Kategoriler
Sağlık

Akne şikayeti ve beslenme

Akne, halk arasında sivilce olarak bilinmektedir. Başta ergenlik dönemi olmak üzere her yaşta görülmektedir. Şiddetli akne özgüven eksikliğine, beden algısının bozulmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle önemsenmesi gereken bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Aknenin sebepleri çoktur ancak biz beslenme kısmına değineceğiz.

Süt: Özellikle düşük yağlı süt tüketimi, akneye sebep olmaktadır. Bu nedenle akne tedavisi sırasında sütten uzak durmakta fayda var. Ancak diğer süt ürünlerinin akneye sebep olduğuna dair bir veri bulunmamaktadır. Bu nedenle diğer süt ürünlerinden rahatlıkla faydalanabilirsiniz.

Yeşil Çay: Yüksek miktarda antioksidan maddeler içermektedir. Yeşil çayın aynı zamanda anti-inflamatuvar ve antimikrobiyal özellikleri de vardır ve yapılan çalışmalarda yeşil çayın sivilce tedavisinde etkili olduğu görülmüştür.

Glisemik Yük – Glisemik İndeks (Şekerli ve Yüksek Karbonhidrat İçeren Besinler): Deri altında üretilen ve antioksidan, antimikrobiyal, anti-inflamatuvar etkiye sahip bir hormon vardır. Bu hormonun adı, “Adiponektin”dir. Sivilce problemi olan bireylerde serum adiponektin düzeyi daha düşüktür. Yani sivilce problemi olan bireylerde, aynı zamanda adiponektin eksikliği de olabilir. Adiponektin ile glisemik inseksi ve glisemik yükü yüksek olan besinler arasında ters ilişki vardır. Kısacası karbonhidrat içeriği yüksek diyetler ve basit karbonhidrat kaynakların tüketimi sivilce oluşumuna sebep olmaktadır.

Yağ Tüketimi: Sivilce problemi yaşayan bireyler, diyetinde daha çok omega-3 yağ asidi içeren besinlere yer vermelidir. Balık, ceviz, keten tohumu tüketimini arttırmalıyız. Ayrıca doymuş yağ asidi sivilce oluşumu da tetiklemektedir. Hayvansal kaynaklı besinlere ve hazır gıdaların tüketiminden kaçınılması gerekiyor.

İnsülin Direnci: Sivilce problemi olan kişilerde, insülin daha sık görülmektedir. Bu nedenle eğer kişinin fazla kilosu varsa diyetisyen eşliğinde sağlıklı bir diyet uygulaması faydalı olacaktır.

A Vitamini ve Çinko: Şiddetli akne tedavisinde, A Vitamini ve Çinko takviyesinin olumlu faydaları vardır. Ancak kesinlikle dermatolog gözetiminde kullanılması gerekmektedir.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Bayrama özel beslenme önerileri

Ramazan bayramı, şeker bayramı olarak da adlandırılmaktadır. Bu kutlu 3 günde herkes ailelerini, yakınlarını, sevdiklerini en iyi şekilde misafir etmekten ve ikramda bulunmaktan hoşnut olur. Bayram klasikleri arasında; baklava, sarmalar, börekler, tatlılar ve ikram şekerlemeler sıklıkla tüketilmektedir. Ülkemizde şeker tüketimi ise önerilen sınırların yaklaşık 2.5 katı kadar fazladır. Özellikle bulaşıcı olmayan kronik hastalıkların (obezite, tip2 diyabet, hipertansiyon vb..) artması beslenme sorunlarından kaynaklanmaktadır.

Ramazan ayı boyunca oruç tutan herkes iftar vaktini bir tatlının veya sevdiği bir yemeğin hayalini kurarak geçirir. Düzensiz ve plansız beslenme eylemini sürdüren kişilerde tat duyusu gittikçe karmaşık ve bir o kadar yoğun bir hale dönüşmektedir. Dolayısıyla bu durum hareketsiz yaşam ile birleştiğinde, metabolizma hızı yavaşlamakta, insülin direnci ve beden ağırlığında hızlı bir artışla sonuçlanmaktadır.

Oruç tutulan süre boyunca, gün içinde herhangi bir besin alımı gerçekleşmediğinden, oruç döneminin bitmesi ile su tüketimi her saat başı 250 mL olacak şekilde düzenlenmelidir. Kahvaltı en geç 09.00 , öğle öğünü 12.30 , ikindi ara öğünü 16.00 ve akşam yemeği en geç 20.00 olacak şekilde beslenme düzeni oluşturulmalıdır. Ramazan ayında birçok kişinin meyve tüketimi önerilerin altında kalabilmektedir. Bu nedenle gün içinde yer alan ara öğünler günlük 3-4 porsiyon meyve ihtiyacının karşılanmasında yardımcı olacaktır.

Metabolizma hızını artırabilmek adına; protein kalitesi yüksek besinlere ağırlık verilmelidir. Maş fasulyesi, nohut, mercimek, somon, tavuk göğsü, yumurta, ceviz, kefir gibi besinler hem proteinden bol hem de uzun süre tok tutmaya yardımcı olmaktadırlar.

Mevsim Sebze ve yeşilliklerinin tüketimi günlük 3 porsiyon kadar olmalı ve tuz eklenmemelidir. Pişirme tekniklerinde kızartma yöntemi tercih edilmemeli, 1 Yemek Kaşığı zeytinyağı ile yemekler hazırlanmalıdır.

Et grubundan balık tüketimine haftada 2-3 kez ağırlık verilmeli, kırmızı et tüketimi maksimum haftada 1 olmalı ve tavuk – hindi gibi yağ – kolesterol miktarı düşük etler tercih edilmelidir. Salam, sosis, sucuk vb işlenmiş etler, yüksek sodyum ve yağ içeriğinden dolayı tercih edilmemelidir.

Yemekleri hazırlarken doymuş yağ grubundan zengin olan hayvansal yağları mümkün olduğunca kullanmamak doğru bir tercih olacaktır. Özellikle kalp damar hastalıklarına yatkınlığı olan bireylerde doymuş yağ grubu dikkatli tüketilmesi hatta tüketilmemesi gereken gruptur. Ek olarak yağ tercihinin zeytinyağı olması ve maksimum 3 yemek kaşığı olması yeterli olacaktır.

Şeker ve şeker içeren besinler, günlük total tüketimi enerjinin %10’unu geçmemelidir. Bayram günleri şekerin grubunun en çok tüketildiğini ve porsiyon kontrolünün sağlanamadığını sıklıkla görmekteyiz. Ülkemizde artan diyabet oranlarını düşündüğümüzde, şekerin aslında masum olmadığını ve haftada en fazla 1 kez az şekerli sütlü tatlılar tercih edilmesini yeterli görebiliriz. Her yaş grubunda şeker tüketimi oldukça yüksek seyrettiğinden, metabolik sendrom gelişme riski fazladır. Bu nedenle bayram günleri, özel günlerde tatlı tüketimini sınırlandırmalıyız.

Beyaz un, rafine edilmiş tahıllar ve düşük posalı işlenmiş ürünler: kek, pasta, börek, bisküvi, kurabiye vb hamur işleri yine bayramlarda sıklıkla sofralarda yer aldığından, tüketimi azaltılması gereken besinleri oluşturmaktadır. Bununla beraber pirinç, patates, makarna vb tahılların yerine bulgur, karabuğday vb tüketimi sağlanmalıdır.

Sağlıklı ve mutlu nice bayramlara erişmek dileğiyle !

Kaynak: Doktor Sitesi