Kategoriler
Sağlık

Ev hanımlarının gıda israfı ve sürdürülebilir beslenme açısından davranışlarının incelenmesi ve bilgi düzeylerinin değerlendirilmesi

  1. GİRİŞ

Ciddi boyutlarda çevresel ve sosyoekonomik sorunlara neden olabilen gıda israfı; insani tüketime uygun olup tüketici seviyesinde sebebi ne olursa olsun atılan veya bozulmaya bırakılan gıdalar olarak tanımlanmaktadır. 1 Gıda israfının yüzde 39’u üreticilerde, yüzde 5’i perakendecilerde, yüzde 14’ü yemek sektöründe ve yüzde 42’si evlerde gerçekleşmektedir. 2 Kayıpların büyük bir çoğunluğunun gerçekleştiği evlerde sıklıkla vakit geçiren ev hanımlarının gıda israfı ve sürdürülebilir beslenme konusundaki farkındalıkları ile tutum ve davranışlarını ortaya konması ve israfın azaltılması, önlenmesi açısından önem taşımaktadır. Her yıl dünya genelinde toplamda 931 milyon ton gıda israf edilmektedir. Küresel çapta perakende satış noktaları, evler ve restoranlarda tüketime hazır gıdanın yüzde 17‘si doğrudan çöpe gitmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde gıda atığının %40`ı hasat sonrası ve işleme seviyelerinde gerçekleşirken, sanayileşmiş ülkelerde kayıpların %40`ından fazlası perakende ve tüketici düzeyinde gerçekleşmektedir.3 Tüketicilerin oluşturduğu gıda israfı Avrupa ve Kuzey Amerika’da 95-115 kg/yıl, Sahra Altı Afrika ve Güney/Güneydoğu Asya’da ise 6-11 kg/yıldır.4 2021 yılında yayınlanan Birleşmiş Milletler gıda israfı raporuna göre dünya genelinde her yıl toplam 931 milyon ton gıda israf edilmektedir. Türkiye’de ise kişi başına yıllık 93 kg gıda israfı ülkeyi dünya genelinde israfın en fazla olduğu ülkeler arasında üst sıraya taşımaktadır. Gıdanın yanlış işlemlerden geçirilmesi, zayıf saklama koşulları, planlama eksikleri, gıda ürününde tavsiye edilen tüketim tarihlerine dikkat edilmemesi, pişmiş gıdanın serviste tamamen tüketilmemesi ve çevresel faktörler gibi çeşitli sebepler gıda kaybının başlıca sebepleri arasında bulunmaktadır.6 Sürdürülebilir beslenme ise çevreye etkisi düşük, günümüz ve gelecek nesiller için sağlıklı yaşama katkı sağlayan, biyoçeşitliliğe ve ekosisteme karşı saygılı olan, koruyucu, kültürel olarak kabul edilen, ulaşılabilir, ekonomik olarak satın alınabilen, beslenme açısından yeterli, güvenilir ve sağlıklı beslenmedir.7,8 Sürdürülebilir beslenme tanımı ilk kez 1986 yılında Gussow ve Clancy tarafından kullanılmıştır.9.Sürdürülebilir beslenme modelinin benimsenerek gıda kayıp ve israflarının azaltılması gelecekteki gıda güvenliğini sağlamak ve beslenmeyi desteklemek; sonraki nesiller için daha yaşanılabilir bir dünya bırakmak adına oldukça önemlidir. Sürdürülebilir diyetler gezegenin devamlılığı için büyük önem taşımaktadır. Tüm bireylerin optimal büyüme ve gelişmesini sağlamak, günümüz ve gelecek nesillerin tüm yaşam sürecinde fiziksel, mental ve sosyal yönden iyilik halini ve işlevselliğini geliştirmek, malnütrisyonun her türünün önlenmesine katkı sağlamak, beslenmeye bağlı bulaşıcı olmayan hastalıkların (BOH) riskini azaltmak, biyoçeşitliliğin ve gezegenin korumasını desteklemek sürdürülebilir beslenmeyle hedeflenmektedir.10 Bu araştırma daha sonra yapılacak çalışmalara konu hakkında yapılan çalışmaların sınırlı olması sebebiyle ışık tutması açısından önemli görülmektedir.

  1. MATERYAL VE METOD

Çalışmanın örneklemini çoğunluğu İstanbul olmak üzere Şanlıurfa, Aydın, İzmir, Kars, Kırklareli, Sivas, Gaziantep şehirlerinden 25-65 yaş arasında olan toplam 90 ev hanımı oluşturmaktadır. Çalışan kadın bireyler araştırmaya dahil edilmemiş olup vaktinin büyük çoğunluğunu evde geçiren kadınlar araştırmaya dahil edilmiştir. Gerekli olan minimum örneklem sayısı %5 hata payı ve %95 güç elde etmek için G-POWER ile elde edilmiştir. Söz konusu program üzerinden etki büyüklüğü orta düzey kabul ederek minimum örneklem 84 olarak hesaplanmıştır. Çalışmada gönüllü olarak katılan kişi sayısı 90 olduğundan sonuçların genellemesi için yeterli olduğu söylenebilir. Anket formları online/ yüz yüze olacak şekilde gerçekleştirilmiştir. Anketin giriş kısmında anketin amacı katılımcılara açıklanmıştır ve gönüllü onamları alınmıştır. Araştırmanın etik kurul onayı İstanbul Medipol Üniversitesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan alınmıştır.

Birinci kısmında ise demografik bilgilere yönelik sorular; (yaş, eğitim durumu, medeni hal, yaşanılan şehir, aylık gelir ve antropometrik ölçüme ilişkin bir soru (boy-kilo-Vücut Kütle İndeksi VKI) yer almaktadır. Bireylerin vücut ağırlığı ve boy uzunlukları kendi beyanları baz alınarak değerlendirilmiş; araştırmacı diyetisyen tarafından VKI hesaplanmıştır. Vücut ağırlığının (kg) boy uzunluğunun (m2) karesine bölünmesiyle elde edilen VKI değeri Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sınıflandırmasına göre değerlendirilmiştir. Buna göre; VKİ’ si<18,5 kg/m2 olanlar zayıf, 18,5-24,9 kg/m2 olanlar normal, 25,0-29,9 kg/m2 olanlar hafif şişman ve >30,0 kg/m2 olanlar obez olarak değerlendirilmiştir.11

İkinci kısmında 24 saatlik geriye dönük besin tüketim formu yer almıştır. Besin tüketim kaydı alınırken miktarların doğru saptanmasında katılımcılara yardımcı olmak amacıyla ‘Yemek ve Besin Fotoğraf Kataloğu-Ölçü ve Miktarlar’ kitabında yer alan görseller ve ölçü miktarlarından faydalanılmıştır. Alınan kayıttan elde edilen veriler Beslenme Bilgi Sistemi Paket Programı (BeBis 8.1) kullanılarak analiz edilmiş; enerji ile makro ve mikro besin ögeleri alım miktarları hesaplanmıştır. Besin tüketim kayıtlarının değerlendirilmesi Türkiye Beslenme Rehberi 2015 (TÜBER-2015)’e göre yapılmıştır.12,13

Üçüncü kısmında ise gıda israfına yönelik sorular (kişilerin gıda israfı yapma nedenleri, hangi besin gruplarını ne kadar israf ettikleri ve ne sıklıkla aldıkları, tüketilmeyecek durumdaki besinleri nasıl değerlendirdikleri) yer almaktayken son kısmında sürdürülebilir beslenme kavramına yaklaşımları ve bu konudaki bilgi düzeylerine yönelik ifadeleri içeren sorular yer almıştır. Çalışmada sürdürülebilir ve sağlıklı yeme davranışlarının değerlendirilmesi amacıyla Zakowska-Biemans ve arkadaşlarının sürdürülebilir diyet kavramı için FAO’nun tanımlamasına, LiveWell yaklaşımına ve sürdürülebilir ve sağlıklı yeme alışkanlıklarının ilkelerine göre geliştirdikleri ‘Sürdürülebilir ve Sağlıklı Yeme Davranışları’ ölçeğinin Gazi Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğrencilerinde geçerlilik ve güvenirlik analizi yapılmış olan Türkçe uyarlaması kullanılmıştır.14,15 Bu ölçek, toplamda 8 faktör ve 34 maddeden oluşmaktadır. Bu 8 faktör; Sağlıklı ve Dengeli Beslenme, Kalite İşaretleri (Yöresel ve Organik), Et Tüketiminin Azaltılması, Yerel Gıda, Düşük Yağ, Gıda İsrafından Kaçınma, Hayvan Sağlığı ve Mevsime Özgü Gıdalar’dır. Katılımcılardan her bir maddeyi hiç, çok nadir, nadiren, bazen, sıklıkla, çok sık veya her zaman şeklinde işaretleme yapması istenmiş ve Hiç =1 ve Her zaman=7 puan olarak değerlendirilmesi gerçekleştirilmiştir. Sürdürülebilir beslenmeye yönelik bilgi düzeylerini ölçmek için sürdürülebilir beslenme ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçekte 15 farklı ifade verilmiş; yaklaşımlarını 5’li-Likert tipi ölçekle bildirmeleri istenmiştir. Bireylerin sürdürülebilir beslenme tanımına uygun olmayan cevaba 0 puan verilerek uygun cevaba doğru 1, 2, 3, 4 puan verilmiştir. Bu grupta 15 soru olduğu için maksimum alınabilecek puan 60’tır ve bu puanın %50’si alınarak 30 puan ve altında alan bireyler yetersiz sürdürülebilir beslenme bilgi düzeyine sahipken, 31 ve üzerinde puan alan bireylerin sürdürülebilir bilgi düzeyi yeterli kabul edilmiştir. Çalışmadan elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için IBM SPSS 26.0 paketi kullanılmıştır. Sayısal değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu Shapiro-Wilk normallik testi ile incelenmiştir. Normal dağılıma uyan sayısal değişkenler için tanımlayıcı istatistikler olarak ortalama ve standart sapma, normal dağılıma uymayan değişkenler için ise ortanca ve en küçük, en büyük değerler kullanılmıştır. Kategorik değişkenler sayı ve yüzdeler ile tanımlanmıştır. Sayısal değişkenler arası ilişkiler ise normallik varsayımı dikkate alınarak Pearson veya Spearman korelasyon katsayılarından birisi kullanılarak incelenmiştir. Kategorik ve sayısal değişkenler arasındaki ilişki Ki Kare testi kullanılarak incelenmiştir

  1. BULGULAR

Araştırma kapsamına büyük çoğunluğu (%75,3, n:70) İstanbul olmak üzere Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden 90 ev hanımı dahil edilmiştir. Ev hanımlarına yönelik demografik ve sosyoekonomik bilgiler Tablo 1’de verilmiştir. Buna göre; araştırmaya yaşları 25 ile 68 arasında değişen ev hanımları katılmıştır. Toplam katılımcıların %16,7’si (n:15) 25-34 yaş grubunda; %30’u (n:27) 35-44 yaş grubunda; %34,4’ü (n:31) 45-54 yaş grubunda; %16,7’si (n:15) 55-64 yaş grubunda bulunmaktayken, 65 yaş ve üzerinde bireylerin %2,2 (n:2)’si yer almaktadır. Eğitim durumları incelendiğinde katılımcıların %2,2’sinin (n:2) okuma-yazması yoktur. %18,9’u (n:17) ilkokul, %18,9’u (n:17) ortaokul, %30’u (n:27) lise, %29,8’i (n:27) üniversite mezunudur. Katılımcıların %81,1’i (n: 73) evliyken; %7,8’i (n:7) bekardır. 4 kişi ve üzeri hane içi kişi sayısına sahip olan bireyler toplam katılımcıların %46,7’sini (n:42); 1-3 kişi sayısına sahip olan bireyler ise toplam katılımcıların %53,3’ünü (n:48) oluşturmaktadır. Hane içi ortalama gelir incelendiğinde; %6,7’sinin (n:6) 3000 TL ve aşağısı gelire, %13,3’ünün (n:12) 3001-4000 TL arası gelire, %17,8’i (n:16) 4001-5000 TL arası gelire, %18,9’u (n:17) 5001-6000 TL arası gelire, %43,3’ü (n:39) 6001 TL ve üzeri gelire sahiptir.

Özellikler

Sayı

Yüzde (%)

Yaş Grupları

25-34

15

16,7

35-44

27

30

45-54

31

34,4

55-64

15

16,7

65 ve üzeri

2

2,2

Eğitim Durumu

Okuma-yazma yok

2

2,2

İlkokul

17

18,9

Ortaokul

17

18,9

Lise

27

30

Ön lisans-lisans

25

27,8

Lisansüstü

2

2

Medeni Hal

Bekar

7

7,8

Evli

73

81,1

Boşanmış

5

5,6

Eşi ölmüş (Dul)

5

5,6

Hane İçi Kişi Sayısı

1 kişi

2

2,2

2 kişi

21

23,3

3 kişi

25

27,8

4 kişi ve üzeri

42

46,7

Yaşadığı Şehir

İstanbul

70

75,3

İstanbul dışı (Adana, Aydın, Gaziantep, Mersin. İzmir, Diyarbakır, Sivas, Şanlıurfa, Kars)

20

24,7

Hane İçi Ortalama Gelir

3000 TL ve aşağısı

6

6,7

3001-4000 TL

12

13,3

4001-5000 TL

16

17,8

5001- 6000 TL

17

18,9

6000 TL üzeri

39

43,3

Tablo 1. Katılımcıların Sosyodemografik Özellikleri

Sürdürülebilir beslenmeye ait ölçeklerin güvenilirlik ve geçerliliği için Cronbach’s alfa değerine bakılmıştır.KMO >0,7’nin üstünde olduğu için geçerli; Cronbach’s alfa değeri >0,6 olduğu için güvenilirdir. Ölçeklere arası ikili ilişkiyi incelemek için korelasyon analizi yapılmıştır. Analize ilişkin sonuçlara tablo 2’de yer verilmiştir. Kavramlar arasında ikili ilişki tespit edilmiştir.

Ölçekler

Faktör yükü

KMO

Barlett Testi

Cronbach’s Alfa

p

1

2

Sürdürülebilir Beslenme Ölçeği

>0,40

0,830

<0,5

0,952

1

0,225

Sürdürülebilir Beslenme ve Sağlıklı Davranış Ölçeği

>0,40

0,645

<0,5

0,805

0,036

0,225

1

Tablo 2. Ölçeklere ait güvenilirlik ve geçerlilik ile ikili korelasyon analizi

*KMO>0,7: Geçerli; Cronbach’s alfa <0,6: Güvenilir ; Faktör yükü >0,40: Anlamlı

Katılımcılara “Sürdürülebilir beslenme ifadesini daha önce duydunuz mu?” sorusu yöneltilmiştir. %32,6’sı (n:29) “evet” cevabını vermişken %67,4’ü (n:60) “hayır” cevabını vermiştir. Evet cevabını veren kişilerden nereden duyduklarını söylemeleri istenmiştir. Buna ilişkin veriler Şekil 1’de yer almaktadır. Buna göre ev hanımlarının %37’si (n:11) sürdürülebilir beslenme kavramını sosyal medyadan duymuş; %30’u televizyon ve radyodan , %23’ü ise doktor, diyetisyen vb. sağlık profesyonellerinden duyduğunu belirtmiştir.

Ulaş Utku Bozdoğan: clip image002

Şekil 1. Sürdürülebilir Beslenme Kavramını Duydukları Kaynak/Kişi/Yer

Katılımcıların %53’ü (n:48) “İstemeden de olsa gıda israfı yapıyor musunuz? sorusuna “bazen” cevabını, %24’ü (n:22) “evet” cevabını ve %22’si (n:20) “hayır” cevabını vermiştir. Katılımcılardan gıda israfı yapan kişilere gıda israf etme nedenleri sorulmuş ve sonuçlara Şekil 2 ’de yer verilmiştir. Buna göre; katılımcıların %20,4’ü (n:19) son kullanma tarihi geçtiği için, %31’i (n:22) çok uzun süre dolapta kaldığı için israf ettiklerini belirtmişlerdir.

Ulaş Utku Bozdoğan: clip image004

Şekil 2. Gıda İsrafı Yapma Nedenleri

Ev hanımlarının eğitim durumu ve gıda israf düzeyi arasındaki ilişkiyi incelemek için Ki-kare testi uygulanmıştır. Teste ilişkin analiz sonuçlarına Tablo 3’te yer verilmiştir. Buna göre; katılımcıların eğitim durumu ile kırmızı et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri ve yumurta israfı ile anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0,05).

Tablo 3. Eğitim durumu ve gıda israf düzeyi arasındaki ilişki

EĞİTİM DÜZEYİ

GIDA İSRAF YÜZDESİ

Kırmızı Et ve Et Ürünleri

Ki-Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

0

0

0

1

46,054

10

0,000*

İlkokul

17

0

0

0

0

Ortaokul

16

1

0

0

0

Lise

25

2

0

0

0

Ön lisans-Lisans

24

1

0

0

0

Lisansüstü

2

0

0

0

0

Süt ve Süt Ürünleri

Ki kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

0

0

0

1

33,577

20

0,029*

İlkokul

13

4

0

0

0

Ortaokul

12

1

0

0

0

Lise

17

9

0

0

1

Ön lisans-Lisans

14

6

2

1

0

Lisansüstü

1

1

0

0

0

Yumurta

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

0

0

1

0

43,278

10

0,000*

İlkokul

16

1

0

0

0

Ortaokul

16

1

0

0

0

Lise

25

1

0

0

0

Ön lisans-Lisans

22

1

0

0

0

Lisansüstü

2

0

0

0

0

Kanatlı et ve Ürünleri

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

0

0

1

0

31,670

15

0,007*

İlkokul

16

0

0

1

0

Ortaokul

14

2

1

0

0

Lise

22

4

0

0

0

Ön lisans-Lisans

23

1

0

0

0

Lisansüstü

2

0

0

0

0

Balık Ürünleri

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

2

0

0

0

0

7,724

10

0,656

İlkokul

16

1

0

0

0

Ortaokul

14

3

0

0

0

Lise

24

3

0

0

0

Ön lisans-Lisans

24

0

0

1

0

Lisansüstü

2

0

0

0

0

Pişmiş Yemek

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

1

0

0

0

9,524

20

0,976

İlkokul

9

7

0

1

0

Ortaokul

9

5

2

1

0

Lise

14

8

2

2

0

Ön lisans-Lisans

12

10

1

0

1

Lisansüstü

0

1

0

0

0

Paketlenmiş Gıda

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

1

0

0

0

6,456

15

0,971

İlkokul

10

5

1

0

0

Ortaokul

11

6

0

0

0

Lise

13

12

2

0

0

Ön lisans-lisans

14

7

2

1

0

Lisansüstü

1

0

0

0

0

Ekmek ve Unlu Mamuller

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

0

0

0

1

25,569

15

0,043*

İlkokul

7

9

1

0

0

Ortaokul

9

8

0

0

0

Lise

13

12

2

0

0

Ön lisans-Lisans

10

13

1

0

1

Lisansüstü

1

1

0

0

0

Yağ

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

2

0

0

0

0

16,315

10

0,091

İlkokul

17

0

0

0

0

Ortaokul

15

1

0

1

0

Lise

25

1

0

1

0

Ön lisans-lisans

23

1

0

0

0

Lisansüstü

1

0

0

0

0

Bakliyat

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

1

0

0

0

20,558

10

0,024*

İlkokul

16

1

0

0

0

Ortaokul

15

1

0

1

0

Lise

23

3

0

0

0

Ön lisans-Lisans

16

8

0

1

0

Lisansüstü

0

2

0

0

0

*Ki-kare testi uygulanmıştır. (p<0,05: Anlamlı)

(1: Hiç, 2: %10’dan az, 3: %11-25, 4: %26-50, 5: %50’den fazla)

Katılımcıların sürdürülebilir beslenme ve sağlıklı davranış ölçeğinden aldıkları puan ortalamaları 1,22 ile 6,34 arasında değişmekte olup genel ortalama 4,34 ± 1,12 olarak bulunmuştur. Sürdürülebilir beslenme ölçeğinden aldıkları puanlar ise 14-29 arasında değişmekte olup ortalama 22,54 olarak yetersiz bulunmuştur. Yapılan Spearman Korelasyon analizi sonucunda sürdürülebilir beslenme ve sağlıklı davranış ölçeğinden alınan puanlar ile yaş arasında anlamlı bir ilişki bulunmuşken; sürdürülebilir beslenme ölçeği ile yaş arasında anlamlı bir ilişki bulunanmamıştır.

Tablo 4. Ölçeklerden alınan puanlar ile yaş ilişkisi

Sürdürülebilir Beslenme ve Sağlıklı Davranış Ölçeği

Puanlar

Yaş

Korelasyon

25-34

35-44

45-54

55-64

65+

p

r

1,00-2,99

4

5

5

0

0

0,040*

0,220

3,00-4,99

7

13

16

11

0

5,00-6,99

1

9

10

4

2

Sürdürülebilir Beslenme Ölçeği

Puanlar

Yaş

Korelasyon

25-34

35-44

45-54

55-64

65+

p

r

14,00-19,99

6

6

10

4

0

20,00-24,99

6

15

12

7

0

0,104

0,173

25,00-29,99

3

6

9

4

2

*Spearman korelasyon testi uygulanmıştır. (p<0,05: Anlamlılık)

Sürdürülebilir beslenme konusundaki bilgi düzeylerine göre bazı besin ögeleri arasındaki ilişkiyi incelemek için Spearman Korelasyon Testi uygulanmıştır (Tablo 5). Buna göre; protein ve çinko alım miktarlarıyla sürdürülebilir beslenme bilgi düzeyiyle pozitif yönlü bir ilişki bulunmuştur. (p<0,05). Başka bir ifadeyle sürdürülebilir beslenme bilgi puanlarının artmasıyla günlük diyetle alınan çinko ve protein miktarlarının da arttığı gözlenmiştir.

Tablo 5. Sürdürülebilir Beslenme Ölçeği Puanları ile Besin Ögeleri Alım Miktarları Arasındaki İlişki

Değişkenler

p

r

Enerji

0,335

0,103

Karbonhidrat (g)

0,191

0,139

Protein (g)

0,027*

0,233

Yağ (g)

0,484

0,075

Kolesterol

0,857

0,019

Lif

0,327

0,104

Doymuş yağ asitleri

0,098

0,176

A vitamini

0,635

0,051

Folat

0,939

0,008

B12 vitamini

0,137

0,158

C vitamini

0,847

0,021

E vitamini

0,865

0,018

Çinko

0,033*

0,225

Demir

0,074

0,189

Kalsiyum

0,291

0,112

Sodyum

0,761

0,032

Potasyum

0,562

0,062

*Spearman korelasyon testi uygulanmıştır. (p <0,05: Anlamlı)

TARTIŞMA

Günümüzde aşırı tüketim artan nüfus da göz önünde bulundurulduğunda tüm insanları etki edebilecek önemli bir sorundur ve “insanlar ne yiyecek?” sorusunu akıllara getirmektedir. Gıda israfının önlenmesi dünyada yaşanan açlıkla mücadele için büyük önem taşımaktadır. Gıda israfı, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde, az gelişmiş ülkelere göre daha fazla görülmektedir (6). İsrafın azaltılması ve bununla ilişkili olarak açlık konusunda iyileştirmeler yapılabilmesi için çeşitli önlemler alınmalı, değişikliğe gidilmelidir. Bu sebeple diyet modellerinde çarpıcı değişimler gözlenmeye başlanmıştır. Enerji tüketimi arttıkça diyet bileşimi değişmiştir. Artan gelir düzeyleri ile kentleşme ve küreselleşme, farklı besin türlerine olan talep de artırmıştır, bu durum ise son zamanlarda çokça duyulan sürdürülebilir beslenme kavramını daha da önemli hale getirmektedir. Hanelerde ve işlenme aşamasında oluşan gıda israfı %72 oranındadır. Toplamda bu iki bileşen tarafından meydana gelen 64 milyon tonluk gıda israfının 47 milyon tonu hane halklarından kaynaklanmaktadır.14 Bu nedenle bu çalışmada mutfakta aktif rol oynayan 90 ev hanımına çeşitli sorular yöneltilmiştir. Katılımcıların %53’ü (n:48) “İstemeden de olsa gıda israfı yapıyor musunuz? sorusuna “bazen” cevabını, %24’ü (n:22) “evet” cevabını vermişken; %22’si (n:20) gıda israfı yapmadığını belirtmiştir. Eğitim düzeyi arttıkça kırmızı et, kanatlı et, süt ve ürünleri, yumurta, ekmek ve unlu mamulleri ve bakliyatın israf düzeyinin arttığı bulunmuştur (p<0,05). Aydın ve Yıldız tarafından 2011 yılında Sivas ilinde gerçekleştirilen bir çalışmada bu eğitim seviyesi arttıkça ekmek israfının da arttığı gözlenmiştir.15 Katılımcıların %31’i (n:22) çok uzun süre dolapta kaldığı için gıda ürünlerini israf ettiğini belirtmişlerdir. Örneklemini 203 kişinin oluşturduğu hane içindeki bireylerle yapılan bir çalışmada katılımcıların %30,1’i (n:126) son kullanma tarihi geçtiği için gıda israfı yaptıklarını belirmişlerdir.16 Yapılan çalışmada bireylerin sürdürülebilir beslenme tanımı hakkında bilgi sahibi olma durumları farklılık göstermektedir (p<0.005). Katılımcılara “Sürdürülebilir beslenme ifadesini daha önce duydunuz mu?” sorusu yöneltilmiştir. %32,6’sı (n:29) “evet” cevabını vermişken %67,4’ü (n:60) “hayır” cevabını vermiştir. Gülsöz’ün (2017) yaptığı çalışmada bireylerin %24,3’ü sürdürülebilir beslenme tanımını daha önce duymuşken beslenme ve diyetetik öğrencileriyle yapılan başka bir çalışmada bireylerin %54,9’u sürdürülebilir beslenme tanımını daha önce duymuştur.14,18 Katılımcıların sürdürülebilir beslenme bilgi puanları 30 puan üzerinden değerlendirilmiştir. Puanlar 14-29 arasında değişmekte olup ortalama 22,54 olarak yetersiz bulunmuştur. Bu konuda özellikle sosyal medyadan sürdürülebilir beslenme kavramı katılımcılar tarafından bildirildiğinden sosyal medya araçları vasıtasıyla toplum bilincini arttırmaya yönelik çeşitli paylaşımlarda bulunulmalıdır. Katılımcıların sürdürülebilir beslenme bilgi puanının artmasıyla besin tüketim kayıtlarına göre günlük alınan çinko ve protein miktarları arasında da anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p>0,05) Toplumun bu konu hakkında eğitilmesi önem taşımaktadır. Katılımcıların genel sürdürülebilir beslenme ölçeğinden aldıkları puan ortalamaları 1,22 ile 6,34 arasında değişmekte olup genel ortalama 4,34 ± 1,12 olarak bulunmuştur. Ölçekten alınan puan ile yaş arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Katılımcıların yaşları arttıkça sürdürülebilir ve sağlıklı beslenme ölçeğinden aldıkları puanların arttığı gözlenmiştir. Bunun yaş ilerledikçe sosyal konulara olan farkındalığın ve duyarlılığın artması; aynı zamanda ortaya çıkan kronik rahatsızlıkların hafifletilmesi için sağlıklı beslenmeye olan ilginin artmasıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir.

En temel ihtiyaçlardan biri olan beslenmenin çoğu insan için yeterli ve düzenli şekilde olmaması çok boyutlu küresel bir problemdir. Bu problemle ilişkili olan gıda israfı ve sürdürülebilir beslenme kavramlarının yapılan çalışma sonucunda yeterli şekilde farkında olunmadığı anlaşılmıştır. Ancak ekonomik koşulların güçleşmesi sebebiyle anketler yapılırken kişilerin de beyanlarıyla özellikle gıda israfı, gıda kaybı gibi konulara olan hassasiyet artmaya başlamıştır.

  1. SONUÇ VE ÖNERİLER

Sürdürülebilir beslenme kavramı çok yeni bir kavram olmasa da bu kavramın önemi yeni yeni anlaşılmaktadır. Gerek gıda israfı gerekse bu konu ile ilgili toplumun bilgi ve bilinç düzeyinin arttırılması gelecek nesiller için büyük önem taşımaktadır.

– Bireyler gıda israfı konusunda bilinçlendirilmeli; gıda atık toplama kutuları il ve ilçelerde belli konumlara yerleştirilmelidir.

– Yeterli ve dengeli beslenme kavramının öneminin yanı sıra sürdürülebilir, yeterli ve dengeli beslenmenin önemi de anlatılmalıdır.

– Ülkelere ait beslenme rehberlerinde sürdürülebilir beslenmeye de yer verilmelidir.

– Gıda israfı ve sürdürülebilir beslenmeye yönelik gazete, dergi gibi çeşitli yayınlarda yazılara yer verilmeli; bu konuya yönelik reklamlar, broşürler hazırlanmalıdır.

– Üniversitelerde ders müfredatına bu konularla alakalı dersler eklenmelidir.

KAYNAKÇA

  1. Oral, Z.Dünya‟da ve Türkiye‟de Gıda İsrafı Ve Önlenmesine Yönelik Uygulamalar, Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, AB Uzmanlık Tezi, Ankara. 2015.
  2. United Nations Environment Programme (2021). Food Waste Index Report 2021. Nairobi.
  3. United Nations Environment Programme, Food Waste Index Report,2021.
  4. FAO/WHO. Sustainable healthy diets-Guiding principles. Rome; 2019.
  5. United Nations Environment Programme (2021). Food Waste Index Report 2021. Nairobi.
  6. Gustavsson J., Cederberg J., Sonesson U., 2011, Global Food Losses and Food Waste, Save Food Congress, 16 May, Düsseldorf
  7. Food and Agriculture Organization of the United Nations. Sustainable diets and biodiversity. Rome 2012.
  8. FAO/WHO. Sustainable healthy diets-Guiding principles. Rome; 2019.
  9. Özen G.Ü. Diyetisyen ve Diyetisyen Adaylarının Sürdürülebilir Beslenme Konusundaki Bilgi ve Tutumlarının Değerlendirilmesi, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2019.
  10. Alsaffar AA. Sustainable diets: The interaction between food industry, nutrition, health and the environment. Food Science and Technology İnternational. 2016;22(2):102-11.
  11. WHO. WHO STEPS Surveillance PART 3: Data Collection 3-5-1 Section 5: Collecting Step 2 data: Physical Measurements.
  12. Rakıcıoğlu N., Acar Tek N. , Ayaz A., Pekcan G. (2017). Yemek ve Besin Fotoğraf Kataloğu. Ankara.
  13. Türkiye’ye Özgü Besin ve Beslenme Rehberi, Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü, Yenilenmiş 1. Baskı, Ankara 2015.
  14. Pieniak Z, Żakowska-Biemans S, Kostyra E, Raats M. Sustainable healthy eating

behaviour of young adults: towards a novel methodological approach. BMC Public

Health. 2016;16(1):577.

  1. Erdoğan, N., Çıtar, E., Köksal, E. ve Bilici, S. (2019). Üniversite Öğrencilerinde Beslenme Davranışlarının Belirlenmesinde Yeni Bir Yöntem: Sürdürülebilir ve Sağlıklı Yeme Davranışları Ölçeği.1.Uluslararası Sürdürülebilir Yaşam Kongresi, Ankara.
  2. Aydın, F., Yıldız, Ş. (2011). Sivas İlinde Ekmek Tüketim Alışkanlıkları ve Tüketici Dinamiklerinin Belirlenmesi. Atatürk Üniversitesi Ziraat FakültesiDergisi,42(2), 165-180.
  3. Demir, Y. (2020). Bireylerin Hane içi Gıda İsrafı ile İlgili Algılamalarını Değerlendirmeye Yönelik Bir Araştırma. Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi,1 (48), 10-26 . DOI: 10.17498/kdeniz.750092
  4. Rakıcıoğlu N., Acar Tek N. , Ayaz A., Pekcan G. (2017). Yemek ve Besin Fotoğraf Kataloğu. Ankara.
  5. Dölekoğlu, C., Giray, F., Şahin, A., 2014a, Mutfaktan Çöpe Ekmek: Tüketim Ve Değerlendirme, Akademik Bakış Dergisi
  1. GİRİŞ

Ciddi boyutlarda çevresel ve sosyoekonomik sorunlara neden olabilen gıda israfı; insani tüketime uygun olup tüketici seviyesinde sebebi ne olursa olsun atılan veya bozulmaya bırakılan gıdalar olarak tanımlanmaktadır. 1 Gıda israfının yüzde 39’u üreticilerde, yüzde 5’i perakendecilerde, yüzde 14’ü yemek sektöründe ve yüzde 42’si evlerde gerçekleşmektedir. 2 Kayıpların büyük bir çoğunluğunun gerçekleştiği evlerde sıklıkla vakit geçiren ev hanımlarının gıda israfı ve sürdürülebilir beslenme konusundaki farkındalıkları ile tutum ve davranışlarını ortaya konması ve israfın azaltılması, önlenmesi açısından önem taşımaktadır. Her yıl dünya genelinde toplamda 931 milyon ton gıda israf edilmektedir. Küresel çapta perakende satış noktaları, evler ve restoranlarda tüketime hazır gıdanın yüzde 17‘si doğrudan çöpe gitmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde gıda atığının %40`ı hasat sonrası ve işleme seviyelerinde gerçekleşirken, sanayileşmiş ülkelerde kayıpların %40`ından fazlası perakende ve tüketici düzeyinde gerçekleşmektedir.3 Tüketicilerin oluşturduğu gıda israfı Avrupa ve Kuzey Amerika’da 95-115 kg/yıl, Sahra Altı Afrika ve Güney/Güneydoğu Asya’da ise 6-11 kg/yıldır.4 2021 yılında yayınlanan Birleşmiş Milletler gıda israfı raporuna göre dünya genelinde her yıl toplam 931 milyon ton gıda israf edilmektedir. Türkiye’de ise kişi başına yıllık 93 kg gıda israfı ülkeyi dünya genelinde israfın en fazla olduğu ülkeler arasında üst sıraya taşımaktadır. Gıdanın yanlış işlemlerden geçirilmesi, zayıf saklama koşulları, planlama eksikleri, gıda ürününde tavsiye edilen tüketim tarihlerine dikkat edilmemesi, pişmiş gıdanın serviste tamamen tüketilmemesi ve çevresel faktörler gibi çeşitli sebepler gıda kaybının başlıca sebepleri arasında bulunmaktadır.6 Sürdürülebilir beslenme ise çevreye etkisi düşük, günümüz ve gelecek nesiller için sağlıklı yaşama katkı sağlayan, biyoçeşitliliğe ve ekosisteme karşı saygılı olan, koruyucu, kültürel olarak kabul edilen, ulaşılabilir, ekonomik olarak satın alınabilen, beslenme açısından yeterli, güvenilir ve sağlıklı beslenmedir.7,8 Sürdürülebilir beslenme tanımı ilk kez 1986 yılında Gussow ve Clancy tarafından kullanılmıştır.9.Sürdürülebilir beslenme modelinin benimsenerek gıda kayıp ve israflarının azaltılması gelecekteki gıda güvenliğini sağlamak ve beslenmeyi desteklemek; sonraki nesiller için daha yaşanılabilir bir dünya bırakmak adına oldukça önemlidir. Sürdürülebilir diyetler gezegenin devamlılığı için büyük önem taşımaktadır. Tüm bireylerin optimal büyüme ve gelişmesini sağlamak, günümüz ve gelecek nesillerin tüm yaşam sürecinde fiziksel, mental ve sosyal yönden iyilik halini ve işlevselliğini geliştirmek, malnütrisyonun her türünün önlenmesine katkı sağlamak, beslenmeye bağlı bulaşıcı olmayan hastalıkların (BOH) riskini azaltmak, biyoçeşitliliğin ve gezegenin korumasını desteklemek sürdürülebilir beslenmeyle hedeflenmektedir.10 Bu araştırma daha sonra yapılacak çalışmalara konu hakkında yapılan çalışmaların sınırlı olması sebebiyle ışık tutması açısından önemli görülmektedir.

  1. MATERYAL VE METOD

Çalışmanın örneklemini çoğunluğu İstanbul olmak üzere Şanlıurfa, Aydın, İzmir, Kars, Kırklareli, Sivas, Gaziantep şehirlerinden 25-65 yaş arasında olan toplam 90 ev hanımı oluşturmaktadır. Çalışan kadın bireyler araştırmaya dahil edilmemiş olup vaktinin büyük çoğunluğunu evde geçiren kadınlar araştırmaya dahil edilmiştir. Gerekli olan minimum örneklem sayısı %5 hata payı ve %95 güç elde etmek için G-POWER ile elde edilmiştir. Söz konusu program üzerinden etki büyüklüğü orta düzey kabul ederek minimum örneklem 84 olarak hesaplanmıştır. Çalışmada gönüllü olarak katılan kişi sayısı 90 olduğundan sonuçların genellemesi için yeterli olduğu söylenebilir. Anket formları online/ yüz yüze olacak şekilde gerçekleştirilmiştir. Anketin giriş kısmında anketin amacı katılımcılara açıklanmıştır ve gönüllü onamları alınmıştır. Araştırmanın etik kurul onayı İstanbul Medipol Üniversitesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan alınmıştır.

Birinci kısmında ise demografik bilgilere yönelik sorular; (yaş, eğitim durumu, medeni hal, yaşanılan şehir, aylık gelir ve antropometrik ölçüme ilişkin bir soru (boy-kilo-Vücut Kütle İndeksi VKI) yer almaktadır. Bireylerin vücut ağırlığı ve boy uzunlukları kendi beyanları baz alınarak değerlendirilmiş; araştırmacı diyetisyen tarafından VKI hesaplanmıştır. Vücut ağırlığının (kg) boy uzunluğunun (m2) karesine bölünmesiyle elde edilen VKI değeri Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sınıflandırmasına göre değerlendirilmiştir. Buna göre; VKİ’ si<18,5 kg/m2 olanlar zayıf, 18,5-24,9 kg/m2 olanlar normal, 25,0-29,9 kg/m2 olanlar hafif şişman ve >30,0 kg/m2 olanlar obez olarak değerlendirilmiştir.11

İkinci kısmında 24 saatlik geriye dönük besin tüketim formu yer almıştır. Besin tüketim kaydı alınırken miktarların doğru saptanmasında katılımcılara yardımcı olmak amacıyla ‘Yemek ve Besin Fotoğraf Kataloğu-Ölçü ve Miktarlar’ kitabında yer alan görseller ve ölçü miktarlarından faydalanılmıştır. Alınan kayıttan elde edilen veriler Beslenme Bilgi Sistemi Paket Programı (BeBis 8.1) kullanılarak analiz edilmiş; enerji ile makro ve mikro besin ögeleri alım miktarları hesaplanmıştır. Besin tüketim kayıtlarının değerlendirilmesi Türkiye Beslenme Rehberi 2015 (TÜBER-2015)’e göre yapılmıştır.12,13

Üçüncü kısmında ise gıda israfına yönelik sorular (kişilerin gıda israfı yapma nedenleri, hangi besin gruplarını ne kadar israf ettikleri ve ne sıklıkla aldıkları, tüketilmeyecek durumdaki besinleri nasıl değerlendirdikleri) yer almaktayken son kısmında sürdürülebilir beslenme kavramına yaklaşımları ve bu konudaki bilgi düzeylerine yönelik ifadeleri içeren sorular yer almıştır. Çalışmada sürdürülebilir ve sağlıklı yeme davranışlarının değerlendirilmesi amacıyla Zakowska-Biemans ve arkadaşlarının sürdürülebilir diyet kavramı için FAO’nun tanımlamasına, LiveWell yaklaşımına ve sürdürülebilir ve sağlıklı yeme alışkanlıklarının ilkelerine göre geliştirdikleri ‘Sürdürülebilir ve Sağlıklı Yeme Davranışları’ ölçeğinin Gazi Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğrencilerinde geçerlilik ve güvenirlik analizi yapılmış olan Türkçe uyarlaması kullanılmıştır.14,15 Bu ölçek, toplamda 8 faktör ve 34 maddeden oluşmaktadır. Bu 8 faktör; Sağlıklı ve Dengeli Beslenme, Kalite İşaretleri (Yöresel ve Organik), Et Tüketiminin Azaltılması, Yerel Gıda, Düşük Yağ, Gıda İsrafından Kaçınma, Hayvan Sağlığı ve Mevsime Özgü Gıdalar’dır. Katılımcılardan her bir maddeyi hiç, çok nadir, nadiren, bazen, sıklıkla, çok sık veya her zaman şeklinde işaretleme yapması istenmiş ve Hiç =1 ve Her zaman=7 puan olarak değerlendirilmesi gerçekleştirilmiştir. Sürdürülebilir beslenmeye yönelik bilgi düzeylerini ölçmek için sürdürülebilir beslenme ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçekte 15 farklı ifade verilmiş; yaklaşımlarını 5’li-Likert tipi ölçekle bildirmeleri istenmiştir. Bireylerin sürdürülebilir beslenme tanımına uygun olmayan cevaba 0 puan verilerek uygun cevaba doğru 1, 2, 3, 4 puan verilmiştir. Bu grupta 15 soru olduğu için maksimum alınabilecek puan 60’tır ve bu puanın %50’si alınarak 30 puan ve altında alan bireyler yetersiz sürdürülebilir beslenme bilgi düzeyine sahipken, 31 ve üzerinde puan alan bireylerin sürdürülebilir bilgi düzeyi yeterli kabul edilmiştir. Çalışmadan elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için IBM SPSS 26.0 paketi kullanılmıştır. Sayısal değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu Shapiro-Wilk normallik testi ile incelenmiştir. Normal dağılıma uyan sayısal değişkenler için tanımlayıcı istatistikler olarak ortalama ve standart sapma, normal dağılıma uymayan değişkenler için ise ortanca ve en küçük, en büyük değerler kullanılmıştır. Kategorik değişkenler sayı ve yüzdeler ile tanımlanmıştır. Sayısal değişkenler arası ilişkiler ise normallik varsayımı dikkate alınarak Pearson veya Spearman korelasyon katsayılarından birisi kullanılarak incelenmiştir. Kategorik ve sayısal değişkenler arasındaki ilişki Ki Kare testi kullanılarak incelenmiştir

  1. BULGULAR

Araştırma kapsamına büyük çoğunluğu (%75,3, n:70) İstanbul olmak üzere Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden 90 ev hanımı dahil edilmiştir. Ev hanımlarına yönelik demografik ve sosyoekonomik bilgiler Tablo 1’de verilmiştir. Buna göre; araştırmaya yaşları 25 ile 68 arasında değişen ev hanımları katılmıştır. Toplam katılımcıların %16,7’si (n:15) 25-34 yaş grubunda; %30’u (n:27) 35-44 yaş grubunda; %34,4’ü (n:31) 45-54 yaş grubunda; %16,7’si (n:15) 55-64 yaş grubunda bulunmaktayken, 65 yaş ve üzerinde bireylerin %2,2 (n:2)’si yer almaktadır. Eğitim durumları incelendiğinde katılımcıların %2,2’sinin (n:2) okuma-yazması yoktur. %18,9’u (n:17) ilkokul, %18,9’u (n:17) ortaokul, %30’u (n:27) lise, %29,8’i (n:27) üniversite mezunudur. Katılımcıların %81,1’i (n: 73) evliyken; %7,8’i (n:7) bekardır. 4 kişi ve üzeri hane içi kişi sayısına sahip olan bireyler toplam katılımcıların %46,7’sini (n:42); 1-3 kişi sayısına sahip olan bireyler ise toplam katılımcıların %53,3’ünü (n:48) oluşturmaktadır. Hane içi ortalama gelir incelendiğinde; %6,7’sinin (n:6) 3000 TL ve aşağısı gelire, %13,3’ünün (n:12) 3001-4000 TL arası gelire, %17,8’i (n:16) 4001-5000 TL arası gelire, %18,9’u (n:17) 5001-6000 TL arası gelire, %43,3’ü (n:39) 6001 TL ve üzeri gelire sahiptir.

Özellikler

Sayı

Yüzde (%)

Yaş Grupları

25-34

15

16,7

35-44

27

30

45-54

31

34,4

55-64

15

16,7

65 ve üzeri

2

2,2

Eğitim Durumu

Okuma-yazma yok

2

2,2

İlkokul

17

18,9

Ortaokul

17

18,9

Lise

27

30

Ön lisans-lisans

25

27,8

Lisansüstü

2

2

Medeni Hal

Bekar

7

7,8

Evli

73

81,1

Boşanmış

5

5,6

Eşi ölmüş (Dul)

5

5,6

Hane İçi Kişi Sayısı

1 kişi

2

2,2

2 kişi

21

23,3

3 kişi

25

27,8

4 kişi ve üzeri

42

46,7

Yaşadığı Şehir

İstanbul

70

75,3

İstanbul dışı (Adana, Aydın, Gaziantep, Mersin. İzmir, Diyarbakır, Sivas, Şanlıurfa, Kars)

20

24,7

Hane İçi Ortalama Gelir

3000 TL ve aşağısı

6

6,7

3001-4000 TL

12

13,3

4001-5000 TL

16

17,8

5001- 6000 TL

17

18,9

6000 TL üzeri

39

43,3

Tablo 1. Katılımcıların Sosyodemografik Özellikleri

Sürdürülebilir beslenmeye ait ölçeklerin güvenilirlik ve geçerliliği için Cronbach’s alfa değerine bakılmıştır.KMO >0,7’nin üstünde olduğu için geçerli; Cronbach’s alfa değeri >0,6 olduğu için güvenilirdir. Ölçeklere arası ikili ilişkiyi incelemek için korelasyon analizi yapılmıştır. Analize ilişkin sonuçlara tablo 2’de yer verilmiştir. Kavramlar arasında ikili ilişki tespit edilmiştir.

Ölçekler

Faktör yükü

KMO

Barlett Testi

Cronbach’s Alfa

p

1

2

Sürdürülebilir Beslenme Ölçeği

>0,40

0,830

<0,5

0,952

1

0,225

Sürdürülebilir Beslenme ve Sağlıklı Davranış Ölçeği

>0,40

0,645

<0,5

0,805

0,036

0,225

1

Tablo 2. Ölçeklere ait güvenilirlik ve geçerlilik ile ikili korelasyon analizi

*KMO>0,7: Geçerli; Cronbach’s alfa <0,6: Güvenilir ; Faktör yükü >0,40: Anlamlı

Katılımcılara “Sürdürülebilir beslenme ifadesini daha önce duydunuz mu?” sorusu yöneltilmiştir. %32,6’sı (n:29) “evet” cevabını vermişken %67,4’ü (n:60) “hayır” cevabını vermiştir. Evet cevabını veren kişilerden nereden duyduklarını söylemeleri istenmiştir. Buna ilişkin veriler Şekil 1’de yer almaktadır. Buna göre ev hanımlarının %37’si (n:11) sürdürülebilir beslenme kavramını sosyal medyadan duymuş; %30’u televizyon ve radyodan , %23’ü ise doktor, diyetisyen vb. sağlık profesyonellerinden duyduğunu belirtmiştir.

Ulaş Utku Bozdoğan: clip image002

Şekil 1. Sürdürülebilir Beslenme Kavramını Duydukları Kaynak/Kişi/Yer

Katılımcıların %53’ü (n:48) “İstemeden de olsa gıda israfı yapıyor musunuz? sorusuna “bazen” cevabını, %24’ü (n:22) “evet” cevabını ve %22’si (n:20) “hayır” cevabını vermiştir. Katılımcılardan gıda israfı yapan kişilere gıda israf etme nedenleri sorulmuş ve sonuçlara Şekil 2 ’de yer verilmiştir. Buna göre; katılımcıların %20,4’ü (n:19) son kullanma tarihi geçtiği için, %31’i (n:22) çok uzun süre dolapta kaldığı için israf ettiklerini belirtmişlerdir.

Ulaş Utku Bozdoğan: clip image004

Şekil 2. Gıda İsrafı Yapma Nedenleri

Ev hanımlarının eğitim durumu ve gıda israf düzeyi arasındaki ilişkiyi incelemek için Ki-kare testi uygulanmıştır. Teste ilişkin analiz sonuçlarına Tablo 3’te yer verilmiştir. Buna göre; katılımcıların eğitim durumu ile kırmızı et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri ve yumurta israfı ile anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0,05).

Tablo 3. Eğitim durumu ve gıda israf düzeyi arasındaki ilişki

EĞİTİM DÜZEYİ

GIDA İSRAF YÜZDESİ

Kırmızı Et ve Et Ürünleri

Ki-Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

0

0

0

1

46,054

10

0,000*

İlkokul

17

0

0

0

0

Ortaokul

16

1

0

0

0

Lise

25

2

0

0

0

Ön lisans-Lisans

24

1

0

0

0

Lisansüstü

2

0

0

0

0

Süt ve Süt Ürünleri

Ki kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

0

0

0

1

33,577

20

0,029*

İlkokul

13

4

0

0

0

Ortaokul

12

1

0

0

0

Lise

17

9

0

0

1

Ön lisans-Lisans

14

6

2

1

0

Lisansüstü

1

1

0

0

0

Yumurta

Ki Kare

1

2

3

4

5

Değeri

sd

*p

Okuma-yazma yok

1

0

<

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Diyet zihniyetinden özgürleş

Bu işe sana hızlı, kolay ve kalıcı kilo vermeyi vaat eden magazin dergilerini, diyet kitaplarını ve sosyal medya hesaplarını takip etmeyi bırakarak başlayabilirsin. Sana kilo kaybını ve yeni diyet akımlarını yücelten bu sistemler, kısıtlayıcı diyetine son verdiğin zaman suçluluk hissetmene neden olur. Sezgisel beslenme ile bu tarz “gerçek dışı diyet yaklaşımlarının” farkına varabilir, ruh ve beden sağlığını koruyabilirsin.

AÇLIĞINA SAYGI DUY
Kendini fiziksel olarak aç hissettiğin zaman; enerjini yeterli miktarda karbonhidrat, protein ve yağ gibi makro besin ögelerinden alman oldukça önemli. Eğer fiziksel açlığından doğan yeme ihtiyacını çeşitli nedenlerle sürekli erteliyorsan; vücudun doğal bir içsel dürtü ile tüm bilinçli ve farkındalıklı yeme tutumlarından uzak bir tablo sergilemeye başlar ve aşırı yemeye eğilimli hale gelirsin. O nedenle sana fiziksel olarak aç olduğunu hatırlatan bu ilk sinyali fark etmeyi ve ona saygı duymayı öğrenmen; kendine ve besinlerle olan ilişkinde güvenini arttırmaya yardımcı olacaktır.

BESİNLERLE BARIŞ
Belirli yiyeceklere karşı yasaklar ve kısıtlamalar koymak daha yoğun bir tüketim isteği ve açlık duymana neden olabilir. Böylece kendine o yiyeceği yeme izni verdiğinde aşırı yeme eğilimi gösterirsin. Unutma, yiyecekler senin düşmanın değil. Bir canlı olarak enerjini besinlerden karşılaman kadar doğal ve doğa harikası bir süreç olamaz. Bunun tadına vararak, ihtiyacına uygun bir şekilde sağlıklı ve keyifli beslenmek insan olarak en temel haklarından biri. Lütfen bunu sahiplen.

GIDA POLİSLERİNE KARŞI ÇIK
Kafandaki ses sana düşük kalorili beslendiğinde “Her şey yolunda” ancak çikolatalı pastadan bir çatal aldığında “Eyvah! Ne yaptın?” diyor mu? Eğer yanıtın evetse muhtemelen içindeki gıda polisi diyet kültürünün dayattığı katı kuralları izlemene neden oluyor. Bu kurallar; aile, toplum ve sosyal medya aracılığıyla yılların birikimleri sonucunda oluşur. Her gün kararlarını etkiler, iyi-kötü yemek etiketlemesi yapmana neden olur ve “ya hep ya hiç” mantığında hareket etmeni sağlar. Gıda polisinin seninle iletişim kurma yöntemlerini fark etmen ve aslında sana zarar veren yönlerinden uzaklaşabilmen sezgisel beslenmenin önünü açar.

“MEMNUNİYET” FAKTÖRÜNÜ KEŞFET
Japonlar sağlıklı yaşam hedeflerinden biri olarak “keyif duyduğu hali sürdürebilme” bilgeliğine sahiptir. Gerçekten memnun ve mutlu olduğun hali bulup sürdürebilmek… Çok güzel bir bakış açısı değil mi? Ancak yanlış yorumlanan diyet kültürleri, varoluşun en temel armağanlarından biri olan yemek yeme deneyiminden alınacak haz ve doyumu genelde göz ardı eder. Kendini dinleyerek, bilinçli bir şekilde istediğini ihtiyacın olduğu miktarda yemen; sağlıklı, mutlu ve keyifli hissetmene yardımcı olur.

DOYGUNLUĞUNU HİSSET
Yemek yerken vücudunun sana verdiği sinyalleri takip edebilmek oldukça önemli. Yemeğin yarısındayken “Hala aç mıyım, yoksa doydum mu?” diye kendine sorabilirsin. Midenin sonuna kadar dolu olmadığı ve tokluk hissettiğin o anı sıkça gözlemleyebilmek beden sinyallerini daha iyi tanımana yardımcı olur. Ayrıca arzuladığın besinleri yiyebileceğine dair kendine güven duyman, yaşayacağın doygunluk hissinden ekstra tatmin olmanı sağlayacaktır.

OLUMSUZ DUYGULAR KARŞISINDA ÖNCE RUHUNU BESLE
Kaygı, yalnızlık, içsel sıkıntı ve öfke hepimizin yaşam boyunca deneyimlediği duygulardır. Kendini şefkatle rahatlatmak, ruhunu beslemek ve sorunlarına çözümler bulabilmek için önce kendine karşı nazik ol. Ve hatırla, yemekler bu sorunları kalıcı olarak çözemez. Belki dikkatini seni rahatsız eden durumlardan çekerek anlık rahatlama sağlatabilir ancak uzun dönemde daha kötü hissetmene yol açacaktır. Sorunun kaynağına inip kalıcı çözümler bulmak, en doyurucu ve tatmin edici yoldur.

BEDENİNE SAYGI DUY
Eşsiz genetiğini kabul et ve kendine sımsıkı sarıl. Dünyada bir eşinin daha olmadığını düşün, olağanüstü değil mi? Kendini en sağlıklı, mutlu ve rahat hissettiğin hale hiçbir norma bağlı kalmadan ulaşmak için çabala. Hisset ve farkında ol. Kim bilir, belki de zaten o kişisindir…

HAREKET ET VE FARKLILIĞI HİSSET
Sadece kalori yakmak amacıyla, agresif bir halde hiçbir keyif almadan yaptığın egzersizler sana gerçekten iyi geliyor mu? Odağını vücudunu nasıl hareket ettirmek istediğine ve nasıl hissettiğine vermen egzersiz rutinlerinin daha sürdürülebilir olmasına ve daha sağlıklı bir yaşam şekli benimsemene yardımcı olabilir.

SAĞLIĞINA DEĞER VER VE NAZİKÇE BESLEN
Kendini iyi hissettiren, sağlığını ve damak zevkini onurlandıran yiyecek seçimleri yapmaya özen göster. Mükemmel beslenme diye bir şey olmadığını hatırla. Unutma bir anda, bir öğünde ya da bir günde yediğin şeylerden dolayı aniden sağlıksız bir diyet benimsemiş olmazsın. Önemli olan çoğunlukla neler yediğindir. Çoğunlukla sağlıklı ve dengeli beslenebiliyorsan harika! Hatırla: Önemli olan mükemmellik değil, ilerlemedir…

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Beyin neden yaşlanır?

Vücudumuzu yaşlandıran tüm faktörler beynimizi de yaşlandırır. Hatta beynin yaşlanma süreci bedenden daha hızlı olabilir. Bu süreçte en etkili iki neden; beyindeki serbest radikallerin artması ve beyin hücrelerinin enerji üretiminin azalmasıdır. Serbest radikaller genellikle yağ hücreleriyle bağlanma eğilimi gösterir. Bu durum da, beyin-sinir hücrelerinde ve hücre zarında fazla yağ olması nedeniyle en çok beyne zarar verir. Serbest radikaller yükseldikçe enflamasyon da yükselir. Bu da daha fazla serbest radikalin açığa çıkmasına neden olur. Oksidasyon öncesi ve sırasında oluşan serbest radikalleri yakalayan antioksidan sistem, tüm vücutta olduğu gibi, beyinde de çok önemli rol oynar. Bu sistemin ana maddeleri; coenzym Q10, glutatyon ve E vitamininin yanında; uyku, beslenme, kilo kontrolü de beyin sağlığı için çok önem taşır.

BEYİN FONKSİYONLARINI BOZAN RİSK FAKTÖRLERİ
Beynimiz kelimenin tam anlamıyla bir aktivite yuvasıdır. Enerji üretmek için tükettiğimiz oksijenin yüzde 20’sini kullanır.
Beyin fonksiyonlarının başında gelen hafıza zayıflaması ve bilinç bulanıklığı 65 yaşında 100 kişiden birinde, 75 yaşında 10 kişiden birinde, 85 yaşında ise 2 kişiden birinde görülebilir. Obezite olan erkeklerde zihinsel faaliyetler, yaşıtlarına göre yüzde 23 daha azalır. Diyabet burada da çok önemli bir risk faktörüdür. Çünkü glikoz proteinleri yok ederek serbest radikallerin yükselmesine ve AGEs dediğimiz zararlı ürünlerin artmasına sebep olur. Bir başka risk faktörü de depresyondur. Depresyon geçirenlerde Alzheimer riski, kadın ve erkekte 2-4 kat artmaktadır.
Beynimizin hızlı yaşlanmasını sağlayan diğer etkenler arasında; fiziksel aktivite eksikliği, trans yağların yüksek olduğu beslenme, fazla kırmızı et tüketimi, alkol ve sigara kullanımı, stres, kimyasallar, ilaçlar (kolesterol düşürücü statinler, antidepresanlar, ağrı kesiciler, antiasitler), elektromanyetik alan, kafa travması, yüksek tansiyon, duygusal travmalar ve genetik yatkınlık sayılabilir.

DAHA İYİ BİR BEYİN SAĞLIĞI İÇİN ÖNERİLER:
Yaşam tarzımızı değiştirerek beynimizi değiştirmek.
Toksik yükümüzü azaltmak; özellikle ağır metal tüketimini kontrol etmek ve kimyasallardan uzak durmak.
Düzenli fiziksel egzersiz yapmak; her gün 30 dakika yürüyüş Alzheimer riskini yüzde 20 azaltabilir.
Duyarlı olduğumuz gıdalardan uzak durarak, mümkün olduğunca anti enflamatuvar ve yüksek antioksidan ağırlıklı beslenmek.
Trans yağları hayatımızdan çıkarmak.
Daha iyi bir uykuyla daha genç bir beyin sağlamak. Birkaç gün 7-8 saatin altında uyumak bile zihinsel faaliyetleri düşürebilir.
Fiziksel ve duygusal travmalara daha az maruz kalmak.
Strese verdiğimiz cevabı iyi yönetmek ve biraz eğlenmek!
Doğru besin takviyelerini kullanmak. Beyin sağlığı için önemli takviyeler; Asetil L-Karnitin, alfa lipoik Asit, B vitaminleri, koenzim Q10, C vitamini, D vitamini, Omega-3 yağ asitleri, E vitamini, Gingko biloba olarak sayılabilir.

Kaynak: Doktor Sitesi