Kategoriler
Sağlık

Şekersiz vs light ürün

Light ve şekersiz ibareleri ile satışa sunulan gıdalar, içerdiği şeker ve enerji miktarı düşürülmüş gıdalardır. Aynı anlama geldikleri düşünülse de durum farklı.

– Light ya da diyet grubu ürünler kalorisi ve içerdiği şeker oranı azaltılmış gıdalardır. Yani içinde şeker bulundurabilirler.

– Şekersiz ürünlerde ise şeker bulunmaz ancak tatlandırıcılar yer alabilr.

** Diyet yapıyorsanız bu ürünleri tercih etmeniz iyi bir seçenek olabilir. Ancak bu ürünlerin üzerinde diyet, light, şekersiz ibarelerinin bulunması sizi yine de yanıltmasın. Bir ürünün light ve şekersiz olması, sınırsız tüketebileceğiniz anlamına gelmez. Kalorisi normal ürünlere göre az da olsa yine de vardır. Yine mutlaka porsiyon kontrolü dahilinde tüketilmelidir.

** Ve tabi ki paketli ürünler alacaksanız, mutlaka güvenilir olduğuna emin olduğunuz tanınmış markaların ürünlerini tercih etmelisiniz. Önce paketin içeriğini besin değerlerini okuyup daha sonra satın almalısınız.. Tanımadığınız pek çok kimyasalı içindekiler bölümünde gördüğünüz ürünlrti tercih etmemelisiniz.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

“10 kişiden 1’i diyabetle yaşıyor”

Diyetisyen Süheyla Subaşı Uçar, diyabet hastalığının önemine dikkat çekerek dünyada her 10 kişiden 1 ‘inin günümüzde diyabetle yaşadığını, bu kişilerin yarısının diyabet hastası olduğunun farkında olmadığını savundu.
Diyabet hastalığına ilişkin insanların gerekli testleri yaptırmasını isteyen Diyetisyen Uçar, “Diyabet hastasının doğru tıbbi tedaviyi ve tıbbi beslenme tedavisini almaması demek kan şekeri yükseldiğinde, kan giden tüm organlarının hasar görmesi demektir. Bu durum uzun vadede kişinin yaşam kalitesinin ve hayat enerjisinin azalmasının yanı sıra birçok organını da olumsuz etkiler. Sağlıksız beslenme ile birlikte gelen yüksek vücut ağırlığı ile diyabet hastalığına yakalanma riski artmaktadır. Bugün Avrupa’da obezite konusunda maalesef Türkiye olarak 1 sıradayız. Obezite ve paralelinde gelen diyabet gibi kronik hastalıkları önleyemezsek gelecek nesil için yüksek oranda kronik hastalıklara yakalanma riski çok fazla.” dedi.
Diyabet hastalığının, pankreasın artık insülin üretemediği veya vücudun ürettiği insülini yeterince kullanamadığı durumlarında ortaya çıkan kronik bir hastalık olduğunu belirten Uçar, “Diyabet vücuttaki insülinin işlevselliğini kaybetmesinden dolayı kandaki şekerin, glikozun kullanılamamasıdır. İnsülin, pankreasta üretilen ve tükettiğimiz besinin içindeki glikozun hücre içine girip kullanılmasını sağlayan bir hormondur. İnsülin hormonu bazı bireylerde genetik ve çevresel sebeplerden etkilenir ve görevini yapamayınca kan şekeri yükselir. En önemli çevresel faktörlerden biri beslenmedir. Beyaz un ve beyaz şeker gibi besinlerin günlük besin örüntüsünde yüksek bir orana sahip olması ile kişi kendini diyabet hastalığı risk çemberine (mavi çember) dâhil eder. Beslenme ile bu besinler yüksek oranda alındığında kandaki glikoz değeri artar. Vücut kendini şeker hastalığından korumak için kandaki bu glikoz değerini azaltmaya çalışır. İlk yöntem olarak bu şekeri yağ olarak özellikle karın ve üst bölgede depolar. Yani kişinin kilo alması, vücudunun onu koruma ve uyarı mekanizmasıdır. Uzun vadede kişi bu uyarıyı dinlemeyip sağlıksız beslenmeye devam ederse vücut depolamaya ek olarak idrarla da şeker atmaya başlar. Kişide sık idrara çıkma, aşırı susama ve çok su içme halleri görülür. Bu durum kişinin diyabet hastası olduğunun göstergesidir.” ifadelerini kullandı.
HER YIL DİKKAT ÇEKMEK İÇİN FARKLI ETKİNLİKLER YAPILIYOR
Diyabete dikkat çekmek adına her yıl 14 Kasım’da dünya da ‘Dünya Diyabet’ günü olarak kutlandığını hatırlatan Uçar, “Diyabet Gününün 14 Kasım’da kutlanmasının sebebi diyabet hastalığı tedavisinde yaşamsal bir konumda bulunan insülin hormonunun 1921 yılında keşfini gerçekleştiren Frederick Banting doğduğu gündür. Birçok diyabetli için Frederick Banting yaşamlarını armağan etmesi sebebiyle kendi doğum günleri kadar önemlidir ve diyabete dair farkındalık oluşturabilme adına 14 Kasım tüm dünya tarafından Dünya Diyabet Günü olarak kutlanmaktadır. Toplum olarak Kasım ayında üzerimize büyük görevler düşmektedir.” dedi.

BELİRTİLER VARSA SİZ DE DİYABET HASTASI OLABİLİRSİNİZ
Okuyucularımızın diyabet hastası olup olmadıklarını anlamaları adına okuyucularımıza diyabet risk testi soruları da yönelten Diyetisyen Uçar, “1. yemekten sonra uykunuz geliyor mu? 2. Yemeğin hemen arkasına tatlı yiyor musunuz? 3. Sık sık idrara çıkar mısınız? ( daha çok gece ve besine dayalı olmayan bir idrara çıkma isteği ) 4. Ağzınızda kuruluk var mı? ( sanki oruçta tuzlu bir besin tüketmişsiniz ve ağzınızda bunun kuruluğu, susuzluğu var gibi) 5. Vücut tipiniz elma tipi mi? bu 5 sorudan 3’üne evet diyorsanız bir doktor ve diyetisyen tarafından diyabet açısından değerlendirilmeniz lazım.” önerisinde bulundu.
DİYABETE DİKKAT ÇEKMEK İÇİN YÜRÜYÜŞ YAPACAKLAR
İnsan sağlığını olumsuz etkileyen diyabete ve obeziteye dikkat çekmek adına kentte çeşitli etkinlikler de yapacaklarını sözlerine ekleyen Uçar konuşmasını, “Tüm Sivas halkını Sivas’ın diyetisyenleri olarak 14 Kasım saat 14:00 de tren garından Sivas Cumhuriyet Meydanı’na yapacağımız farkındalık yürüyüşüne bekliyoruz. Akşam 19:00 a kadar Cumhuriyet Meydanı’nda ki tek ağaç mevkiinde halkımızı sağlıklı yaşam ve diyabet açısından değerlendirip zihinlerdeki soruları cevaplıyor olacağız. Sadece yaşamınıza yaptığınız birkaç küçük dokunuş ile yaşam kalitenizin ne kadar artacağını bilseniz çok şaşırır ve sağlıklı yaşama geçme sürecinizi hiç ötelemezsiniz.” şeklinde sonlandırdı.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Şifa kaynağı baharat: tarçın

ŞİFA KAYNAĞI BAHARAT: TARÇIN

Tarçın, tarihte bilinen en eski baharatlardan biridir. Günümüzde en çok kan şekeri metabolizmasına iyi geldiği düşünülen tarçın, aynı zamanda pek çok sağlık probleminde de bizlere yardımcıdır. Şeker dengesi haricinde sağlığımız için daha nelere etkisi var, beraber bakalım;
 İçeriğinde bulunan ‘sinnamaldehit’ in kan şekerini ve kolesterolü düşürücü etkisi vardır. Yapılan araştırmalarda, özellikle Tip-2 diyabet (şeker)
hastalarında kan şeker düzeyini dengelediği bulunmuştur. Kalp-damar hastaları için de kan kolesterol ve kan yağı düzeyinde düşüş sağlaması, iyi
kolesterolü (HDL) yükseltmesi ve kötü kolesterolü (LDL) düşürmesi başka bir faydası olarak görülmektedir.
 İçerdiği kalsiyum ve lif sayesinde vücutta meydana gelen ödemi azaltmakta, biriken fazla tuzun atılımıyla birlikte yüksek tansiyon riskini düşürmekte ve kolon kanserine karşı koruyucu etki sağlamaktadır.
 Sindirim sistemine yardımcıdır: mide rahatsızlıklarını ve karın ağrılarını giderir. Barsak kurtlarının boşaltılmasına, iltihapların iyileşmesine ve gaz sıkıntılarına yardımcı olur.
 Tarçın oldukça güçlü bir antioksidandır. Grip, nezle ve soğuk algınlığı gibi hastalıklarda rahatlatıcı etkisi vardır. Bal ve limon ile karıştırılması boğaz
yanmasına ve öksürüğe iyi gelmektedir.
 Ağıza alınarak çiğnenmesi ağız ve diş kokularına iyi gelir.
 Beyin aktivitesini artırıcı etki gösterir. Yapılan bir araştırmaya göre tarçın kokusunun hafızayı geliştirdiği ve bilişsel fonksiyonu arttırdığı belirtilmektedir.
Piyasada Seylan, Vietnam, Çin tarçını gibi birçok tarçın çeşidi bulunmaktadır. En çok bulunan ve ucuz olan Çin ve Vietnam tarçınıyken; en etkili olanı Seylan tarçınıdır. Bu iki tarçın çeşidinin birbirinden ayrım noktaları ise şöyle:
SEYLAN TARÇINI ÇİN TARÇINI
Açık kahverengi Koyu kahverengi
Yumuşak Sert
Yumuşak aroma Sert, yoğun aroma
Düşük miktarda kumarin içerir Yüksek miktarda kumarin içerir
Besin değeri çok yüksek Besin değeri çok düşük

Daha pahalı Ucuz fiyatlı
Piyasada çok daha fazla bulunan Çin ve Vietnam tarçınını ne yazık ki önermiyoruz. Bunun asıl nedeni ise içeriğindeki “KUMARİN” miktarı. Fazla kumarin tüketimi, kan sulandırıcı etkisi nedeniyle kanama riskini arttırabilir ve karaciğer hasarına sebep olabilir. Dolayısıyla kullandığınız tarçının türüne de bakmak oldukça önemli. Tarçının fazla alınması alerjik etki de yaratabileceği gibi yine “her şeyin fazlası zarardır.”
ilkesini unutmamalısınız.

Kaynak: Doktor Sitesi