Kategoriler
Sağlık

Trans yağlar kalbi ve beyni nasıl etkiliyor?

TRANS yağlar ucuz bitkisel yağların yüksek basınç ve yüksek ısı altında hidrojenizasyonu ile üretilir. Bu yağlar ilave edildikleri gıdanın lezzetini artırıp, raf ömrünü uzatır. Az miktarda tüketildiklerinde bile kalp damar hastalığı riskini artırır. ‘Peki gün içinde tükettiğimiz gıdaların hangileri trans yağ içerir? Bu yağlar sağlığımızı nasıl etkiler? Gıda etiketle­rinde hangi isimlerle gizlenir? Uzman Diyetisyen Meltem Tombul, tüm bu sorularımı şöyle yanıtladı:TRANS YAĞ NEDİR? Tüketilebilecek en kötü ve en sağ­lıksız yağ türü olarak kabul edilen trans yağlar, hayvansal kaynaklı bazı besinlerde doğal olarak bulunan ve endüstriyel olarak oluşturulan yapay trans yağ olarak karşımıza çıkan bir çeşit doymamış yağ asididir. Doğal trans yağlar; sığır, koyun, keçi gibi ge­viş getiren hayvanlardan elde edilen et ve süt ürünlerinde bulunmaktadır. Bu türlerin süt ürünlerindeki yağın yüzde 2-6’sı; sığır ve kuzu etindeki yağın yüzde 3-9’u trans yağdan oluşur. Miktarı kontrol altında tutularak tüketildiği takdirde sağlık açısından ciddi risk oluş­turmaz. Yapay trans yağlar ise sıvı yağların yüksek basınç ve yüksek ısı altında katı yağlara dönüştürülmesiyle oluşan yağ­lardır. Endüstriyel yağlar sağlık için oldukça zararlıdır.NE AMAÇLA KULLANILIR? Endüstriyel yapım olan trans yağlar düşük maliyetli ve kullanımı uzun ömürlü olduğu için sıklıkla tercih edi­lir. Yapay lezzeti nedeniyle yiyecekle­re güzel tat verir ve çabuk bozulmala­rını önler. Özellikle paketli ürünlerin raf ömrünü uzatmak için kullanılır. Bazı restoranlarda ve fast-food zin­cirlerinde kızartma yağı olarak sıklıkla tekrar tekrar kullanılır.Neden uzak durmalıyız? TRANS yağ içeren ürünleri tüketmemeniz için pek çok ne­den vardır. Bunlardan biri trans yağların kötü kolesterol olarak bilinen LDL kolesterolü yükseltip iyi kolesterolü (HDL) düşürme­sidir. LDL kolesterol, atardamar duvarlarında birikerek damar­larda sertlik ve daralma yaratır. HDL kolesterol ise fazla LDL kolesterolü alıp karaciğere geri gön­derir. Trans yağ içeren besinler tüketmek uzun vadede kalp hastalıkları ve felç gibi ciddi sorunları doğurabilir. Obeziteye zemin hazırlarken tip 2 diyabet gelişme riskini de artırır. Ayrıca Alzheimer’a, karaci­ğer yağlanmasına, kadınlarda kısır­lığa ve kansere yol açabilir.Nasıl beslenmeliyiz? TRANS yağ içeren gıda­lardan uzak durmak için sebze, meyve, tam tahıllı ürünler, kümes hayvanları, balık ve kuruyemiş ağırlıklı besinler tercih edebilirsiniz. Bu besinlerin yanı sıra kırmızı etin, şekerli, işlenmiş tüm yiyeceklerin ve içeceklerin tüketimine de sınır getirmeli­siniz. Kızarmış ürünler yerine ızgara veya fırında yapılan ürünleri tercih etmelisiniz. GÜNDE NE KADAR TÜKETMEK RİSKLİ? GÜNLÜK alınan trans yağ oranı çok düşük olmalıdır. 1 bir dilim kekte 4.5 gram, 3 adet kremalı kurabiyede 2 gram, 1 kaşık margarin 3 gram, 1 adet gofret 3 gram, orta boy paket patates kızartması 8 gram trans yağ içerir. Günde 5 gram trans yağ kalp damar hastalıkla­rında riski yüzde 25 artırır. GİZLİ ADLARI NELERDİR? SATIN alacağınız yiye­ceklerin etiketlerini mutlaka okuyun. Her zaman trans yağ ibaresi yer almaz. Ürün içindeki trans yağları gizle­mek için çoğu zaman “hid­rojenize yağ”, “hidrojenize bitkisel yağ”, “hidrojenize nebati yağ” gibi ibareler kul­lanılmaktadır. ‘Hidrojenize yağ yoktur’, ‘trans yağ yok­tur’ ve ‘kısmen hidrojenize yağ içerebilir’ gibi ibarelere de dikkat edin. Çünkü ba­zen traans yağ limiti sınırın altında gösterilerek bu ibare­lere yer verilebiliyor. HANGİ YAĞLAR SAĞLIKLI? DOYMUŞ yağ olan trans yağ yerine doğmamış yağları tercih edilmelidir. Doymamış yağ olarak bilinen sağlıklı yağlar; zeytinyağı, fındık, fıstık, ceviz, yer fıstığı gibi kabuklu yemişler, susam, su­sam yağı, avokado, badem yağı, kanola yağı tüketilebile­cek sağlıklı yağlardır. Fındık, ceviz ve balıktaki yağlar Omega-3 yağ asitleri sayesinde de sağlıklıdır. HANGİ YİYECEKLERDE BULUNUR? TRANS yağların gıda sektöründe başlıca kullanıl­dığı gıdalar şun­lardır: ■ Margarin ■ Fast-food zin­cirinde bulunan patates kızart­ması ve çıtır tüm kızartmalar, ■ Paketli hazır gıdalar, atıştırmalıklar, ■ Unlu mamül­ler, bazı ekmek­ler (pasta, kek, donut, muffin, turta vb.), ■ Dondurulmuş ürünler (pizza ve diğer hamurlu ürünler), ■ Patlamış mısırlar, ■ Cipsler, ■ Soslar, ■ Dondurma, milkshake gibi gıdalar, ■ Kahvelerde kullanılan kremalar vb.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Yazın kilo vermeyi engelleyen 3 hata

Bahar aylarında başlayan kilo verme çabaları çoğu zaman sonuç vermez ve genellikle yaz aylarına sarkar. Ancak günler uzayıp, hareket artsa da bazı beslenme hataları yaz döneminde de zayıflamayı engeller. Uzman Diyetisyen Meltem Tombul, yaz aylarında kilo vermeyi güçleştiren 3 önemli nedeni ve çözüm yollarını şöyle sıraladı:1 – Uzman desteği olmadan diyet yapmaya çalışmak Yazın kış aylarından kalan ya da yemek yerine daha masum olduğuna inanılarak sık sık yapılan atıştırmalarla artan kilolardan kurtulmak adına harekete geçilir. Kısa bir araştırma sonucu bulunan programlar ya da kulaktan dolma bilgilerle uzmanı olmayan kişiler tarafından oluşturulan listeler ele geçirildiğinde sorgulanmaz. Oysa diyet kişiye özeldir. Bilinçsiz uygulanan kısa zamanlı programlar sonucu kaybedilen kilolar yağdan değil kastan gider. Ayrıca vücutta bir tepki olarak ödem artışı meydana gelir. Tam da bu nedenle yapılan diyet sonrası tartıda görülen eksi değerler 1-2 hafta içinde tekrar gelir. Vücutta kısa sürede yaşanılan kas kaybı sonucu metabolizma hızında azalma, yağ yakım işlevinde yavaşlama, yavaşlayan metabolizma sonucu yağ depolama yatkınlığı artar.ÇÖZÜMÜ Bilinçsiz uygulama sonucu kas kayıpları ve bozulan biyokimyasal parametreleri (kan değerleri) sık karşılaşılan durumlar arasındadır. Bu nedenle kısa süreli vaatler veren yaz listeleri uygunluğu uzman tarafından teyit edilmeden yapılmamalıdır. Detoks kelimesi aslında detoksifikasyon kelimesinden gelir ve toksik maddelerin fizyolojik olarak vücuttan uzaklaştırılmasını ifade eder. Yani herhangi bir diyete ihtiyaç duymadan vücudun günlük olarak sağlıklı karaciğer, böbrekler, bağırsaklar, lenfatik sistemler aracılığı ile yaptığı fizyolojik bir süreçtir. Kişinin bu organlarında sağlık problemi varsa bilinçsiz tüm uygulamalardan kaçınmalıdır. Zaten organların kendi kendine yerine getirdiği bu görevde onlara destek olmak için en doğal yöntem olan “su içmeyi” tercih etmelisiniz. (İhtiyacınız olan su miktarı hesaplanırken çok fazla faktöre göre değişiklik göstermektedir. Standart bir bireymiş gibi yüzeysel olarak günlük su ihtiyacınızı kgx35 formülü ile hesaplayabilirsiniz.) Günlük yaşantınıza herhangi bir fiziksel aktivite ekleyerek kas kütlenizi artırmaya çalışmalısınız. Kas kütlesi artınca metebolizma hızıda artar ve yağ yakılır. 2 – İçecekleri vazo gibi bardaklarda tüketmek Son yıllarda büyük boy, neredeyse çiçek vazosu kadar büyük bardaklarda meyve suyu, alkollü içecekler, asitli içecekler tüketmek maalesef moda oldu. Tüketilen bu sıvılar arasında elbette taze sıkım meyve suyu gibi diğer sıvılara nazaran faydalı içecekler de bulunuyor. Ancak sağlıklı bile olsa miktarlara her zaman dikkat etmek gerekiyor. Evde bir bardak portakal suyu elde etmek için ortalama 3-5 portakalın suyunu sıkıyoruz. Büyük boy bir bardak meyve suyu için kaç meyve sıkmamız gerektiğini siz düşünün! Asitli içecekler de sağlık açısından hiç önerilmediği gibi yüksek kalorili ve yağ hücre sayısını artırıcı özelliktedir. Yazın artan sosyal hayat, alkol tüketiminin de artmasını sağlıyor ve alkollü içecekler de hiç masum değil. Serinlemek için tercih edilen içeceklerin kalorisi göz ardı edildiği zaman kilo vermek zorlaşırken, almak kolaylaşıyor. ÇÖZÜMÜ Meyveyi öğün yerine kullanmak veya kilo vermek adına meyveyle öğün oluşturmak isteyen bireylerin tüketim esnasında -bir sonraki öğüne kadar maksimum toklukla geçebilmeleri için yanında mutlaka süt grubu ve yağlı tohumlara yer vererek en uygun formda tüketmeleri gerekir. Ayrıca 4-5 meyvenin şekerini aynı anda tüketmemek adına gün aşırı olmaması kaydıyla yaz aylarında bardak boyu küçük olacak şekilde nadiren meyve suyu da tüketilebilir. Asitli içecek tüketimini azaltmak için maden suyunu tercih ederek bu ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Maden suyunu sade tüketemiyorsanız içine aroma katabilmek adına sevdiğiniz meyveyi ezerek ilave edebilir, taze nane-limon gibi tatlarla destekleyebilir veya ezilmiş/dilimlenmiş meyvelerle buz küpleri oluşturarak içeceğinizi renklendirebilirsiniz. 3- Kalorisi yüksek kahveleri tercih etmek Özellikle büyük kahve zincirlerinin günlük yaşama entegre ettiği kremalı, bol kalorili büyük boy kahveler ve soğuk içecekler yazın kilo almanın en baştaki nedenleri arasında yer alıyor. Çünkü yemekler kadar içeceklerden de kilo alım oranı çok yüksektir. Bol kremalı kahvelerden iki tane içmek, standart bir bireyin günlük kalori ihtiyacının büyük kısmını karşılıyor. Günlük alınması gereken kalori; karbonhidrat, protein, yağ gibi temel ihtiyaçlar üzerinden hesaplanmaktadır. Yüksek kalorili içecekler ile günlük kalori ihtiyacının büyük çoğunluğu tamamlansa da sağlıklı beslenmede olay kalori saymakta değil, kalorilerin besin gruplarına dengeli dağılmasını sağlamaktır. Bu kahvelerle tokluk verecek lif, vücudu besleyecek vitamin ve mineraller karşılanmadığı için tek tip beslenme modelinde olduğu gibi dengesiz beslenme ortaya çıkmaktadır. Ayrıca içinde bulunan tatlandırıcılar yüzünden yine kan şekerini olumsuz etkileyerek kısa sürede açlık hissine sebep olmaktadır. ÇÖZÜMÜ Kahve tercihinizi sade Türk kahvesi, sütlü/sade filtre kahve, Espresso, Americano, Latte gibi çeşitlerle değiştirerek hem fazla kalori alımından kaçınıp hem de metabolizma çalışma hızınızı olumlu anlamda destekleyebilirsiniz. Bunu yaparken de günlük alınması gereken 300-400 mg’lik kafein ihtiyacınızı tamamlamış olursunuz. Kremalı ve ağır kahvelerden yukarıda belirtilen kahve çeşitlerine geçiş kolay olmayacağı için alıştırma evresinde kahve yanında hurma/kuru kayısı/gün kurusu ve çiğ kuruyemişleri tüketebilirsiniz. Böylece kahve tercihinizi değiştirirken hem tokluk hissi sağlamış hem de tatlı isteğinizi ortadan kaldırmış olursunuz.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Bayramda sağlıklı beslenmenin etkili yolları

Kurban Bayramı’nda beslenmeyle ilgili hatalar sağlık sorunlarını tetikleyebiliyor. Dolayısıyla başta et ve tatlı tüketimi olmak üzere yemeklerde ölçüyü kaçırmamak gerektiğini önemle vurgulayan Uzman Diyetisyen Meltem Tombul, önerilerini şöyle sıraladı:Her öğünden önce ve sonra su için Sindirim ve hazımsızlık problemi yaşamamak için ortalama günlük su tüketimi 2,5 -3 litre olmalıdır. Her öğünden 1 saat önce ve 1 saat sonra 1-2 bardak su tüketilmelidir. Bayram ziyaretlerinde şerbetli, ağır tatlılar ve çeşitli çikolatalar yerine daha hafif olan sütlü tatlılar tercih edilmelidir. Ziyaretlerin sıklığına göre tek tüketimdeki miktarı ayarlanmalıdır, sıklık arttıkça tüketim miktarı azaltılmalıdır. İçecek tercih ederken gazlı içecekler yerine açık çay veya etin sindiriminde destek olan bitki çayları tercih edilmelidir.Sadece ete yüklenmeyin Eti sindirmek için maden suyu tüketilebilir. Seçim yaparken sodyum miktarı düşük olan markalar tercih edilmelidir. Yüksek sodyumlu maden suyunun sık tüketimi tansiyon ve ödem problemine yol açabilir. Yeterli ve dengeli bir beslenme şekli oluşturabilmek için (özellikle et tüketirken) diğer besin gruplarına da (ekmek, süt grubu, sebzeler, meyveler) yer verilmelidir. Kırmızı etin olduğu öğünler için öğle saatleri tercih edilmelidir. Rahat mide ve konforlu gece uykusu için akşam öğününde hafif sebze yemekleri tercih edilmelidir.Lifli gıdalar tüketilmeye özen gösterilmelidir. Alkol tüketiminden kaçınılmalıdır.Eti salata ve sebzeyle birlikte tüketin Bayramda sadece et tüketerek yeterli ve dengeli beslenme göz ardı edilmemeli, öğünlerde sebze ve meyve tüketimine de yer verilmelidir. Et yemeklerinin yanında mutlaka ızgara/fırın/ haşlama şeklinde sebze/sebze yemeği/salata tercih edilmelidir. Etlerin sebzelerle beraber tüketilmesi hem besin değeri açısından hem de lif alımı açısından önemlidir. Etler tüm vitamin gruplarını içermezler. Bu nedenle etlerin mutlaka sebzelerle birlikte pişirilmesi veya etlerin yanında C vitamininden zengin sebze/salata/ taze sıkılmış meyve sularının tüketilmesi oldukça önemlidir. Bu yöntem hem besin çeşitliliğinin sağlanmasını sağlar hem de sebzelerde bulunan C vitamini, demirin emilimini artırır.Kavurmayı böyle hazırlayın Ana öğünlerde çok fazla besin tüketiminin önüne geçmek için uzun süre aç kalmayarak ara öğünler yapılmalıdır. Öğün atlanmamalıdır. Bayram ziyaretlerinde çay ve kahve tüketim miktarına dikkat edilmelidir. Etli yemeğin yanında bulgur, ayran ya da cacık tercih edebilir. Geleneksel yemeğe dönüşen kavurmayı hazırlarken, içine tereyağı veya kuyruk yağı eklemek yerine, kendi yağında ve suyunda pişmesini beklemek daha sağlıklı olacaktır. Sindirim sorunlarında bitki çayı için Taze kesilmiş etin tüketilmesi ile ortaya çıkabilecek şikayetlerin giderilmesinde yararlı olabilecek bitki çayı karışımları vardır. Tüketilen et proteinlerinin sindirimini sağlayan enzimin çalışması için uygun ortamı sağlayacak mide asidinin artırılması gerekir (reflü, ülser gibi mide probleminiz yoksa). Bu açıdan yeşil çay, mate çayı ya da nane çayı en uygun tercihler olabilir. Nane ve yeşil çay yağların sindirimi için gerekli safranın salgılanmasını sağlaması bakımından da önemlidir. Safra artışını sağlayabilecek seçenekler arasında biberiye yaprağı ve zencefil kökü de yer alıyor. Çay karışımı içerisine zencefil ve biberiye ilave edilmesi sağlayacağı biyolojik etkinin yanı sıra aromasını da destekleyecektir. Bu gibi çay bileşenlerine papatya çiçeği, rezene ve anason meyveleri gibi bitkisel ürünlerin ilave edilmesi sindirimin kolaylaştırılması bakımından yararlı olacaktır. Hareket edin Formu korumak ve sindirim kolaylığı sağlamak için egzersizin önemini göz ardı edilmemelidir. Günde 30–40 dakikalık yürüyüşler hem enerji harcanması katkı sağlar hem de sindirime yardımcı olur. Bayram ziyaretlerine yürüyerek gitmeyi deneyebilir veya yemek sonrası yürüyüşler yapabilirsiniz. Pişirme yönteminizi değiştirin Etlerin tüketiminin azaltmak için büyük parçalar halinde yemek yerine kıyma, kuşbaşı gibi küçük parçalara ayrılıp, tek pişirimlik miktarlara bölüp, buzdolabı poşetlerine koyularak buzdolaplarının buzluk kısmında veya derin dondurucuda saklayabilirsiniz. Buzdolabında -2 santigrat derecede 1-2 hafta, derin dondurucuda ise -18 santigrat derecede daha uzun süre saklayabilirsiniz. Buzluktan pişirmek için çıkartılan etleri aniden çözdürmek yerine buzdolabının alt raflarına indirerek çözdürün, çözdürülen eti hemen pişirin ve tekrar dondurmayın. Et hazırlarken kullanılan kesme tahtalarını sebze ve meyveleri doğrama işlemi yapmayın. En sağlıklı et tüketim yöntemine gelecek olursak; haşlama, fırınlama ve ızgara yöntemlerini kullanmanız gerekir çünkü kavurma ve kızartma yöntemleri yağ alımınızı artıracaktır. Mangal yaparken dikkatli olun Etlerin kömürleşmemesine dikkat edin. Kömürleşen etler her zaman kanser riski taşır. Ayrıca etin ateşe çok yakın olması B1, B12, folik asit gibi vitaminlerin kaybına yol açar.

Kaynak: Doktor Sitesi

childthemewp.com