Kategoriler
Sağlık

Protein tozu çeşitleri nelerdir?

Protein tozları 90lı yıllardan günümüze kadar popüleritesini koruyan takviye ürünleri olmuşlardır. Tipik olarak kazein, whey ve/veya soya içerirler.

1)Whey Proteinleri

Whey ve kazein sütte bulunan iki tip. Whey proteinleri peynir üretiminde açığa çıkmaktadır. 8 elzem aminoasitin hepsini içeren tam bir proteindir. Ayrıca protein kalitesi ölçülürken kullanılan 4 kriter(PER, biyolojik değer, net protein yararı, kimyasal skor) açısından da kazein, soya ve yumurtadan da üstündür. Ayrıca karaciğerde metabolize edilmeyip direkt iskelet kası tarafından kullanılan, hızlı etki eden aminoasitler olan dallı zincirli aminoasitleri %25 oranınında içerir.

Ayrıca whey proteini güçlü bir antioksidan olan glutatyon üretimini de destekler. Özellikle egzersiz esnasında açığa çıkan serbest radikal denen zararlı ögelerin temizliği için yardımcı olur.3 tip whey proteini vardır;

1.Whey protein hidrolizate: Hidrolizat kendi yapıtaşlarına yani aminoasitlere parçalanmış bir protein türüdür. Elde edilme yöntemi pahalı olup fiyatı yüksek ürünlerdir.

2.Whey protein izolate: İçeriğindeki tüm laktozun uzaklaştırıldığı whey proteininin saf halidir. Laktoz intoleransı olanlarda genelde kullanılır.

3.Whey protein konsantrate:%70-80 oranında protein içerirler. Az miktarda yağ ve karbonhidrat içerdikleri için avantajlılardır. Whey proteininin en çok bulunan tipidir ve pahalı değildir. Eski formlarında laktoz varken şimdiki formlarında %1den az laktoz bulunmaktadır.

2)Kazein Proteinleri: Vücut geliştiren sporcular tarafından glutamin kaynağı olarak kullanılmaktadır. Kazeinin 2 dezavantajı vardır; birincisi whey proteinine göre daha az dallı zincirli amino asit olması, ikincisi de laktoz intoleransı olan kişilerde sorun yaratabilmektedir. Kazein whey proteinlerine göre yavaş sindirilir. Bu durum dezavantaj gibi görünse de gece uyumadan önce alınıp uykuda kas kaybını minimize etmede kullanıldığında avantajlıdır.

3)Soya Proteini: Marketlerde yer alan protein ilk soya proteinidir. Elzem aminoasit olan metionin miktarı az olduğu için whey ve kazeine oranla daha düşük kalitede değerlendirilmektedir. Ancak metionin takviye edilip whey ve kazein proteiniyle kıyaslanabilir duruma gelmiştir. Laktoz içermemesi yönünden de avantajlıdır. Tüm avantajlarına rağmen soya, izoflavon içerdiği için sporcular genelde sakınmaktadır. İzoflavon östrojenik etkiye sahiptir yani kadın cinsiyet hormonu gibi hareket etmektedir.

4)Yumurta Proteini: Whey proteininden önce çok ilgi görmekteydi. Whey proteinleri çıkınca popüleritesini yitirdi. Ancak hala piyasada vardır ve en iyi, ekonomik protein tozlarındandır. Kombinasyon şekillerde bulunmaktadır.3lü ve 6lı bu kombineler whey, kazein, yumurta karışımı olmaktadır. Bunların dışında sporcuların yumurta hakkında bilmeleri gereken önemli ayrıntı yumurta beyazındaki avidinin biotini bağlayıp emiliminin azalmasına neden olduğudur.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Kanserde beslenme

Kanserde Beslenme

Kanser, kötü huylu tümörlerin oluşumuyla sonuçlanan kontrolsüz hücre büyümesi ve çoğalması ile karakterize edilir. Genetik, çevresel ve yaşam tarzı faktörlerinden etkilenen, beslenmenin kanser gelişimi ve ilerlemesinde kilit bir belirleyici olarak ortaya çıktığı karmaşık bir hastalıktır. Diyet, metabolizma ve kanser biyolojisi arasındaki etkileşim, beslenmenin kanserin çeşitli yönleri üzerindeki etkisini keşfetmenin önemini vurgulamaktadır.

Diyet Faktörleri ve Kanser Riski: Epidemiyolojik çalışmalar, değişen kanser riski ile ilişkili birkaç diyet faktörü tanımlamıştır. Meyveler, sebzeler, kepekli tahıllar ve yağsız proteinler açısından zengin bir diyet, fitokimyasallar, antioksidanlar ve diyet lifleri gibi biyoaktif bileşiklerin varlığı nedeniyle çeşitli kanser risklerinin azalmasıyla ilişkilendirilmiştir. Tersine, kırmızı ve işlenmiş etler, doymuş yağlar ve rafine şekerler açısından yüksek diyetler, artan kanser riski ile ilişkilendirilmiştir. Bu ilişkilerin altında yatan potansiyel mekanizmalar arasında enflamasyonun modülasyonu, oksidatif stres ve hormonal yollar bulunur.

Beslenme ve Kanser İlerlemesi: Beslenme, tümör büyümesini ve metastazını modüle etmede çok önemli bir rol oynar. Tümör hücreleri sıklıkla, Warburg etkisi olarak bilinen, gelişmiş glikoz alımı ve glikolize güvenme dahil olmak üzere değiştirilmiş metabolik yollar sergiler. Diyet seçimleri, bu metabolik adaptasyonları etkileyerek kanser hücresinin hayatta kalmasını ve çoğalmasını etkileyebilir. Ayrıca, diyetten etkilenen bir durum olan obezite, kronik iltihaplanma ve insülin direnci ile ilişkilidir ve tümörün ilerlemesine elverişli bir ortam yaratır.

Kanser Tedavisinde Beslenme Müdahaleleri: Beslenmenin kanser tedavisine entegrasyonu giderek artan bir kabul görmektedir. Beslenme müdahaleleri, tedaviye bağlı yan etkileri yönetmeye, tedavi etkinliğini optimize etmeye ve genel yaşam kalitesini artırmaya yardımcı olabilir. Bireysel hasta ihtiyaçlarına göre uyarlanmış kişiselleştirilmiş beslenme planları, belirli beslenme eksikliklerini giderebilir, tedaviyle ilişkili semptomları hafifletebilir ve kanser hastalarında yaygın olarak görülen kas erimesi ve kilo kaybı ile karakterize zayıflatıcı bir durum olan kaşeksinin etkisini azaltabilir.

Gelecek Yönleri ve Zorluklar: Önemli ilerlemelere rağmen, beslenme ve kanser arasındaki karmaşık etkileşimleri tam olarak anlamada zorluklar devam etmektedir. Kanser türlerinin heterojenliği, metabolizmadaki bireysel farklılıklar ve tümör biyolojisinin dinamik doğası bu ilişkinin karmaşıklığına katkıda bulunur. Gelecekteki araştırmalar, kanser üzerindeki diyet etkilerinin altında yatan moleküler mekanizmaları aydınlatmaya, hedefli beslenme müdahaleleri geliştirmeye ve kanser tedavisi sonuçlarını iyileştirmek için immüno-nütrisyon gibi yeni yaklaşımları keşfetmeye odaklanmalıdır.

Beslenme ve kanser arasındaki ilişki çok yönlüdür ve kanser riskinden ilerlemeye ve tedaviye kadar değişen bir etki yelpazesini kapsar. Bu etkileşimlerin kapsamlı bir şekilde anlaşılması, kanseri önlemek, yönetmek ve tedavi etmek için etkili stratejiler geliştirmek için gereklidir. Beslenmeyi daha geniş kanser tedavisi çerçevesine entegre ederek hasta sonuçlarını optimize edebilir ve bu korkunç hastalığa karşı devam eden savaşa katkıda bulunabiliriz.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Obezite, insülin direnci, tip-2 diyabet

Obezite, insülin direnci, tip-2 diyabetin bugün temeline inmek istiyorum. Bunlara neden olan şeyler nelerdir ?

Olayın temeli karbonhidrat alımı ile başlıyor. Vücuda giren karbonhidrat kan şekerini yükseltiyor. Yükselen kan şekerini düşürmek için insülin salgılanmaya başlıyor. İnsülin salgılanınca yağlar depolanmaya başlar bu da kilo alımına neden olur. Hoşgeldin obezite !

Vücuda karbonhidrat alımı devam ederse vücut bu sefer daha fazla insülin salgılamaya başlar. Hücreler fazla insülinin zararlı etkilerinden korunmak için insüline karşı duyarlı olan reseptörlerini duyarsız hale getirir. Hoşgeldin insülin direnci !

İnsülin üreten organımız olan pankreas, artan kan şekerinden dolayı giderek artan insülin ihtiyacına cevap veremez hale gelir. Kan şekeri orantısız bir şekilde yükselmeye başlar, yeterli insülin üretilemez, üretilen insüline karşı da hücreler dirençli hale gelir. Hoşgeldin tip-2 diyabet !

Gördüğünüz gibi olayın temeli karbonhidratlara dayanıyor. Karbonhidrat alımını ne kadar minimuma indirirseniz bu ciddi hastalıklara yakalanma ihtimaliniz de o kadar düşer.

Kaynak: Doktor Sitesi

childthemewp.com