formları online/ yüz yüze olacak şekilde gerçekleştirilmiştir. Anketin giriş kısmında anketin amacı katılımcılara açıklanmıştır ve gönüllü onamları alınmıştır. Araştırmanın etik kurul onayı İstanbul Medipol Üniversitesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan alınmıştır.

Birinci kısmında ise demografik bilgilere yönelik sorular; (yaş, eğitim durumu, medeni hal, yaşanılan şehir, aylık gelir ve antropometrik ölçüme ilişkin bir soru (boy-kilo-Vücut Kütle İndeksi VKI) yer almaktadır. Bireylerin vücut ağırlığı ve boy uzunlukları kendi beyanları baz alınarak değerlendirilmiş; araştırmacı diyetisyen tarafından VKI hesaplanmıştır. Vücut ağırlığının (kg) boy uzunluğunun (m2) karesine bölünmesiyle elde edilen VKI değeri Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sınıflandırmasına göre değerlendirilmiştir. Buna göre; VKİ’ si<18,5 kg/m2 olanlar zayıf, 18,5-24,9 kg/m2 olanlar normal, 25,0-29,9 kg/m2 olanlar hafif şişman ve >30,0 kg/m2 olanlar obez olarak değerlendirilmiştir.11

İkinci kısmında 24 saatlik geriye dönük besin tüketim formu yer almıştır. Besin tüketim kaydı alınırken miktarların doğru saptanmasında katılımcılara yardımcı olmak amacıyla ‘Yemek ve Besin Fotoğraf Kataloğu-Ölçü ve Miktarlar’ kitabında yer alan görseller ve ölçü miktarlarından faydalanılmıştır. Alınan kayıttan elde edilen veriler Beslenme Bilgi Sistemi Paket Programı (BeBis 8.1) kullanılarak analiz edilmiş; enerji ile makro ve mikro besin ögeleri alım miktarları hesaplanmıştır. Besin tüketim kayıtlarının değerlendirilmesi Türkiye Beslenme Rehberi 2015 (TÜBER-2015)’e göre yapılmıştır.12,13

Üçüncü kısmında ise gıda israfına yönelik sorular (kişilerin gıda israfı yapma nedenleri, hangi besin gruplarını ne kadar israf ettikleri ve ne sıklıkla aldıkları, tüketilmeyecek durumdaki besinleri nasıl değerlendirdikleri) yer almaktayken son kısmında sürdürülebilir beslenme kavramına yaklaşımları ve bu konudaki bilgi düzeylerine yönelik ifadeleri içeren sorular yer almıştır. Çalışmada sürdürülebilir ve sağlıklı yeme davranışlarının değerlendirilmesi amacıyla Zakowska-Biemans ve arkadaşlarının sürdürülebilir diyet kavramı için FAO’nun tanımlamasına, LiveWell yaklaşımına ve sürdürülebilir ve sağlıklı yeme alışkanlıklarının ilkelerine göre geliştirdikleri ‘Sürdürülebilir ve Sağlıklı Yeme Davranışları’ ölçeğinin Gazi Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğrencilerinde geçerlilik ve güvenirlik analizi yapılmış olan Türkçe uyarlaması kullanılmıştır.14,15 Bu ölçek, toplamda 8 faktör ve 34 maddeden oluşmaktadır. Bu 8 faktör; Sağlıklı ve Dengeli Beslenme, Kalite İşaretleri (Yöresel ve Organik), Et Tüketiminin Azaltılması, Yerel Gıda, Düşük Yağ, Gıda İsrafından Kaçınma, Hayvan Sağlığı ve Mevsime Özgü Gıdalar’dır. Katılımcılardan her bir maddeyi hiç, çok nadir, nadiren, bazen, sıklıkla, çok sık veya her zaman şeklinde işaretleme yapması istenmiş ve Hiç =1 ve Her zaman=7 puan olarak değerlendirilmesi gerçekleştirilmiştir. Sürdürülebilir beslenmeye yönelik bilgi düzeylerini ölçmek için sürdürülebilir beslenme ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçekte 15 farklı ifade verilmiş; yaklaşımlarını 5’li-Likert tipi ölçekle bildirmeleri istenmiştir. Bireylerin sürdürülebilir beslenme tanımına uygun olmayan cevaba 0 puan verilerek uygun cevaba doğru 1, 2, 3, 4 puan verilmiştir. Bu grupta 15 soru olduğu için maksimum alınabilecek puan 60’tır ve bu puanın %50’si alınarak 30 puan ve altında alan bireyler yetersiz sürdürülebilir beslenme bilgi düzeyine sahipken, 31 ve üzerinde puan alan bireylerin sürdürülebilir bilgi düzeyi yeterli kabul edilmiştir. Çalışmadan elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için IBM SPSS 26.0 paketi kullanılmıştır. Sayısal değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu Shapiro-Wilk normallik testi ile incelenmiştir. Normal dağılıma uyan sayısal değişkenler için tanımlayıcı istatistikler olarak ortalama ve standart sapma, normal dağılıma uymayan değişkenler için ise ortanca ve en küçük, en büyük değerler kullanılmıştır. Kategorik değişkenler sayı ve yüzdeler ile tanımlanmıştır. Sayısal değişkenler arası ilişkiler ise normallik varsayımı dikkate alınarak Pearson veya Spearman korelasyon katsayılarından birisi kullanılarak incelenmiştir. Kategorik ve sayısal değişkenler arasındaki ilişki Ki Kare testi kullanılarak incelenmiştir

  1. BULGULAR

Araştırma kapsamına büyük çoğunluğu (%75,3, n:70) İstanbul olmak üzere Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden 90 ev hanımı dahil edilmiştir. Ev hanımlarına yönelik demografik ve sosyoekonomik bilgiler Tablo 1’de verilmiştir. Buna göre; araştırmaya yaşları 25 ile 68 arasında değişen ev hanımları katılmıştır. Toplam katılımcıların %16,7’si (n:15) 25-34 yaş grubunda; %30’u (n:27) 35-44 yaş grubunda; %34,4’ü (n:31) 45-54 yaş grubunda; %16,7’si (n:15) 55-64 yaş grubunda bulunmaktayken, 65 yaş ve üzerinde bireylerin %2,2 (n:2)’si yer almaktadır. Eğitim durumları incelendiğinde katılımcıların %2,2’sinin (n:2) okuma-yazması yoktur. %18,9’u (n:17) ilkokul, %18,9’u (n:17) ortaokul, %30’u (n:27) lise, %29,8’i (n:27) üniversite mezunudur. Katılımcıların %81,1’i (n: 73) evliyken; %7,8’i (n:7) bekardır. 4 kişi ve üzeri hane içi kişi sayısına sahip olan bireyler toplam katılımcıların %46,7’sini (n:42); 1-3 kişi sayısına sahip olan bireyler ise toplam katılımcıların %53,3’ünü (n:48) oluşturmaktadır. Hane içi ortalama gelir incelendiğinde; %6,7’sinin (n:6) 3000 TL ve aşağısı gelire, %13,3’ünün (n:12) 3001-4000 TL arası gelire, %17,8’i (n:16) 4001-5000 TL arası gelire, %18,9’u (n:17) 5001-6000 TL arası gelire, %43,3’ü (n:39) 6001 TL ve üzeri gelire sahiptir.

Özellikler

Sayı

Yüzde (%)

Yaş Grupları

25-34

15

16,7

35-44

27

30

45-54

31

34,4

55-64

15

16,7

65 ve üzeri

2

2,2

Eğitim Durumu

Okuma-yazma yok

2

2,2

İlkokul

17

18,9

Ortaokul

17

18,9

Lise

27

30

Ön lisans-lisans

25

27,8

Lisansüstü

2

2

Medeni Hal

Bekar

7

7,8

Evli

73

81,1

Boşanmış

5

5,6

Eşi ölmüş (Dul)

5

5,6

Hane İçi Kişi Sayısı

1 kişi

2

2,2

2 kişi

21

23,3

3 kişi

25

27,8

4 kişi ve üzeri

42

46,7

Yaşadığı Şehir

İstanbul

70

75,3

İstanbul dışı (Adana, Aydın, Gaziantep, Mersin. İzmir, Diyarbakır, Sivas, Şanlıurfa, Kars)

20

24,7

Hane İçi Ortalama Gelir

3000 TL ve aşağısı

6

6,7

3001-4000 TL

12

13,3

4001-5000 TL

16

17,8

5001- 6000 TL

17

18,9

6000 TL üzeri

39

43,3

Tablo 1. Katılımcıların Sosyodemografik Özellikleri

Sürdürülebilir beslenmeye ait ölçeklerin güvenilirlik ve geçerliliği için Cronbach’s alfa değerine bakılmıştır.KMO >0,7’nin üstünde olduğu için geçerli; Cronbach’s alfa değeri >0,6 olduğu için güvenilirdir. Ölçeklere arası ikili ilişkiyi incelemek için korelasyon analizi yapılmıştır. Analize ilişkin sonuçlara tablo 2’de yer verilmiştir. Kavramlar arasında ikili ilişki tespit edilmiştir.

Ölçekler

Faktör yükü

KMO

Barlett Testi

Cronbach’s Alfa

p

1

2

Sürdürülebilir Beslenme Ölçeği

>0,40

0,830

<0,5

0,952

1

0,225

Sürdürülebilir Beslenme ve Sağlıklı Davranış Ölçeği

>0,40

0,645

<0,5

0,805

0,036

0,225

1

Tablo 2. Ölçeklere ait güvenilirlik ve geçerlilik ile ikili korelasyon analizi

*KMO>0,7: Geçerli; Cronbach’s alfa <0,6: Güvenilir ; Faktör yükü >0,40: Anlamlı

Katılımcılara “Sürdürülebilir beslenme ifadesini daha önce duydunuz mu?” sorusu yöneltilmiştir. %32,6’sı (n:29) “evet” cevabını vermişken %67,4’ü (n:60) “hayır” cevabını vermiştir. Evet cevabını veren kişilerden nereden duyduklarını söylemeleri istenmiştir. Buna ilişkin veriler Şekil 1’de yer almaktadır. Buna göre ev hanımlarının %37’si (n:11) sürdürülebilir beslenme kavramını sosyal medyadan duymuş; %30’u televizyon ve radyodan , %23’ü ise doktor, diyetisyen vb. sağlık profesyonellerinden duyduğunu belirtmiştir.

Ulaş Utku Bozdoğan: clip image002

Şekil 1. Sürdürülebilir Beslenme Kavramını Duydukları Kaynak/Kişi/Yer

Katılımcıların %53’ü (n:48) “İstemeden de olsa gıda israfı yapıyor musunuz? sorusuna “bazen” cevabını, %24’ü (n:22) “evet” cevabını ve %22’si (n:20) “hayır” cevabını vermiştir. Katılımcılardan gıda israfı yapan kişilere gıda israf etme nedenleri sorulmuş ve sonuçlara Şekil 2 ’de yer verilmiştir. Buna göre; katılımcıların %20,4’ü (n:19) son kullanma tarihi geçtiği için, %31’i (n:22) çok uzun süre dolapta kaldığı için israf ettiklerini belirtmişlerdir.

Ulaş Utku Bozdoğan: clip image004

Şekil 2. Gıda İsrafı Yapma Nedenleri

Ev hanımlarının eğitim durumu ve gıda israf düzeyi arasındaki ilişkiyi incelemek için Ki-kare testi uygulanmıştır. Teste ilişkin analiz sonuçlarına Tablo 3’te yer verilmiştir. Buna göre; katılımcıların eğitim durumu ile kırmızı et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri ve yumurta israfı ile anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0,05).

Tablo 3. Eğitim durumu ve gıda israf düzeyi arasındaki ilişki

EĞİTİM DÜZEYİ

GIDA İSRAF YÜZDESİ

Kırmızı Et ve Et Ürünleri

Ki-Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

0

0

0

1

46,054

10

0,000*

İlkokul

17

0

0

0

0

Ortaokul

16

1

0

0

0

Lise

25

2

0

0

0

Ön lisans-Lisans

24

1

0

0

0

Lisansüstü

2

0

0

0

0

Süt ve Süt Ürünleri

Ki kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

0

0

0

1

33,577

20

0,029*

İlkokul

13

4

0

0

0

Ortaokul

12

1

0

0

0

Lise

17

9

0

0

1

Ön lisans-Lisans

14

6

2

1

0

Lisansüstü

1

1

0

0

0

Yumurta

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

0

0

1

0

43,278

10

0,000*

İlkokul

16

1

0

0

0

Ortaokul

16

1

0

0

0

Lise

25

1

0

0

0

Ön lisans-Lisans

22

1

0

0

0

Lisansüstü

2

0

0

0

0

Kanatlı et ve Ürünleri

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

0

0

1

0

31,670

15

0,007*

İlkokul

16

0

0

1

0

Ortaokul

14

2

1

0

0

Lise

22

4

0

0

0

Ön lisans-Lisans

23

1

0

0

0

Lisansüstü

2

0

0

0

0

Balık Ürünleri

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

2

0

0

0

0

7,724

10

0,656

İlkokul

16

1

0

0

0

Ortaokul

14

3

0

0

0

Lise

24

3

0

0

0

Ön lisans-Lisans

24

0

0

1

0

Lisansüstü

2

0

0

0

0

Pişmiş Yemek

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

1

0

0

0

9,524

20

0,976

İlkokul

9

7

0

1

0

Ortaokul

9

5

2

1

0

Lise

14

8

2

2

0

Ön lisans-Lisans

12

10

1

0

1

Lisansüstü

0

1

0

0

0

Paketlenmiş Gıda

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

1

0

0

0

6,456

15

0,971

İlkokul

10

5

1

0

0

Ortaokul

11

6

0

0

0

Lise

13

12

2

0

0

Ön lisans-lisans

14

7

2

1

0

Lisansüstü

1

0

0

0

0

Ekmek ve Unlu Mamuller

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

0

0

0

1

25,569

15

0,043*

İlkokul

7

9

1

0

0

Ortaokul

9

8

0

0

0

Lise

13

12

2

0

0

Ön lisans-Lisans

10

13

1

0

1

Lisansüstü

1

1

0

0

0

Yağ

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

2

0

0

0

0

16,315

10

0,091

İlkokul

17

0

0

0

0

Ortaokul

15

1

0

1

0

Lise

25

1

0

1

0

Ön lisans-lisans

23

1

0

0

0

Lisansüstü

1

0

0

0

0

Bakliyat

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

1

0

0

0

20,558

10

0,024*

İlkokul

16

1

0

0

0

Ortaokul

15

1

0

1

0

Lise

23

3

0

0

0

Ön lisans-Lisans

16

8

0

1

0

Lisansüstü

0

2

0

0

0

*Ki-kare testi uygulanmıştır. (p<0,05: Anlamlı)

(1: Hiç, 2: %10’dan az, 3: %11-25, 4: %26-50, 5: %50’den fazla)

Katılımcıların sürdürülebilir beslenme ve sağlıklı davranış ölçeğinden aldıkları puan ortalamaları 1,22 ile 6,34 arasında değişmekte olup genel ortalama 4,34 ± 1,12 olarak bulunmuştur. Sürdürülebilir beslenme ölçeğinden aldıkları puanlar ise 14-29 arasında değişmekte olup ortalama 22,54 olarak yetersiz bulunmuştur. Yapılan Spearman Korelasyon analizi sonucunda sürdürülebilir beslenme ve sağlıklı davranış ölçeğinden alınan puanlar ile yaş arasında anlamlı bir ilişki bulunmuşken; sürdürülebilir beslenme ölçeği ile yaş arasında anlamlı bir ilişki bulunanmamıştır.

Tablo 4. Ölçeklerden alınan puanlar ile yaş ilişkisi

Sürdürülebilir Beslenme ve Sağlıklı Davranış Ölçeği

Puanlar

Yaş

Korelasyon

25-34

35-44

45-54

55-64

65+

p

r

1,00-2,99

4

5

5

0

0

0,040*

0,220

3,00-4,99

7

13

16

11

0

5,00-6,99

1

9

10

4

2

Sürdürülebilir Beslenme Ölçeği

Puanlar

Yaş

Korelasyon

25-34

35-44

45-54

55-64

65+

p

r

14,00-19,99

6

6

10

4

0

20,00-24,99

6

15

12

7

0

0,104

0,173

25,00-29,99

3

6

9

4

2

*Spearman korelasyon testi uygulanmıştır. (p<0,05: Anlamlılık)

Sürdürülebilir beslenme konusundaki bilgi düzeylerine göre bazı besin ögeleri arasındaki ilişkiyi incelemek için Spearman Korelasyon Testi uygulanmıştır (Tablo 5). Buna göre; protein ve çinko alım miktarlarıyla sürdürülebilir beslenme bilgi düzeyiyle pozitif yönlü bir ilişki bulunmuştur. (p<0,05). Başka bir ifadeyle sürdürülebilir beslenme bilgi puanlarının artmasıyla günlük diyetle alınan çinko ve protein miktarlarının da arttığı gözlenmiştir.

Tablo 5. Sürdürülebilir Beslenme Ölçeği Puanları ile Besin Ögeleri Alım Miktarları Arasındaki İlişki

Değişkenler

p

r

Enerji

0,335

0,103

Karbonhidrat (g)

0,191

0,139

Protein (g)

0,027*

0,233

Yağ (g)

0,484

0,075

Kolesterol

0,857

0,019

Lif

0,327

0,104

Doymuş yağ asitleri

0,098

0,176

A vitamini

0,635

0,051

Folat

0,939

0,008

B12 vitamini

0,137

0,158

C vitamini

0,847

0,021

E vitamini

0,865

0,018

Çinko

0,033*

0,225

Demir

0,074

0,189

Kalsiyum

0,291

0,112

Sodyum

0,761

0,032

Potasyum

0,562

0,062

*Spearman korelasyon testi uygulanmıştır. (p <0,05: Anlamlı)

TARTIŞMA

Günümüzde aşırı tüketim artan nüfus da göz önünde bulundurulduğunda tüm insanları etki edebilecek önemli bir sorundur ve “insanlar ne yiyecek?” sorusunu akıllara getirmektedir. Gıda israfının önlenmesi dünyada yaşanan açlıkla mücadele için büyük önem taşımaktadır. Gıda israfı, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde, az gelişmiş ülkelere göre daha fazla görülmektedir (6). İsrafın azaltılması ve bununla ilişkili olarak açlık konusunda iyileştirmeler yapılabilmesi için çeşitli önlemler alınmalı, değişikliğe gidilmelidir. Bu sebeple diyet modellerinde çarpıcı değişimler gözlenmeye başlanmıştır. Enerji tüketimi arttıkça diyet bileşimi değişmiştir. Artan gelir düzeyleri ile kentleşme ve küreselleşme, farklı besin türlerine olan talep de artırmıştır, bu durum ise son zamanlarda çokça duyulan sürdürülebilir beslenme kavramını daha da önemli hale getirmektedir. Hanelerde ve işlenme aşamasında oluşan gıda israfı %72 oranındadır. Toplamda bu iki bileşen tarafından meydana gelen 64 milyon tonluk gıda israfının 47 milyon tonu hane halklarından kaynaklanmaktadır.14 Bu nedenle bu çalışmada mutfakta aktif rol oynayan 90 ev hanımına çeşitli sorular yöneltilmiştir. Katılımcıların %53’ü (n:48) “İstemeden de olsa gıda israfı yapıyor musunuz? sorusuna “bazen” cevabını, %24’ü (n:22) “evet” cevabını vermişken; %22’si (n:20) gıda israfı yapmadığını belirtmiştir. Eğitim düzeyi arttıkça kırmızı et, kanatlı et, süt ve ürünleri, yumurta, ekmek ve unlu mamulleri ve bakliyatın israf düzeyinin arttığı bulunmuştur (p<0,05). Aydın ve Yıldız tarafından 2011 yılında Sivas ilinde gerçekleştirilen bir çalışmada bu eğitim seviyesi arttıkça ekmek israfının da arttığı gözlenmiştir.15 Katılımcıların %31’i (n:22) çok uzun süre dolapta kaldığı için gıda ürünlerini israf ettiğini belirtmişlerdir. Örneklemini 203 kişinin oluşturduğu hane içindeki bireylerle yapılan bir çalışmada katılımcıların %30,1’i (n:126) son kullanma tarihi geçtiği için gıda israfı yaptıklarını belirmişlerdir.16 Yapılan çalışmada bireylerin sürdürülebilir beslenme tanımı hakkında bilgi sahibi olma durumları farklılık göstermektedir (p<0.005). Katılımcılara “Sürdürülebilir beslenme ifadesini daha önce duydunuz mu?” sorusu yöneltilmiştir. %32,6’sı (n:29) “evet” cevabını vermişken %67,4’ü (n:60) “hayır” cevabını vermiştir. Gülsöz’ün (2017) yaptığı çalışmada bireylerin %24,3’ü sürdürülebilir beslenme tanımını daha önce duymuşken beslenme ve diyetetik öğrencileriyle yapılan başka bir çalışmada bireylerin %54,9’u sürdürülebilir beslenme tanımını daha önce duymuştur.14,18 Katılımcıların sürdürülebilir beslenme bilgi puanları 30 puan üzerinden değerlendirilmiştir. Puanlar 14-29 arasında değişmekte olup ortalama 22,54 olarak yetersiz bulunmuştur. Bu konuda özellikle sosyal medyadan sürdürülebilir beslenme kavramı katılımcılar tarafından bildirildiğinden sosyal medya araçları vasıtasıyla toplum bilincini arttırmaya yönelik çeşitli paylaşımlarda bulunulmalıdır. Katılımcıların sürdürülebilir beslenme bilgi puanının artmasıyla besin tüketim kayıtlarına göre günlük alınan çinko ve protein miktarları arasında da anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p>0,05) Toplumun bu konu hakkında eğitilmesi önem taşımaktadır. Katılımcıların genel sürdürülebilir beslenme ölçeğinden aldıkları puan ortalamaları 1,22 ile 6,34 arasında değişmekte olup genel ortalama 4,34 ± 1,12 olarak bulunmuştur. Ölçekten alınan puan ile yaş arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Katılımcıların yaşları arttıkça sürdürülebilir ve sağlıklı beslenme ölçeğinden aldıkları puanların arttığı gözlenmiştir. Bunun yaş ilerledikçe sosyal konulara olan farkındalığın ve duyarlılığın artması; aynı zamanda ortaya çıkan kronik rahatsızlıkların hafifletilmesi için sağlıklı beslenmeye olan ilginin artmasıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir.

En temel ihtiyaçlardan biri olan beslenmenin çoğu insan için yeterli ve düzenli şekilde olmaması çok boyutlu küresel bir problemdir. Bu problemle ilişkili olan gıda israfı ve sürdürülebilir beslenme kavramlarının yapılan çalışma sonucunda yeterli şekilde farkında olunmadığı anlaşılmıştır. Ancak ekonomik koşulların güçleşmesi sebebiyle anketler yapılırken kişilerin de beyanlarıyla özellikle gıda israfı, gıda kaybı gibi konulara olan hassasiyet artmaya başlamıştır.

  1. SONUÇ VE ÖNERİLER

Sürdürülebilir beslenme kavramı çok yeni bir kavram olmasa da bu kavramın önemi yeni yeni anlaşılmaktadır. Gerek gıda israfı gerekse bu konu ile ilgili toplumun bilgi ve bilinç düzeyinin arttırılması gelecek nesiller için büyük önem taşımaktadır.

– Bireyler gıda israfı konusunda bilinçlendirilmeli; gıda atık toplama kutuları il ve ilçelerde belli konumlara yerleştirilmelidir.

– Yeterli ve dengeli beslenme kavramının öneminin yanı sıra sürdürülebilir, yeterli ve dengeli beslenmenin önemi de anlatılmalıdır.

– Ülkelere ait beslenme rehberlerinde sürdürülebilir beslenmeye de yer verilmelidir.

– Gıda israfı ve sürdürülebilir beslenmeye yönelik gazete, dergi gibi çeşitli yayınlarda yazılara yer verilmeli; bu konuya yönelik reklamlar, broşürler hazırlanmalıdır.

– Üniversitelerde ders müfredatına bu konularla alakalı dersler eklenmelidir.

KAYNAKÇA

  1. Oral, Z.Dünya‟da ve Türkiye‟de Gıda İsrafı Ve Önlenmesine Yönelik Uygulamalar, Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, AB Uzmanlık Tezi, Ankara. 2015.
  2. United Nations Environment Programme (2021). Food Waste Index Report 2021. Nairobi.
  3. United Nations Environment Programme, Food Waste Index Report,2021.
  4. FAO/WHO. Sustainable healthy diets-Guiding principles. Rome; 2019.
  5. United Nations Environment Programme (2021). Food Waste Index Report 2021. Nairobi.
  6. Gustavsson J., Cederberg J., Sonesson U., 2011, Global Food Losses and Food Waste, Save Food Congress, 16 May, Düsseldorf
  7. Food and Agriculture Organization of the United Nations. Sustainable diets and biodiversity. Rome 2012.
  8. FAO/WHO. Sustainable healthy diets-Guiding principles. Rome; 2019.
  9. Özen G.Ü. Diyetisyen ve Diyetisyen Adaylarının Sürdürülebilir Beslenme Konusundaki Bilgi ve Tutumlarının Değerlendirilmesi, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2019.
  10. Alsaffar AA. Sustainable diets: The interaction between food industry, nutrition, health and the environment. Food Science and Technology İnternational. 2016;22(2):102-11.
  11. WHO. WHO STEPS Surveillance PART 3: Data Collection 3-5-1 Section 5: Collecting Step 2 data: Physical Measurements.
  12. Rakıcıoğlu N., Acar Tek N. , Ayaz A., Pekcan G. (2017). Yemek ve Besin Fotoğraf Kataloğu. Ankara.
  13. Türkiye’ye Özgü Besin ve Beslenme Rehberi, Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü, Yenilenmiş 1. Baskı, Ankara 2015.
  14. Pieniak Z, Żakowska-Biemans S, Kostyra E, Raats M. Sustainable healthy eating

behaviour of young adults: towards a novel methodological approach. BMC Public

Health. 2016;16(1):577.

  1. Erdoğan, N., Çıtar, E., Köksal, E. ve Bilici, S. (2019). Üniversite Öğrencilerinde Beslenme Davranışlarının Belirlenmesinde Yeni Bir Yöntem: Sürdürülebilir ve Sağlıklı Yeme Davranışları Ölçeği.1.Uluslararası Sürdürülebilir Yaşam Kongresi, Ankara.
  2. Aydın, F., Yıldız, Ş. (2011). Sivas İlinde Ekmek Tüketim Alışkanlıkları ve Tüketici Dinamiklerinin Belirlenmesi. Atatürk Üniversitesi Ziraat FakültesiDergisi,42(2), 165-180.
  3. Demir, Y. (2020). Bireylerin Hane içi Gıda İsrafı ile İlgili Algılamalarını Değerlendirmeye Yönelik Bir Araştırma. Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi,1 (48), 10-26 . DOI: 10.17498/kdeniz.750092
  4. Rakıcıoğlu N., Acar Tek N. , Ayaz A., Pekcan G. (2017). Yemek ve Besin Fotoğraf Kataloğu. Ankara.
  5. Dölekoğlu, C., Giray, F., Şahin, A., 2014a, Mutfaktan Çöpe Ekmek: Tüketim Ve Değerlendirme, Akademik Bakış Dergisi
  1. GİRİŞ

Ciddi boyutlarda çevresel ve sosyoekonomik sorunlara neden olabilen gıda israfı; insani tüketime uygun olup tüketici seviyesinde sebebi ne olursa olsun atılan veya bozulmaya bırakılan gıdalar olarak tanımlanmaktadır. 1 Gıda israfının yüzde 39’u üreticilerde, yüzde 5’i perakendecilerde, yüzde 14’ü yemek sektöründe ve yüzde 42’si evlerde gerçekleşmektedir. 2 Kayıpların büyük bir çoğunluğunun gerçekleştiği evlerde sıklıkla vakit geçiren ev hanımlarının gıda israfı ve sürdürülebilir beslenme konusundaki farkındalıkları ile tutum ve davranışlarını ortaya konması ve israfın azaltılması, önlenmesi açısından önem taşımaktadır. Her yıl dünya genelinde toplamda 931 milyon ton gıda israf edilmektedir. Küresel çapta perakende satış noktaları, evler ve restoranlarda tüketime hazır gıdanın yüzde 17‘si doğrudan çöpe gitmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde gıda atığının %40`ı hasat sonrası ve işleme seviyelerinde gerçekleşirken, sanayileşmiş ülkelerde kayıpların %40`ından fazlası perakende ve tüketici düzeyinde gerçekleşmektedir.3 Tüketicilerin oluşturduğu gıda israfı Avrupa ve Kuzey Amerika’da 95-115 kg/yıl, Sahra Altı Afrika ve Güney/Güneydoğu Asya’da ise 6-11 kg/yıldır.4 2021 yılında yayınlanan Birleşmiş Milletler gıda israfı raporuna göre dünya genelinde her yıl toplam 931 milyon ton gıda israf edilmektedir. Türkiye’de ise kişi başına yıllık 93 kg gıda israfı ülkeyi dünya genelinde israfın en fazla olduğu ülkeler arasında üst sıraya taşımaktadır. Gıdanın yanlış işlemlerden geçirilmesi, zayıf saklama koşulları, planlama eksikleri, gıda ürününde tavsiye edilen tüketim tarihlerine dikkat edilmemesi, pişmiş gıdanın serviste tamamen tüketilmemesi ve çevresel faktörler gibi çeşitli sebepler gıda kaybının başlıca sebepleri arasında bulunmaktadır.6 Sürdürülebilir beslenme ise çevreye etkisi düşük, günümüz ve gelecek nesiller için sağlıklı yaşama katkı sağlayan, biyoçeşitliliğe ve ekosisteme karşı saygılı olan, koruyucu, kültürel olarak kabul edilen, ulaşılabilir, ekonomik olarak satın alınabilen, beslenme açısından yeterli, güvenilir ve sağlıklı beslenmedir.7,8 Sürdürülebilir beslenme tanımı ilk kez 1986 yılında Gussow ve Clancy tarafından kullanılmıştır.9.Sürdürülebilir beslenme modelinin benimsenerek gıda kayıp ve israflarının azaltılması gelecekteki gıda güvenliğini sağlamak ve beslenmeyi desteklemek; sonraki nesiller için daha yaşanılabilir bir dünya bırakmak adına oldukça önemlidir. Sürdürülebilir diyetler gezegenin devamlılığı için büyük önem taşımaktadır. Tüm bireylerin optimal büyüme ve gelişmesini sağlamak, günümüz ve gelecek nesillerin tüm yaşam sürecinde fiziksel, mental ve sosyal yönden iyilik halini ve işlevselliğini geliştirmek, malnütrisyonun her türünün önlenmesine katkı sağlamak, beslenmeye bağlı bulaşıcı olmayan hastalıkların (BOH) riskini azaltmak, biyoçeşitliliğin ve gezegenin korumasını desteklemek sürdürülebilir beslenmeyle hedeflenmektedir.10 Bu araştırma daha sonra yapılacak çalışmalara konu hakkında yapılan çalışmaların sınırlı olması sebebiyle ışık tutması açısından önemli görülmektedir.

  1. MATERYAL VE METOD

Çalışmanın örneklemini çoğunluğu İstanbul olmak üzere Şanlıurfa, Aydın, İzmir, Kars, Kırklareli, Sivas, Gaziantep şehirlerinden 25-65 yaş arasında olan toplam 90 ev hanımı oluşturmaktadır. Çalışan kadın bireyler araştırmaya dahil edilmemiş olup vaktinin büyük çoğunluğunu evde geçiren kadınlar araştırmaya dahil edilmiştir. Gerekli olan minimum örneklem sayısı %5 hata payı ve %95 güç elde etmek için G-POWER ile elde edilmiştir. Söz konusu program üzerinden etki büyüklüğü orta düzey kabul ederek minimum örneklem 84 olarak hesaplanmıştır. Çalışmada gönüllü olarak katılan kişi sayısı 90 olduğundan sonuçların genellemesi için yeterli olduğu söylenebilir. Anket formları online/ yüz yüze olacak şekilde gerçekleştirilmiştir. Anketin giriş kısmında anketin amacı katılımcılara açıklanmıştır ve gönüllü onamları alınmıştır. Araştırmanın etik kurul onayı İstanbul Medipol Üniversitesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan alınmıştır.

Birinci kısmında ise demografik bilgilere yönelik sorular; (yaş, eğitim durumu, medeni hal, yaşanılan şehir, aylık gelir ve antropometrik ölçüme ilişkin bir soru (boy-kilo-Vücut Kütle İndeksi VKI) yer almaktadır. Bireylerin vücut ağırlığı ve boy uzunlukları kendi beyanları baz alınarak değerlendirilmiş; araştırmacı diyetisyen tarafından VKI hesaplanmıştır. Vücut ağırlığının (kg) boy uzunluğunun (m2) karesine bölünmesiyle elde edilen VKI değeri Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sınıflandırmasına göre değerlendirilmiştir. Buna göre; VKİ’ si<18,5 kg/m2 olanlar zayıf, 18,5-24,9 kg/m2 olanlar normal, 25,0-29,9 kg/m2 olanlar hafif şişman ve >30,0 kg/m2 olanlar obez olarak değerlendirilmiştir.11

İkinci kısmında 24 saatlik geriye dönük besin tüketim formu yer almıştır. Besin tüketim kaydı alınırken miktarların doğru saptanmasında katılımcılara yardımcı olmak amacıyla ‘Yemek ve Besin Fotoğraf Kataloğu-Ölçü ve Miktarlar’ kitabında yer alan görseller ve ölçü miktarlarından faydalanılmıştır. Alınan kayıttan elde edilen veriler Beslenme Bilgi Sistemi Paket Programı (BeBis 8.1) kullanılarak analiz edilmiş; enerji ile makro ve mikro besin ögeleri alım miktarları hesaplanmıştır. Besin tüketim kayıtlarının değerlendirilmesi Türkiye Beslenme Rehberi 2015 (TÜBER-2015)’e göre yapılmıştır.12,13

Üçüncü kısmında ise gıda israfına yönelik sorular (kişilerin gıda israfı yapma nedenleri, hangi besin gruplarını ne kadar israf ettikleri ve ne sıklıkla aldıkları, tüketilmeyecek durumdaki besinleri nasıl değerlendirdikleri) yer almaktayken son kısmında sürdürülebilir beslenme kavramına yaklaşımları ve bu konudaki bilgi düzeylerine yönelik ifadeleri içeren sorular yer almıştır. Çalışmada sürdürülebilir ve sağlıklı yeme davranışlarının değerlendirilmesi amacıyla Zakowska-Biemans ve arkadaşlarının sürdürülebilir diyet kavramı için FAO’nun tanımlamasına, LiveWell yaklaşımına ve sürdürülebilir ve sağlıklı yeme alışkanlıklarının ilkelerine göre geliştirdikleri ‘Sürdürülebilir ve Sağlıklı Yeme Davranışları’ ölçeğinin Gazi Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğrencilerinde geçerlilik ve güvenirlik analizi yapılmış olan Türkçe uyarlaması kullanılmıştır.14,15 Bu ölçek, toplamda 8 faktör ve 34 maddeden oluşmaktadır. Bu 8 faktör; Sağlıklı ve Dengeli Beslenme, Kalite İşaretleri (Yöresel ve Organik), Et Tüketiminin Azaltılması, Yerel Gıda, Düşük Yağ, Gıda İsrafından Kaçınma, Hayvan Sağlığı ve Mevsime Özgü Gıdalar’dır. Katılımcılardan her bir maddeyi hiç, çok nadir, nadiren, bazen, sıklıkla, çok sık veya her zaman şeklinde işaretleme yapması istenmiş ve Hiç =1 ve Her zaman=7 puan olarak değerlendirilmesi gerçekleştirilmiştir. Sürdürülebilir beslenmeye yönelik bilgi düzeylerini ölçmek için sürdürülebilir beslenme ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçekte 15 farklı ifade verilmiş; yaklaşımlarını 5’li-Likert tipi ölçekle bildirmeleri istenmiştir. Bireylerin sürdürülebilir beslenme tanımına uygun olmayan cevaba 0 puan verilerek uygun cevaba doğru 1, 2, 3, 4 puan verilmiştir. Bu grupta 15 soru olduğu için maksimum alınabilecek puan 60’tır ve bu puanın %50’si alınarak 30 puan ve altında alan bireyler yetersiz sürdürülebilir beslenme bilgi düzeyine sahipken, 31 ve üzerinde puan alan bireylerin sürdürülebilir bilgi düzeyi yeterli kabul edilmiştir. Çalışmadan elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için IBM SPSS 26.0 paketi kullanılmıştır. Sayısal değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu Shapiro-Wilk normallik testi ile incelenmiştir. Normal dağılıma uyan sayısal değişkenler için tanımlayıcı istatistikler olarak ortalama ve standart sapma, normal dağılıma uymayan değişkenler için ise ortanca ve en küçük, en büyük değerler kullanılmıştır. Kategorik değişkenler sayı ve yüzdeler ile tanımlanmıştır. Sayısal değişkenler arası ilişkiler ise normallik varsayımı dikkate alınarak Pearson veya Spearman korelasyon katsayılarından birisi kullanılarak incelenmiştir. Kategorik ve sayısal değişkenler arasındaki ilişki Ki Kare testi kullanılarak incelenmiştir

  1. BULGULAR

Araştırma kapsamına büyük çoğunluğu (%75,3, n:70) İstanbul olmak üzere Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden 90 ev hanımı dahil edilmiştir. Ev hanımlarına yönelik demografik ve sosyoekonomik bilgiler Tablo 1’de verilmiştir. Buna göre; araştırmaya yaşları 25 ile 68 arasında değişen ev hanımları katılmıştır. Toplam katılımcıların %16,7’si (n:15) 25-34 yaş grubunda; %30’u (n:27) 35-44 yaş grubunda; %34,4’ü (n:31) 45-54 yaş grubunda; %16,7’si (n:15) 55-64 yaş grubunda bulunmaktayken, 65 yaş ve üzerinde bireylerin %2,2 (n:2)’si yer almaktadır. Eğitim durumları incelendiğinde katılımcıların %2,2’sinin (n:2) okuma-yazması yoktur. %18,9’u (n:17) ilkokul, %18,9’u (n:17) ortaokul, %30’u (n:27) lise, %29,8’i (n:27) üniversite mezunudur. Katılımcıların %81,1’i (n: 73) evliyken; %7,8’i (n:7) bekardır. 4 kişi ve üzeri hane içi kişi sayısına sahip olan bireyler toplam katılımcıların %46,7’sini (n:42); 1-3 kişi sayısına sahip olan bireyler ise toplam katılımcıların %53,3’ünü (n:48) oluşturmaktadır. Hane içi ortalama gelir incelendiğinde; %6,7’sinin (n:6) 3000 TL ve aşağısı gelire, %13,3’ünün (n:12) 3001-4000 TL arası gelire, %17,8’i (n:16) 4001-5000 TL arası gelire, %18,9’u (n:17) 5001-6000 TL arası gelire, %43,3’ü (n:39) 6001 TL ve üzeri gelire sahiptir.

Özellikler

Sayı

Yüzde (%)

Yaş Grupları

25-34

15

16,7

35-44

27

30

45-54

31

34,4

55-64

15

16,7

65 ve üzeri

2

2,2

Eğitim Durumu

Okuma-yazma yok

2

2,2

İlkokul

17

18,9

Ortaokul

17

18,9

Lise

27

30

Ön lisans-lisans

25

27,8

Lisansüstü

2

2

Medeni Hal

Bekar

7

7,8

Evli

73

81,1

Boşanmış

5

5,6

Eşi ölmüş (Dul)

5

5,6

Hane İçi Kişi Sayısı

1 kişi

2

2,2

2 kişi

21

23,3

3 kişi

25

27,8

4 kişi ve üzeri

42

46,7

Yaşadığı Şehir

İstanbul

70

75,3

İstanbul dışı (Adana, Aydın, Gaziantep, Mersin. İzmir, Diyarbakır, Sivas, Şanlıurfa, Kars)

20

24,7

Hane İçi Ortalama Gelir

3000 TL ve aşağısı

6

6,7

3001-4000 TL

12

13,3

4001-5000 TL

16

17,8

5001- 6000 TL

17

18,9

6000 TL üzeri

39

43,3

Tablo 1. Katılımcıların Sosyodemografik Özellikleri

Sürdürülebilir beslenmeye ait ölçeklerin güvenilirlik ve geçerliliği için Cronbach’s alfa değerine bakılmıştır.KMO >0,7’nin üstünde olduğu için geçerli; Cronbach’s alfa değeri >0,6 olduğu için güvenilirdir. Ölçeklere arası ikili ilişkiyi incelemek için korelasyon analizi yapılmıştır. Analize ilişkin sonuçlara tablo 2’de yer verilmiştir. Kavramlar arasında ikili ilişki tespit edilmiştir.

Ölçekler

Faktör yükü

KMO

Barlett Testi

Cronbach’s Alfa

p

1

2

Sürdürülebilir Beslenme Ölçeği

>0,40

0,830

<0,5

0,952

1

0,225

Sürdürülebilir Beslenme ve Sağlıklı Davranış Ölçeği

>0,40

0,645

<0,5

0,805

0,036

0,225

1

Tablo 2. Ölçeklere ait güvenilirlik ve geçerlilik ile ikili korelasyon analizi

*KMO>0,7: Geçerli; Cronbach’s alfa <0,6: Güvenilir ; Faktör yükü >0,40: Anlamlı

Katılımcılara “Sürdürülebilir beslenme ifadesini daha önce duydunuz mu?” sorusu yöneltilmiştir. %32,6’sı (n:29) “evet” cevabını vermişken %67,4’ü (n:60) “hayır” cevabını vermiştir. Evet cevabını veren kişilerden nereden duyduklarını söylemeleri istenmiştir. Buna ilişkin veriler Şekil 1’de yer almaktadır. Buna göre ev hanımlarının %37’si (n:11) sürdürülebilir beslenme kavramını sosyal medyadan duymuş; %30’u televizyon ve radyodan , %23’ü ise doktor, diyetisyen vb. sağlık profesyonellerinden duyduğunu belirtmiştir.

Ulaş Utku Bozdoğan: clip image002

Şekil 1. Sürdürülebilir Beslenme Kavramını Duydukları Kaynak/Kişi/Yer

Katılımcıların %53’ü (n:48) “İstemeden de olsa gıda israfı yapıyor musunuz? sorusuna “bazen” cevabını, %24’ü (n:22) “evet” cevabını ve %22’si (n:20) “hayır” cevabını vermiştir. Katılımcılardan gıda israfı yapan kişilere gıda israf etme nedenleri sorulmuş ve sonuçlara Şekil 2 ’de yer verilmiştir. Buna göre; katılımcıların %20,4’ü (n:19) son kullanma tarihi geçtiği için, %31’i (n:22) çok uzun süre dolapta kaldığı için israf ettiklerini belirtmişlerdir.

Ulaş Utku Bozdoğan: clip image004

Şekil 2. Gıda İsrafı Yapma Nedenleri

Ev hanımlarının eğitim durumu ve gıda israf düzeyi arasındaki ilişkiyi incelemek için Ki-kare testi uygulanmıştır. Teste ilişkin analiz sonuçlarına Tablo 3’te yer verilmiştir. Buna göre; katılımcıların eğitim durumu ile kırmızı et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri ve yumurta israfı ile anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0,05).

Tablo 3. Eğitim durumu ve gıda israf düzeyi arasındaki ilişki

EĞİTİM DÜZEYİ

GIDA İSRAF YÜZDESİ

Kırmızı Et ve Et Ürünleri

Ki-Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

0

0

0

1

46,054

10

0,000*

İlkokul

17

0

0

0

0

Ortaokul

16

1

0

0

0

Lise

25

2

0

0

0

Ön lisans-Lisans

24

1

0

0

0

Lisansüstü

2

0

0

0

0

Süt ve Süt Ürünleri

Ki kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

0

0

0

1

33,577

20

0,029*

İlkokul

13

4

0

0

0

Ortaokul

12

1

0

0

0

Lise

17

9

0

0

1

Ön lisans-Lisans

14

6

2

1

0

Lisansüstü

1

1

0

0

0

Yumurta

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

0

<

Kaynak: Doktor Sitesi