Kategoriler
Sağlık

Diyabet kalp ve böbrekleri vuruyor!

Türkiye’de ve dünyada en yaygın rastlanan hastalıklar arasında bulunan, halk arasında da çoğunlukla şeker hastalığı olarak da bilinen Diabetes Mellitus, temel olarak kandaki glukoz (şeker) seviyesinin normalin üzerine çıkması durumudur. Bireylerin, bayramda öğünlerinin arttığı ve tatlılar başta olmak üzere, ziyaretlerde ikram edilen yiyeceklerde aşırıya kaçılması diyabet (şeker) hastaları için hayati risk oluşturabiliyor. Diyabetli bireylerin bayramda da günlük yaşamlarında uyguladıkları özel beslenme programlarına devam etmesi gerektiğini söyleyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Nur Sert, diyabeti hastalarının nasıl beslenmesi ve nelere dikkat etmesi gerektiğiyle alakalı Elips Haber’e özel açıklamalarda bulundu.

“Ciddi sağlık problemlerine sebep olabilir”

“Fazladan günlük kalori ihtiyacının üstünde kalori ve yağ alımında, vücudunuz kan şekerinde istenmeyen bir yükselme oluşturur” diyen Sert, “Kan şekeri kontrol altına alınmazsa, yüksek kan şekeri seviyesi gibi ciddi problemlere sebep olabilir. Eğer bu durum devam ederse sinir, böbrek ve kalp tahribatı gibi uzun vadeli komplikasyonlara yol açabilir. Sağlıklı besin tercihleri yaparak ve beslenme alışkanlıklarınıza dikkat ederek kan şekeri seviyenizi güvenli bir skalada tutmaya yardımcı olabilirsiniz. Tip 2 diyabeti olan çoğu birey için kilo vermek kan şekerini kontrol etmeye yardımcı olabilir ve bir dizi başka sağlık faydası da sağlar” diye konuştu.

“Yiyeceklerde haşlama ve fırınlama yöntemi seçilmeli”

Diyabet hastalarının beslenmelerine daha çok önem vermesi gerektiğini söyleyen Dyt. Sert, “Yiyecekleri kızartma, kavurma ve fazla yağda pişirmek yerine az yağda, haşlanarak veya fırınlama yöntemi seçilmeli. Kırmızı et tüketimi azaltılmalı; yerine balık veya tavuk tüketilmeli. Lif içeriği yüksek besinler sindirimi geciktirerek, kan şekerinin daha yavaş yükseltirler. Daha fazla lif alımın için sebze ve meyve, tam tahıllı ürünler, kuru baklagiller tüketilmelidir” ifadelerini kullandı.

“Düzenli yürüyüş ve egzersiz yapılmalı”

Yürüyüş ve egzersiz yapmanın kan şekerini dengelemeye yardımcı olduğunu ve düzenli yürüyüş yapmaya özen gösterilmesi gerektiğine dikkati çeken Sert sözlerini şöyle sürdürdü;

“Beyaz undan yapılan ekmek, makarna, börek; şekerli gıdalar, pirinç ve mısır yerine tam tahıllı ürünler, yulaf tercih edilmelidir. Sebze ve meyve, nohut, mercimek, kuru fasulye gibi kuru baklagiller tüketilmelidir. Çay, kahve şekersiz tüketilmeli. Her kahve ve çay sonrası su tüketilmeli. Ayrıca gün içerisinde yeterli miktarda su tüketilmeli. Bireyin kilosu ile 0.035 sayısı çarpılarak tüketilmesi gereken su miktarı hesaplanabilir”

“4 besin grubundan yeterli miktarda alınmalıdır”

“Kan şekeri dengesi, yeterli ve dengeli beslenmek için 4 besin grubunu içeren tabak oluşturulup her öğün yeterli miktarda tüketilmelidir” ifadelerini kullanan Sert, bu besin gruplarını şöyle sıraladı;

*Süt ve süt ürünleri grubu

*Et-yumurta-kurubaklagiller ile yağlı tohumlar grubu

*Sebze ve meyve grubu

*Ekmek ve tahıllar grubudur.

“3-4 saat aralıklarla beslenilmelidir”

Diyabet hastalarının kan şekerinde dengesizlik oluşmaması için 3-4 saat aralıklarla beslenmesi gerektiğine dikkati çeken Sert, sözlerini şöyle tamamladı;

*Nohut, mercimek, kuru fasulye gibi diyet lifi içeren gıdalar; kan şekerinin kana karışma süresini uzatır, kan şekeri kontrolüne destek olur.

*Balık, çiya tohumu, ceviz, semizotu, keten tohumu gibi omega 3 içeren besinler; şeker hastalığının neden olabileceği kalp ve damar hastalıklarından korunmaya yardımcıdır. Aynı zamanda diyabetli bireylerde inflamasyonu önlemeye yardımcıdır.

*Sebze ve meyveler; vitamin ve mineral, lif ve antioksidan içermeleriyle kan şekerinin dengede olmasına katkıda bulunurlar. Lahana, karalahana, ıspanak, semizotu gibi yeşil yapraklı sebzeler; yüksek lif, düşük karbonhidrat içeriği ile kan şekerini dengelemeye yardımcıdır. Erik, armut, elma, çilek, böğürtlen gibi glisemik yük ve indeksi düşük olan meyveler tercih edilmelidir.

*Yoğurt ve kefir gibi süt ürünleri; karbonhidrat içeriği yüksek besinlerle tüketildiğinde şekeri dengelemede yardımcı olurlar. Meyveleri tek tüketmek yerine yoğurt veya kefir ile birleştirmekte fayda var. Tarçın tüketilmesi kan şekerini düşürücü etkiye sahiptir. Çaya, suya eklenebilir. Yoğurda, tatlı tüketildiğinde veya meyvenin üzerine toz tarçın serpilebilir.

*İyi bir antioksidan, zencefil ve zerdeçal; diyabeti önlemeye de yardımcıdır.

*Zeytinyağı, çiğ ceviz, çiğ fındık, çiğ badem gibi çiğ kuru yemişler; insülin direncini azaltır, kan şekerinin dengelenmesine destek olur. Meyvelerle birlikte ara öğün olarak tüketilebilir.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Kanserden koruyan beslenme

KANSERDEN KORUNMADA BESLENME

Kanser oluşumunda sigara kullanımından sonra yaşam tarzı faktörleri içinde riski en çok artıran etmenin beslenme olduğunu biliyor muydunuz?

Beslenmeyi ise alkol alımı, obezite ve fiziksel aktivite gibi faktörler takip ediyor ve kanser riskini en çok artıran sebeplerden olduğu kabul ediliyor.

kanserden korunmak için yapılabilecekleri Dünya Kanser Araştırma Fonu/Amerikan Kanser Araştırma Enstitüsü şöyle sıralıyor:

İdeal ağırlık sınırları içinde mümkün olduğunca zayıf olmak,
Meyve, sebze, tam tahıllar ve bakliyatlardan zengin beslenmek,
İşlenmiş et (sucuk, salam, sosis gibi) tüketmemek,
Kırmızı eti az miktarda tüketmek,
Tuz alımını sınırlamak,
Kanserden korunmak için yapılabilecek “sağlıklı bir diyet” müdahaleleridir.

Yapılan her bir “Sağlıklı bir diyet” önerisi kanser riskinde %5 azalma sağlamaktadır.

Besinleri kansere sebep olabilenler ve kanserden koruyucu özellikleri olanlar gibi oldukça geniş bir aralıkta değerlendirebiliriz.

  • Rafine şeker ve glisemik indeksi (bir gıdanın kan şekerini yükseltici etkisi) yüksek besinler kanser riskini artırmaktadır.
  • İşlem görmüş et ürünleri (jambon, sosis, salam, sucuk gibi) tüketimini minimumda tutmak- Mümkünse tüketmemek- kanserden korunmaya yardımcı olur.
  • Tereyağı, içyağı, kuyruk yağı tüketimi kanser riskini artırmaktadır. Bu yağların yerine zeytinyağı, fındık yağı, kolza- kanola yağına ağırlık verilmelidir. Mısırözü, soya, ayçiçeği ve pamuk yağı tüketimi ise mümkün olduğunca sınırlandırılmadır. Kabaca oranlayacak olursak bir birim katı yağ, bir birim herhangi bir sıvı yağ ve 1-1,5 birim zeytinyağı tüketimi idealdir.
  • Omega-3 yağ asitleri direkt tedavi edici etkisinden çok, hastalıktan korunma ve ağrıları dindirici etkisi görülmektedir.
  • Lif içeriği yüksek besinler (sebze, meyve, kepeği ayrılmamış tahıl ve kurubaklagiller vb.) kanser riskini azaltmaya yardımcı olabilecek çok sayıda fitokimyasal (örn. lignanlar, polifenoller ve terpenler) içerir.
  • A, C, D ve E vitaminleri özellikle kanserden koruyucu etkilere sahip olduğu bilinmektedir.

Önerilen miktar kişiden kişiye değişiklik göstermekle beraber günde en az 5 porsiyon (en az 400 g / gün) sebze ve meyve tüketimi, bunların en az 2,5-3 porsiyonunun sebze, 2-3 porsiyonunun meyve olması önerilmektedir. Sebzelerin kendi içlerinde en az iki porsiyon yeşil yapraklı sebze (ıspanak, brokoli gibi) veya domates gibi diğer sebzeler, meyve ise portakal, limon gibi turunçgiller veya antioksidanlardan zengin meyveler olarak çeşitlendirilmesi önerilir.