Kategoriler
Sağlık

“10 kişiden 1’i diyabetle yaşıyor”

Diyetisyen Süheyla Subaşı Uçar, diyabet hastalığının önemine dikkat çekerek dünyada her 10 kişiden 1 ‘inin günümüzde diyabetle yaşadığını, bu kişilerin yarısının diyabet hastası olduğunun farkında olmadığını savundu.
Diyabet hastalığına ilişkin insanların gerekli testleri yaptırmasını isteyen Diyetisyen Uçar, “Diyabet hastasının doğru tıbbi tedaviyi ve tıbbi beslenme tedavisini almaması demek kan şekeri yükseldiğinde, kan giden tüm organlarının hasar görmesi demektir. Bu durum uzun vadede kişinin yaşam kalitesinin ve hayat enerjisinin azalmasının yanı sıra birçok organını da olumsuz etkiler. Sağlıksız beslenme ile birlikte gelen yüksek vücut ağırlığı ile diyabet hastalığına yakalanma riski artmaktadır. Bugün Avrupa’da obezite konusunda maalesef Türkiye olarak 1 sıradayız. Obezite ve paralelinde gelen diyabet gibi kronik hastalıkları önleyemezsek gelecek nesil için yüksek oranda kronik hastalıklara yakalanma riski çok fazla.” dedi.
Diyabet hastalığının, pankreasın artık insülin üretemediği veya vücudun ürettiği insülini yeterince kullanamadığı durumlarında ortaya çıkan kronik bir hastalık olduğunu belirten Uçar, “Diyabet vücuttaki insülinin işlevselliğini kaybetmesinden dolayı kandaki şekerin, glikozun kullanılamamasıdır. İnsülin, pankreasta üretilen ve tükettiğimiz besinin içindeki glikozun hücre içine girip kullanılmasını sağlayan bir hormondur. İnsülin hormonu bazı bireylerde genetik ve çevresel sebeplerden etkilenir ve görevini yapamayınca kan şekeri yükselir. En önemli çevresel faktörlerden biri beslenmedir. Beyaz un ve beyaz şeker gibi besinlerin günlük besin örüntüsünde yüksek bir orana sahip olması ile kişi kendini diyabet hastalığı risk çemberine (mavi çember) dâhil eder. Beslenme ile bu besinler yüksek oranda alındığında kandaki glikoz değeri artar. Vücut kendini şeker hastalığından korumak için kandaki bu glikoz değerini azaltmaya çalışır. İlk yöntem olarak bu şekeri yağ olarak özellikle karın ve üst bölgede depolar. Yani kişinin kilo alması, vücudunun onu koruma ve uyarı mekanizmasıdır. Uzun vadede kişi bu uyarıyı dinlemeyip sağlıksız beslenmeye devam ederse vücut depolamaya ek olarak idrarla da şeker atmaya başlar. Kişide sık idrara çıkma, aşırı susama ve çok su içme halleri görülür. Bu durum kişinin diyabet hastası olduğunun göstergesidir.” ifadelerini kullandı.
HER YIL DİKKAT ÇEKMEK İÇİN FARKLI ETKİNLİKLER YAPILIYOR
Diyabete dikkat çekmek adına her yıl 14 Kasım’da dünya da ‘Dünya Diyabet’ günü olarak kutlandığını hatırlatan Uçar, “Diyabet Gününün 14 Kasım’da kutlanmasının sebebi diyabet hastalığı tedavisinde yaşamsal bir konumda bulunan insülin hormonunun 1921 yılında keşfini gerçekleştiren Frederick Banting doğduğu gündür. Birçok diyabetli için Frederick Banting yaşamlarını armağan etmesi sebebiyle kendi doğum günleri kadar önemlidir ve diyabete dair farkındalık oluşturabilme adına 14 Kasım tüm dünya tarafından Dünya Diyabet Günü olarak kutlanmaktadır. Toplum olarak Kasım ayında üzerimize büyük görevler düşmektedir.” dedi.

BELİRTİLER VARSA SİZ DE DİYABET HASTASI OLABİLİRSİNİZ
Okuyucularımızın diyabet hastası olup olmadıklarını anlamaları adına okuyucularımıza diyabet risk testi soruları da yönelten Diyetisyen Uçar, “1. yemekten sonra uykunuz geliyor mu? 2. Yemeğin hemen arkasına tatlı yiyor musunuz? 3. Sık sık idrara çıkar mısınız? ( daha çok gece ve besine dayalı olmayan bir idrara çıkma isteği ) 4. Ağzınızda kuruluk var mı? ( sanki oruçta tuzlu bir besin tüketmişsiniz ve ağzınızda bunun kuruluğu, susuzluğu var gibi) 5. Vücut tipiniz elma tipi mi? bu 5 sorudan 3’üne evet diyorsanız bir doktor ve diyetisyen tarafından diyabet açısından değerlendirilmeniz lazım.” önerisinde bulundu.
DİYABETE DİKKAT ÇEKMEK İÇİN YÜRÜYÜŞ YAPACAKLAR
İnsan sağlığını olumsuz etkileyen diyabete ve obeziteye dikkat çekmek adına kentte çeşitli etkinlikler de yapacaklarını sözlerine ekleyen Uçar konuşmasını, “Tüm Sivas halkını Sivas’ın diyetisyenleri olarak 14 Kasım saat 14:00 de tren garından Sivas Cumhuriyet Meydanı’na yapacağımız farkındalık yürüyüşüne bekliyoruz. Akşam 19:00 a kadar Cumhuriyet Meydanı’nda ki tek ağaç mevkiinde halkımızı sağlıklı yaşam ve diyabet açısından değerlendirip zihinlerdeki soruları cevaplıyor olacağız. Sadece yaşamınıza yaptığınız birkaç küçük dokunuş ile yaşam kalitenizin ne kadar artacağını bilseniz çok şaşırır ve sağlıklı yaşama geçme sürecinizi hiç ötelemezsiniz.” şeklinde sonlandırdı.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Diyabet kalp ve böbrekleri vuruyor!

Türkiye’de ve dünyada en yaygın rastlanan hastalıklar arasında bulunan, halk arasında da çoğunlukla şeker hastalığı olarak da bilinen Diabetes Mellitus, temel olarak kandaki glukoz (şeker) seviyesinin normalin üzerine çıkması durumudur. Bireylerin, bayramda öğünlerinin arttığı ve tatlılar başta olmak üzere, ziyaretlerde ikram edilen yiyeceklerde aşırıya kaçılması diyabet (şeker) hastaları için hayati risk oluşturabiliyor. Diyabetli bireylerin bayramda da günlük yaşamlarında uyguladıkları özel beslenme programlarına devam etmesi gerektiğini söyleyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Nur Sert, diyabeti hastalarının nasıl beslenmesi ve nelere dikkat etmesi gerektiğiyle alakalı Elips Haber’e özel açıklamalarda bulundu.

“Ciddi sağlık problemlerine sebep olabilir”

“Fazladan günlük kalori ihtiyacının üstünde kalori ve yağ alımında, vücudunuz kan şekerinde istenmeyen bir yükselme oluşturur” diyen Sert, “Kan şekeri kontrol altına alınmazsa, yüksek kan şekeri seviyesi gibi ciddi problemlere sebep olabilir. Eğer bu durum devam ederse sinir, böbrek ve kalp tahribatı gibi uzun vadeli komplikasyonlara yol açabilir. Sağlıklı besin tercihleri yaparak ve beslenme alışkanlıklarınıza dikkat ederek kan şekeri seviyenizi güvenli bir skalada tutmaya yardımcı olabilirsiniz. Tip 2 diyabeti olan çoğu birey için kilo vermek kan şekerini kontrol etmeye yardımcı olabilir ve bir dizi başka sağlık faydası da sağlar” diye konuştu.

“Yiyeceklerde haşlama ve fırınlama yöntemi seçilmeli”

Diyabet hastalarının beslenmelerine daha çok önem vermesi gerektiğini söyleyen Dyt. Sert, “Yiyecekleri kızartma, kavurma ve fazla yağda pişirmek yerine az yağda, haşlanarak veya fırınlama yöntemi seçilmeli. Kırmızı et tüketimi azaltılmalı; yerine balık veya tavuk tüketilmeli. Lif içeriği yüksek besinler sindirimi geciktirerek, kan şekerinin daha yavaş yükseltirler. Daha fazla lif alımın için sebze ve meyve, tam tahıllı ürünler, kuru baklagiller tüketilmelidir” ifadelerini kullandı.

“Düzenli yürüyüş ve egzersiz yapılmalı”

Yürüyüş ve egzersiz yapmanın kan şekerini dengelemeye yardımcı olduğunu ve düzenli yürüyüş yapmaya özen gösterilmesi gerektiğine dikkati çeken Sert sözlerini şöyle sürdürdü;

“Beyaz undan yapılan ekmek, makarna, börek; şekerli gıdalar, pirinç ve mısır yerine tam tahıllı ürünler, yulaf tercih edilmelidir. Sebze ve meyve, nohut, mercimek, kuru fasulye gibi kuru baklagiller tüketilmelidir. Çay, kahve şekersiz tüketilmeli. Her kahve ve çay sonrası su tüketilmeli. Ayrıca gün içerisinde yeterli miktarda su tüketilmeli. Bireyin kilosu ile 0.035 sayısı çarpılarak tüketilmesi gereken su miktarı hesaplanabilir”

“4 besin grubundan yeterli miktarda alınmalıdır”

“Kan şekeri dengesi, yeterli ve dengeli beslenmek için 4 besin grubunu içeren tabak oluşturulup her öğün yeterli miktarda tüketilmelidir” ifadelerini kullanan Sert, bu besin gruplarını şöyle sıraladı;

*Süt ve süt ürünleri grubu

*Et-yumurta-kurubaklagiller ile yağlı tohumlar grubu

*Sebze ve meyve grubu

*Ekmek ve tahıllar grubudur.

“3-4 saat aralıklarla beslenilmelidir”

Diyabet hastalarının kan şekerinde dengesizlik oluşmaması için 3-4 saat aralıklarla beslenmesi gerektiğine dikkati çeken Sert, sözlerini şöyle tamamladı;

*Nohut, mercimek, kuru fasulye gibi diyet lifi içeren gıdalar; kan şekerinin kana karışma süresini uzatır, kan şekeri kontrolüne destek olur.

*Balık, çiya tohumu, ceviz, semizotu, keten tohumu gibi omega 3 içeren besinler; şeker hastalığının neden olabileceği kalp ve damar hastalıklarından korunmaya yardımcıdır. Aynı zamanda diyabetli bireylerde inflamasyonu önlemeye yardımcıdır.

*Sebze ve meyveler; vitamin ve mineral, lif ve antioksidan içermeleriyle kan şekerinin dengede olmasına katkıda bulunurlar. Lahana, karalahana, ıspanak, semizotu gibi yeşil yapraklı sebzeler; yüksek lif, düşük karbonhidrat içeriği ile kan şekerini dengelemeye yardımcıdır. Erik, armut, elma, çilek, böğürtlen gibi glisemik yük ve indeksi düşük olan meyveler tercih edilmelidir.

*Yoğurt ve kefir gibi süt ürünleri; karbonhidrat içeriği yüksek besinlerle tüketildiğinde şekeri dengelemede yardımcı olurlar. Meyveleri tek tüketmek yerine yoğurt veya kefir ile birleştirmekte fayda var. Tarçın tüketilmesi kan şekerini düşürücü etkiye sahiptir. Çaya, suya eklenebilir. Yoğurda, tatlı tüketildiğinde veya meyvenin üzerine toz tarçın serpilebilir.

*İyi bir antioksidan, zencefil ve zerdeçal; diyabeti önlemeye de yardımcıdır.

*Zeytinyağı, çiğ ceviz, çiğ fındık, çiğ badem gibi çiğ kuru yemişler; insülin direncini azaltır, kan şekerinin dengelenmesine destek olur. Meyvelerle birlikte ara öğün olarak tüketilebilir.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Glukoz

Kan değerlerimiz bize neler söylüyor kısmında 1 numarada GLUKOZ var.

* Glukoz kanda ki kan şekeri değerini gösterir.
* Glukoz değeri bizlere diyabetimiz olup olmadığını gösterir.

*Kanda 100- 125 arası kan şekeri prediyabet sinyali verirken 126 ve üzeri kan şekeri diyabet tanısı demektir.

Tabi tek başına belirteç değildir. OGTT testi ile tip 2 diyabet tanısı kesinleştirilir.

GLUKOZ değerinin normal seyrinde ilerlemesi için 3 ana -3 ara öğünden oluşan bir beslenme hayatınızın olması gerekiyor.

Egzersiz yapmalısınız, kilo vermelisiniz. eğer ki seyri kötü yönlendirirseniz diyabet komplikasyonlarına yol açarsınız.

ve size güzel bir haber verelim oral antidiyabetik ilaç kullanıyorsanız iyi yönettiğiniz diyabette onları da bırakabiliyorsunuz.

sizler hangi yolu izliyorsunuz diyabeti yönetirken nasıl besleniyorsunuz?

Kaynak: Doktor Sitesi