Kategoriler
Sağlık

Ecem bilgin : “önce sen, önce iyileşiyoruz”

Psikolog Ve Diyetisyen Ecem Bilgin, Psikodiyet Ve Yeme Bozukluğu İle İlgili Bilgi Ve Tecrübelerini Klass’a Anlattı Yeme davranışlarınızla zayıflığınızı kalıcı halde tutmak mümkün. Son yıllarda revaçta olan psikodiyet tedavi yöntemi ameliyattan sonra kilo almayı önleyen uygulama olarak karşımıza çıkıyor. Günümüzde yeme bozukluklarının artması çözüm yollarını beraberinde getiriyor. Diyetisyen ve Psikolog Ecem Bilgin, yeme bozukluğunun uzman isimlerinden biri. Deneyimli Diyetisyen ve Psikolog Ecem Bilgin, hastalığın ve psikodiyet tedavisinin uygulanmasının önemini vurguluyor. Yeme davranışları konusunda tecrübeli olan Psikolog ve Diyetisyen Ecem Bilgin ile yeme bozukluğunun belirtilerini ve tedavi yöntemlerini Klass okurları için konuştuk.

Ecem Hanım, siz oldukça genç ve başarılı bir diyetisyen ve psikologsunuz. Okuyucularımız için sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
İstanbul Haliç Üniversitesi’nde hem Psikoloji hem Beslenme ve Diyetetik alanlarında çift anadal öğrenimi gördüm. Psikolog ve Diyetisyenim. Hem kişisel hikayem sebebiyle hem de üniversite stajları sırasında oluşan bir ilgiyle yeme davranış bozuklukları ve beden algısı alanlarına yoğunlaştım, yaklaşık 5 yıldır da bu alanda çalışmalarımı sürdürüyorum. Stajyer olarak başladığım İstanbul Obezite Akademisi kapsamında 2018-2020 yılları arasında İOA Kliniği’nde, Kolan International ve Nişantaşı Hastaneleri’nde psikolog ve diyetisyen olarak görev aldım ve bu çalışmalar kapsamında preoperatif ve postoperatif bariatrik cerrahi süreçleri ile yeme davranış bozuklukları konularında çalışmalar sürdürdüm. Bu süreçlere paralel olarak Gestalt Terapi Teknikleri, Bilişsel Davranışçı Terapi, Davranışçı Terapi, ACT Kabul ve Kararlılık Terapisi, Aile Dizimi (Hellinger Terapisi) ve şema terapisi eğitimleri aldım, bu terapi tekniklerini uygun beslenme yöntemleriyle harmanlayarak yeme davranışı bozuklukları terapilerindeki psikodiyet çalışmalarımda uygulamaya başladım. 2022 yılında Diyetisyen Elvan Odabaşı yönetimindeki FORMEO Beslenme Eğitimi ve Diyet Danışmanlık Merkezi’nin yeme davranış bozukluğu departmanı kurucu psikoloğu olarak görev aldım. 2020 yılından bu yana psikodiyet alanında online beslenme ve psikoloji danışmanlığı hizmetleri veriyorum. Şu anda İstanbul’da Bakırköy ofisimde yüz yüze, tüm Türkiye ve dünyadan online olarak danışan kabul ediyorum, ayrıca beslenme ve psikoloji konferanslarında konuşmacı olarak yer alıyorum.

Psikodiyet kavramından bahsettiniz, Psikodiyet nedir bahsedebilir misiniz?
Psikodiyet, beslenmeyle ruh halinin birbirini etkilediğini düşünen, insanın beslenmesiyle psikolojik durumunu bir bütün olarak ele alan bir yaklaşımdır. Beslenmek, yemek yemek doğduğumuz an itibariyle başlayan, bütün ömrümüz boyunca devam eden temel bir ihtiyaçtır. Herkes bu ihtiyacı farklı şekillerde giderir. Ve her insan bu ihtiyaca kişiden kişiye değişkenlik gösteren anlamlar yükler. Karın doyurmak, sosyalleşmek, zevk almak, boşluk doldurmak, stres gidermek, üzüntüyü bastırmak, öfkeyle başa çıkmak derken bu liste böyle uzar gider. Besinlerle ve beslenme eylemiyle aramızda kurduğumuz duygusal bağ onlara yüklediğimiz anlamlarla ilintilidir. Böylece besinlerin duygu dünyamızda bir karşılığı oluşur. Sevinç, öfke, mutluluk, sıkıntı, üzüntü, suçluluk gibi duyguları hissettiğimizde bazı besinlere veya beslenme davranışlarına yöneliriz. Bazen de yememeye veya aşırı yemeye, takıntılı beslenme davranışlarına yönelebiliriz. Bir başka deyişle şöyle de söyleyebiliriz: Besinler yaşamla mücadelenin simgesi haline gelir. Beden ise bu mücadelenin savaş alanı olur. İfade edilemeyen tüm duygular beden üzerinden ifade edilir. O yüzden aslında yapılan diyetler de cerrahi operasyonlar da kısa vadede işe yarar gibi görünür ama eğer arka plandaki duygusal süreçler çalışılmadan yapılırlarsa uzun vadede etkisiz kalır, başarılı olmaz. Özetle, duygusal yüklerden kurtulmadan fiziksel yüklerden kurtulmak pek mümkün değildir. Psikodiyet kavramı içerisinde bu anlatmaya çalıştığım durumun farkında olarak beslenme ve psikoloji alanlarını bütüncül bir yaklaşımla bir araya getiriyoruz.

Sağlıklı bir beslenme davranışıyla yeme bozukluğu arasındaki fark nedir?
Bir beslenme davranışının sağlıklı olup olmadığını söylemek için bakmamız gereken şey yalnızca ne yediğimiz veya ne kadar yediğimiz değildir, aynı zamanda nasıl ve neden yediğimizdir. Beslenme; sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun gereksinimi olan besin ögelerini yeterli miktarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması gereken bir davranıştır. Yeme bozukluklarında ise bozukluğun cinsine bağlı olarak zaman zaman miktarlarda, zaman zaman sürelerde, zaman zaman da motivasyonlarda ve yemeye eşlik eden duygularda şaşmalar ve sorunlar görülür. Ortaya çıkış nedeni kompleks ve çok faktörlüdür. Bireyden bireye değişiklik gösterebilir ve genellikle birçok nedenin bir araya gelmesiyle meydana gelir. Bu faktörlerin her biri, yeme bozukluğu riskini tek başına arttırmayabilir, ancak birkaçının bir araya gelmesi yeme bozukluğunun ortaya çıkma olasılığını yükseltir.

Peki yeme bozukluğu nedir, nasıl ortaya çıkıyor? Tedavi yöntemleri nelerdir?
Yeme bozukluklarından bahsettiğimizde danışanlarda ciddi rahatsızlıklara yol açan tıbbi bir hastalıktan bahsediyoruz. Öncelikle bunu tespit etmek gerekir. Tedavi süreci psikiyatri ve bu alanda uzmanlaşmış bir psikolog liderliğinde, rahatsızlığın durumu belirlenerek iç hastalıkları ve diğer tıp dalları ile iş birliği yapılarak sürdürülür. Yeme bozukluklarını saptamak için kilonun boya oranlanması ile belirlenen vücut kitle indeksi kullanılmaktadır. Ancak elbette vücut kitle indeksi tanı koyarken bizim için yeterli bir gösterge değildir. Bize bir fikir veren ilk bir adımdır. Kapsamlı bir anamnez çerçevesinde mutlaka hastanın hikayesi, davranış kalıpları ve beslenmeyle ilişkili duygu durumu detaylı olarak incelenmelidir. Destek amaçlı yapılan psikoterapi görüşmeleri, ailenin tedavi sürecine katılması ve hasta bireyin ailesi ile tedaviyi sürdürmesi önemli hususlardandır. Tedavideki ilk hedef çoğunlukla tedaviye açık olmayan hasta bireyin tedavi için gerekli olan iş birliği yapmasını sağlamaktır. Beslenme bozukluğu olan bireyler strese ve duygusal olaylara sorunlu bir beslenme davranışı ile tepki verdiğinden dolayı terapi bu bireylere stres ve duygusal durumlarla alternatif baş etme yöntemlerini öğretmeyi amaçlamaktadır. Özellikle genç hastalarda aile ve yakın çevrenin terapiye dâhil edilmesi çok önemlidir. En önemli şey, iyi bir ekip tedavisidir. Hastanın fiziksel komplikasyonları için mutlaka doktor, yeme düzenini sağlamak için mutlaka diyetisyen, ruhsal sağlığı için de bir psikolog ile çalışması gerekir. Çok ağır Anoreksiya Nervoza vakalarında öncelikli olarak hızlı bir şekilde kilo alımı sağlamak ve hastanın yaşamsal fonksiyonlarını korumak adına hastane yatışı da gerekebilir.

“GERÇEKTEN ŞU AN NEYE İHTİYACIM VAR?’ SORUSUNU SIKÇA SORUN VE BEDENİNİZLE BARIŞIK OLMAYA ÇALIŞIN.”
Yeme bozukluğu geçirmiş biri olarak bu konularda sorun yaşayan kişilere ilk ne önerirsiniz?
Burada aslında üç temel inancımdan bahsetmek istiyorum. İlki kendinizi suçlamayın. Yeme bozukluğu, bir zayıflık ya da irade eksikliği değildir. Bu, fonksiyonlu ve çok boyutlu bir durum. Kendinizi suçlamak yerine çözüm için arayışta olun. İkincisi, yardım istemekten çekinmeyin. Bu mücadeleyi tek başına aşmak zor olabilir. Uzmana, aileye ya da dostlara başvurmak iyileşme sürecini hızlandırabilir. Son inancım ise bedeninizi dinleyin. Bedeninizin size verdiği sinyallere odaklanın. ‘Gerçekten şu an neye ihtiyacım var?’ sorusunu sıkça sorun ve bedeninizle barışık olmaya çalışın.

Aile dizimi / konstelasyon terapisi uygulayıcılığı da yapmaktasınız. Nedir biraz bahseder misiniz?

Aile dizimi, diğer adıyla konstellasyon terapisi, 1990’lı yıllarda Almanya’da ortaya çıkan ve yayılan, Prof. Bert Hellinger tarafından geliştirilmiş bir terapi yöntemidir. Bu terapi yönteminde kişinin başına gelen pozitif ya da negatif olayların kökeni, bireyin içinde yer aldığı aile ve ilişkiler sistemi ile ilişkilendirilir. Bir grup terapisi yöntemi ve psikodrama çalışması olan Hellinger Terapisi ailenin (ya da başka ilişki ağlarının, örneğin şirketlerin) kuşaklar boyunca görünmez bir bağ ile birbirlerine bağlı oldukları yaklaşımından hareket eder. Hedefi bu bağları kollektif bellekten faydalanarak ortaya çıkarmak, danışanın geçmişten kendi yaşamına aktarılmış etkilerin olduğu iç resminin farkına varmasını ve kabullenmesi sağlamak, sonucunda da dönüşmesine imkân tanıyan bir çalışmadır. Bu sene yaz kamplarında Alaçatı, Fethiye, Kaş tatil beldelerinde sıkça aile dizimi yaptık.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Sınav döneminde ve konsantrasyon eksikliğinde beslenme

Çocukluk ve gençlik dönemlerimizin çoğu sınavlarla ve dolayısıyla sınav stresiyle bir arada geçiyor. Birçoğumuz sınav stresiyle baş edemezken mide bulantısı, aşırı kilo alımı veya kaybı, sindirim problemleri, yoğun kaygı ve baş dönmesiyle de başa çıkmaya çalışmak zorunda kalıyoruz. Böyle sorunların aslında doğru beslenme ile giderilebileceği ise nedense hep gözümüzden kaçıyor… Hem hayat kalitesini hem ders ve sınav kalitesini beslenme ile arttırabilmek çok kolayken biz beslenmeyi görmezden gelmeye çalışıyoruz. Kolayca ulaşabileceğiniz besinlere yönelmek yerine doğru beslenmeye yönelerek tüm sıkıntıları ortadan kaldırabiliriz. Nasıl mı? İşte şu şekilde;

  • Öğün Sayısına Dikkat! : Kan şekerinin ani iniş ve çıkışları dikkat ve odak üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bunun önüne geçebilmek için günde 3 ana öğünün yanında 2 veya 3 ara öğün ile kan şekeri düzeni sağlanmalıdır.
  • Güne dinç başlamak için KAHVALTI! : Gece uykusuyla yaşadığımız uzun süreli açlık sonrasında midenize besin girişi vücudunuzun nasıl uyanacağına karar verir. Dinç ve motive uyanmayı sağlamak tamamen kahvaltınızın elinde! Ve kahvaltı da sizin elinizde… Süt, yumurta, esmer ekmek, peynir, sebze meyve gibi çok çeşitli grupları barındıran bir kahvaltı gün içerisinde odak sürenizi artıracak ve uyku problemlerini en aza indirmeye yardımcı olacaktır. Kahvaltı yapılmadan güne başlandığında gün içerisinde odak sorunları, baş ağrısı, mide bulantısı, uyku problemleri yaşayabilirsiniz.
  • Balık Balık Balık! : Beyin sağlığı için omega 3 alımı çok önemlidir. Maalesef omega 3 içeren besin sayısı oldukça azdır. Özellikle sınavdan önceki son hafta olmak üzere beslenmenizde sık sık balık tüketmeye özen göstermelisiniz. Haftada en az 1-2 kez balık tüketmeniz hafıza sorunlarınızı giderecek ve öğrenmenizi kolaylaştıracaktır. Aynı şekilde her gün düzenli olarak ceviz tüketimi ise derslere olan ilginizi artıracaktır.
  • Vitaminlerin Eksikse Sen De Tam Sayılmazsın… : Organlarınızın düzenli çalışabilmesi için vitamin – mineral eksiklikleri de giderilmelidir. Pişirme işlemine maruz kalan besinlerde vitamin – mineral kayıpları görüldüğü unutulmamalıdır. Bu sebeple hayatınıza çiğ söğüş sebze, salata ve meyveleri dahil ederek vitamin alımınızı artırmalısınız. B grubu vitaminlerin beyin sağlığına olumlu etkileri olması sebebiyle tahıl (özellikle de ekmek) ve et grubu tüketimine özen göstermelisiniz.
  • Vücuttaki Stresle Savaşan Baş Kahraman; ANTİOKSİDAN! : Antioksidanlar vücudumuzda stres seviyelerini azaltarak daha kaliteli bir hayat sürmemizi sağlarlar. A,E,C vitaminleri, Selenyum minerali ve omega 3 yağ asitleri vücudumuzda antioksidan olarak görev alırlar. Beslenmenizde bunları içeren besinlere yer vermeniz stresle başa çıkmanızda yardımcı olacaktır. Süt, balık, avokado, badem, fındık gibi antioksidan içeriği yüksek besinler sakinleşmeni sağlayacaktır.
  • Tanıdık Beslen: Sınavdan birkaç gün öncesinde ve sınav sabahında daha önceden hiç tatmadığınız besinlere yönelmeyin. O besinin sizde nasıl bir etki (hazımsızlık, kaşıntı, ağrı vb.) oluşturacağını sınav anında test etmenizi istemeyiz… J
  • Kafeinle Uyanmak Mı? HAYIR! : Fazla kafein alımı kalp çarpıntısı veya huzursuzluk problemlerine yol açabilir. Sınav günü veya sınandan önceki gün çay, kahve gibi kafein kaynaklarına yönelmeyelim. Sınav gecesi alınan kafein uykusuzluk yaparak yeterli uyumanıza da engel olabilir.
  • Şekersiz Sınava Gidebilirsin: Basit şeker kaynakları kan şekerini hızlı bir şekilde artırarak uyku hali oluşturabilir. Sınav öncesi veya sınav esnasında çikolata, şeker gibi besinlere yönelmeyelim.
  • Su Olmadan Odaklanamam Ki :Yeterli su alımı odaklanmanıza yardımcı olur. Sadece sınav dönemi değil hayatınız boyunca su tüketiminizin yeterli olması organ sağlığınız için önemlidir.

Bu basit ama etkili ipuçlarıyla hayatımızın her döneminde yer alan sınavları atlatmak artık sizin için çok daha kolay olacaktır. Başarılar dileriz 🙂

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Stres kilo vermeyi etkiler mi?

STRES VÜCUDUMUZDA NELERE SEBEP OLUR?

Stres hormonu olarak bildiğimiz kortizol hormonu böbrek üstü bezlerinden gün içerisinde dengeli olarak salgılanır. Fakat yaşadığımızı durumların bizde yarattığı etkiyle birlikte kortizol hormonu fazla salgılanmaya başlar. Bu durum vücut için tehlikeli olmaya başladığında kendisini korumaya alarak savaş-kaç tepkisine vermesine sebep olur. Bununla birlikte vücutta kalp atış hızı artar, tansiyon yükselmeye başlar, kan şekerimiz dalgalanmaya başlar, bağışıklık sistemimiz baskılanır ve vücudumuzun metabolizmasını bozmayı tetikler ve kendimizi yorgun, halsiz bitkin hissetmeye başlarız. Bunların hepsi kilo vermemize nasıl etkiler?

STRES NEDEN KİLO VERMEMİZE ENGEL OLUR ?

Stresli olduğumuz dönemde beyin ve böbreküstünden salgılanan hormonların dengesi değişmeye başlar. Kortizol, adrenalin ve tiroid hormonları artarken dopamin ve serotonin hormonu azalmaya başlar.

Bunun yanında kortizol hormonu, glikoz metabolizmasını etkileyerek kan şekerimizi yükseltir. Stresli olduğumuz zamanlar sürekli birşeyler yeme isteğimiz bu durumdan kaynaklanabilir.

Hormonların fazla ve az salgılanmasıyla birlikte;

  • Uyku düzenimiz bozulmaya başlar. Geceleri melatonin hormonu azalmaya başlayarak kortizol hormonu artar. Geceleri bu durumu yönetmek için en kolay ve pratik gelen yol olarak karbonhidrat ağırlıklı beslenmeye başlarız ve bel çevresinde yağlanmaya sebep oluruz
  • Bunun yanında gün içinde stresli olduğumuz zamanlar hormonların dengesinin değişmesiyle kendimizi tekrardan iyi hissetmek için ihtiyacımızdan fazla yemek yerken bulabiliriz.
  • Vücudumuzun strese verdiği tepkiyle beraber kabızlık yaşamaya başlayabiliriz. Bu durum bağırsak sağlığımızı, besinlerin sindirimini etkileyerek metabolizmamızın bozulmasını ve kilo verme döneminde duraksamaya neden olabilir.
  • Günümüzde birçok insan stresle baş etmeye çalışıyor. Bu durum yukarıda bahsettiğimiz nedenlerden dolayı günlük rutinlerimizi, uyku düzenimizi, sindirim sistemimizi, metabolizmamızı, kilo vermemizi yada kilo almamızı etkileyen bir duruma dönüşmeye başlıyor.

Bunların hepsinin yanında vücut kendini korumaya alarak kilo vermeyi durdurabilir.

Peki böyle bir durumda hangi besinler iyi gelir yada daha fazla tetikler?

STRES DÖNEMİNDE NASIL BESLENMELİYİZ?

Strese Hangi Besinler İyi Gelir

  • Potasyum kaynakları kan basıncını dengeleyerek stresi azaltan besinler arasında yer alır.
  • Potasyum açısından zengin olan avokadoyu kahvaltıda tüketmek gün boyu stres oluşumunu aza indirmeye yardımcı olur.
  • Yine potasyum kaynaklarından muzda hem sakinleşmemizi hemde seratonin hormonu salgılayarak mutlu olmamızı sağlar.
  • Kalsiyum içeren besinler triptofan ve melatonin hormonu salgılanmasını tetikleyerek sakinleştirici özelliği ile stresi azaltan besinler arasında yer alır. Örneğin stres kaynaklı geceleri uyku problemleri yaşıyorsanız süt ve süt ürünlerini yatmadan önce tüketmek uykuya kolay dalmamızı sağlayarak stresi yönetmenizi destekler
  • Omega-3 değeri yüksek olan besinler kortizol ve adrenalin seviyelerini dengeleyerek stresi önlemeye yardımcı olur. Haftada 2 defa balık tüketimine hem stresi azaltmak hem de sağlığınız için dikkat edebilirsiniz.
  • Karbonhidratlar seratonin hormonunu salgılanmasını tetiklediği için daha mutlu hissetmemiz ve stresi azaltmaya yardımcı olur. Lif oranı yüksek olan tam buğday ekmek, kepekli makarna, tahıllar gibi besinler sindirim süresi daha uzun süre olduğu için seretonin hormonu daha uzun süre salgılanır.
  • B ve E vitamini vücutta antioksidanlarla savaşır ve stresi azaltmaya yardımcı olur. Fındık, badem ve yaban mersini B ve E vitamininden zengin olduğu için strese iyi gelir. Gün içerisinde ara öğünlerinizde 1 avuç çiğ badem, çiğ fındık yanında yaban mersini tüketebilirsiniz.
  • Magnezyumdan zengin besinler sinir sisteminin rahatlamasına bu sayede stresin azalmasına ve uykuya rahat dalmamıza yardımcı olur. Magnezyumdan zengin besinler arasında ıspanak, lahana, brokoli, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve kabak çekirdeği yer alır.
  • B vitamininden zengin besinler sinir sistemini rahatlamasına yardımcı olarak stresi azaltan besinler arasında yer alır. B vitamininden zengin besinler arasında kepekli ekmek, yulaf, bulgur gibi besinler yer alır. Yulaf seratonin ve melatonin salgılanmasını tetikleyerek uykuya kolay dalmanızı, mutlu hissetmenizi ve rahatlamanıza yardımcı olur.
  • Bitter çikolata seratonin ve endorfin hormonunu salgılanmasını tetikleyerek mutlu hissetmenizi sağlar ve stresi azaltmaya yardımcı olur
  • L-teanin kortizol seviyesini azaltarak, stresi azalmaya yardımcı olur. Yeşil çayın hem antioksidan içeriğinden hemde L-teanin adı verilen aminoasit içeriğinden stresi azaltmada yardımcı olur. Günde 2 bardak yeşil çay içmek hem stresi azaltmaya hem de bağışıklığınızın güçlenmesine yardımcı olur
  • C vitamini kortizol seviyesini düşmesini sağlayarak stresi azaltmaya yardımcı olur. C vitamini içeriği yüksek olan besinler arasında yeşilbiber, ananas, yaban mersini gibi yer alır.
  • Melisa, papatya, lavanta gibi bitki çayları rahatlamanıza ve stresi azaltmanızda yardımcı olur

Stresli Olduğumuz Dönemde Hangi Besinlerden Uzak Durmalıyız

  • Yüksek miktarda kafein tüketimi kortizol hormonunu arttırdığı için stresi tetikleyen besinler arasında yer alır
  • Şekerli besinler kan şekerini hızlı yükselttiği için kortizol artışı gerçekleşir. Bu durumda stresi tetikler. Yine kan şekerini hızlı yükselten besinler arasında beyaz un, gazlı içecekler, meyve suyu gibi besinlerin tüketimine dikkat edilmeli
  • Kızartmalar, fastfood, işlenmiş gıdalar gibi trans yağ içeren besinler vücutta inflamasyona sebep olur. Buda stresi tetiklemesine sebep olur.
  • Alkol tüketimi uyku düzeninin bozulmasını, stresi tetiklemesi, baş ağrısı gibi sağlık sorunlarına sebep olabilir.
  • Yapay tatlandırıcılar ve içeren ürünler örneğin şekersiz kola, enerji içecekleri yada gazlı içeceklerde stresi arttıran besinler arasına girer.
  • Tuz tüketimi ve yüksek oranda tuz içeren gıdalarda tansiyonu yükselterek kalp atış hızını arttırır bunun yanında stresi tetikler.

STRESLE BAŞETME YÖNTEMLERİ

  • Açık hava yürüyüşleri, spor yapmak zinde hissetmenizi, endorfin hormonunu tetikleyerek mutlu hissetemenizi sağlar
  • Sağlıklı bir uyku için melatonin hormonunun en yüksek salgılandığı saatler 22.00-02.00 arasında uyumak, kortizol hormonunun yani stres hormonun artışını engeller. Geç uyumak melatonin hormonun azalmasıyla kortizol hormonun artmasını tetikler ve geceleri mutlu hissetmek için karbonhidrat ağırlıklı besleniriz bu durumda bel çevresinde yağlanmayı tetikler
  • Yeterli su tüketimi bilişsel fonksiyonlarınızı destekler, vücuttaki toksinlerden arınmanızı sağlar, hastalıklara karşı korunmanızı, cildinizin yenilenmesini ve bağırsaklarınızın çalışması gibi birçok yararı vardır. Bu durum hem zihinsel olarak hem fiziksel olarak sağlıklı olmanızı destekler. Yapılan araştırmalar yetersiz su tüketiminin zihnin olumsuz etkilendiği odak problemi yaşamanın ve kaygı düzeyinizin artması yönünde sonuçlar gösteriyor
  • Meditasyon, yoga ve nefes egzersizleri zihninizdeki seslerin azalması sağlayarak sakinleşmenizi, rahatlamanızı destekler ve stresle başetmek için etkili bir yöntemdir.

Kaynak: Doktor Sitesi