Kategoriler
Sağlık

Kanserde beslenme

Kanserde Beslenme

Kanser, kötü huylu tümörlerin oluşumuyla sonuçlanan kontrolsüz hücre büyümesi ve çoğalması ile karakterize edilir. Genetik, çevresel ve yaşam tarzı faktörlerinden etkilenen, beslenmenin kanser gelişimi ve ilerlemesinde kilit bir belirleyici olarak ortaya çıktığı karmaşık bir hastalıktır. Diyet, metabolizma ve kanser biyolojisi arasındaki etkileşim, beslenmenin kanserin çeşitli yönleri üzerindeki etkisini keşfetmenin önemini vurgulamaktadır.

Diyet Faktörleri ve Kanser Riski: Epidemiyolojik çalışmalar, değişen kanser riski ile ilişkili birkaç diyet faktörü tanımlamıştır. Meyveler, sebzeler, kepekli tahıllar ve yağsız proteinler açısından zengin bir diyet, fitokimyasallar, antioksidanlar ve diyet lifleri gibi biyoaktif bileşiklerin varlığı nedeniyle çeşitli kanser risklerinin azalmasıyla ilişkilendirilmiştir. Tersine, kırmızı ve işlenmiş etler, doymuş yağlar ve rafine şekerler açısından yüksek diyetler, artan kanser riski ile ilişkilendirilmiştir. Bu ilişkilerin altında yatan potansiyel mekanizmalar arasında enflamasyonun modülasyonu, oksidatif stres ve hormonal yollar bulunur.

Beslenme ve Kanser İlerlemesi: Beslenme, tümör büyümesini ve metastazını modüle etmede çok önemli bir rol oynar. Tümör hücreleri sıklıkla, Warburg etkisi olarak bilinen, gelişmiş glikoz alımı ve glikolize güvenme dahil olmak üzere değiştirilmiş metabolik yollar sergiler. Diyet seçimleri, bu metabolik adaptasyonları etkileyerek kanser hücresinin hayatta kalmasını ve çoğalmasını etkileyebilir. Ayrıca, diyetten etkilenen bir durum olan obezite, kronik iltihaplanma ve insülin direnci ile ilişkilidir ve tümörün ilerlemesine elverişli bir ortam yaratır.

Kanser Tedavisinde Beslenme Müdahaleleri: Beslenmenin kanser tedavisine entegrasyonu giderek artan bir kabul görmektedir. Beslenme müdahaleleri, tedaviye bağlı yan etkileri yönetmeye, tedavi etkinliğini optimize etmeye ve genel yaşam kalitesini artırmaya yardımcı olabilir. Bireysel hasta ihtiyaçlarına göre uyarlanmış kişiselleştirilmiş beslenme planları, belirli beslenme eksikliklerini giderebilir, tedaviyle ilişkili semptomları hafifletebilir ve kanser hastalarında yaygın olarak görülen kas erimesi ve kilo kaybı ile karakterize zayıflatıcı bir durum olan kaşeksinin etkisini azaltabilir.

Gelecek Yönleri ve Zorluklar: Önemli ilerlemelere rağmen, beslenme ve kanser arasındaki karmaşık etkileşimleri tam olarak anlamada zorluklar devam etmektedir. Kanser türlerinin heterojenliği, metabolizmadaki bireysel farklılıklar ve tümör biyolojisinin dinamik doğası bu ilişkinin karmaşıklığına katkıda bulunur. Gelecekteki araştırmalar, kanser üzerindeki diyet etkilerinin altında yatan moleküler mekanizmaları aydınlatmaya, hedefli beslenme müdahaleleri geliştirmeye ve kanser tedavisi sonuçlarını iyileştirmek için immüno-nütrisyon gibi yeni yaklaşımları keşfetmeye odaklanmalıdır.

Beslenme ve kanser arasındaki ilişki çok yönlüdür ve kanser riskinden ilerlemeye ve tedaviye kadar değişen bir etki yelpazesini kapsar. Bu etkileşimlerin kapsamlı bir şekilde anlaşılması, kanseri önlemek, yönetmek ve tedavi etmek için etkili stratejiler geliştirmek için gereklidir. Beslenmeyi daha geniş kanser tedavisi çerçevesine entegre ederek hasta sonuçlarını optimize edebilir ve bu korkunç hastalığa karşı devam eden savaşa katkıda bulunabiliriz.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Kanserden koruyan beslenme

KANSERDEN KORUNMADA BESLENME

Kanser oluşumunda sigara kullanımından sonra yaşam tarzı faktörleri içinde riski en çok artıran etmenin beslenme olduğunu biliyor muydunuz?

Beslenmeyi ise alkol alımı, obezite ve fiziksel aktivite gibi faktörler takip ediyor ve kanser riskini en çok artıran sebeplerden olduğu kabul ediliyor.

kanserden korunmak için yapılabilecekleri Dünya Kanser Araştırma Fonu/Amerikan Kanser Araştırma Enstitüsü şöyle sıralıyor:

İdeal ağırlık sınırları içinde mümkün olduğunca zayıf olmak,
Meyve, sebze, tam tahıllar ve bakliyatlardan zengin beslenmek,
İşlenmiş et (sucuk, salam, sosis gibi) tüketmemek,
Kırmızı eti az miktarda tüketmek,
Tuz alımını sınırlamak,
Kanserden korunmak için yapılabilecek “sağlıklı bir diyet” müdahaleleridir.

Yapılan her bir “Sağlıklı bir diyet” önerisi kanser riskinde %5 azalma sağlamaktadır.

Besinleri kansere sebep olabilenler ve kanserden koruyucu özellikleri olanlar gibi oldukça geniş bir aralıkta değerlendirebiliriz.

  • Rafine şeker ve glisemik indeksi (bir gıdanın kan şekerini yükseltici etkisi) yüksek besinler kanser riskini artırmaktadır.
  • İşlem görmüş et ürünleri (jambon, sosis, salam, sucuk gibi) tüketimini minimumda tutmak- Mümkünse tüketmemek- kanserden korunmaya yardımcı olur.
  • Tereyağı, içyağı, kuyruk yağı tüketimi kanser riskini artırmaktadır. Bu yağların yerine zeytinyağı, fındık yağı, kolza- kanola yağına ağırlık verilmelidir. Mısırözü, soya, ayçiçeği ve pamuk yağı tüketimi ise mümkün olduğunca sınırlandırılmadır. Kabaca oranlayacak olursak bir birim katı yağ, bir birim herhangi bir sıvı yağ ve 1-1,5 birim zeytinyağı tüketimi idealdir.
  • Omega-3 yağ asitleri direkt tedavi edici etkisinden çok, hastalıktan korunma ve ağrıları dindirici etkisi görülmektedir.
  • Lif içeriği yüksek besinler (sebze, meyve, kepeği ayrılmamış tahıl ve kurubaklagiller vb.) kanser riskini azaltmaya yardımcı olabilecek çok sayıda fitokimyasal (örn. lignanlar, polifenoller ve terpenler) içerir.
  • A, C, D ve E vitaminleri özellikle kanserden koruyucu etkilere sahip olduğu bilinmektedir.

Önerilen miktar kişiden kişiye değişiklik göstermekle beraber günde en az 5 porsiyon (en az 400 g / gün) sebze ve meyve tüketimi, bunların en az 2,5-3 porsiyonunun sebze, 2-3 porsiyonunun meyve olması önerilmektedir. Sebzelerin kendi içlerinde en az iki porsiyon yeşil yapraklı sebze (ıspanak, brokoli gibi) veya domates gibi diğer sebzeler, meyve ise portakal, limon gibi turunçgiller veya antioksidanlardan zengin meyveler olarak çeşitlendirilmesi önerilir.