Baharın habercisi olan cemrenin toprağa düşmesiyle beraber havaların ısınmaya başladığı bugünlerde, kış aylarında almış olduğumuz kiloları acilen vermek için kendimize hızlı kilo verdirecek diyet türleri, kürler ve detox suları gibi çareler aramaya başlarız. Peki bunlardan hangisi sizi gerçekten inceltecek olan ve bir süreliğine idare edecek geçici çözümlerden birisi olacak?
Keto diyet olarak adlandırılan ve aslında refrakter epilepsiyi tedavi etmek için kullanılan yüksek yağ içerikli ketojenik diyet mi? Yoksa günlerce aç kalarak yapılan su diyeti, yalnızca elma yenilerek yapılan elma diyeti veya tek yönlü ve düşük kalorili beslenmeyi öneren diyetler mi? Belki de sadece ekmeği keseriz! Ya da hormonlarımıza, kaslarımıza ve kan şekerimize doğrudan etki eden zayıflama çayları içeriz! Neden olmasın? İşte bu noktada acaba kendimize ne derecede zarar veriyoruz?
Diyet; sağlıklı beslenmek anlamını taşır. Doğru bir diyet çeşitli besinlerle beslenmeyi, makro ve mikro elementlerden; karbonhidrat, protein, yağ, mineral ve vitamin açısından dengeli, kişinin ihtiyacı kadar olan enerji miktarını ve son olarak sürdürülebilir yani hayatınız boyunca devam edecek bir beslenme alışkanlığı kazanmanızı ele alır.
Şok diyetler, hızlı kilo vermek amacıyla kullanılan çeşitli çaylar ve benzeri detox uygulamaları ise kısa süreli olarak bize etki etseler de bıraktığımız zaman hızlı şekilde tekrar kilo alırız hatta belkide daha fazlasını…
Sürdürülemez diyetlere bakarsak sağlıklı bir birey uzman desteği almadan kendi başına yaptığı diyetlerde kilo verirken çoğunlukla yağdan değil, kastan kaybeder. Tartıda görmüş olduğu rakam ona yağdan kilo vererek zayıfladığına inandırabilir. Neticede diyet yaparken az beslenip ekmeği kesmiş olması veya zayıflama çayı kullanması hatta iştahını kesmek için bazı hastalıklara özel olan ilaçları kullanması onu zayıflatmıştır. Şu anda ve önündeki birkaç aylık süreçte tartıda gördüğü kilo ve ayna karşısında gördüğü incelme onun için yeterli olacaktır. Peki bundan 5 – 10 veya 20 yıl sonra kendimize uygulamış olduğumuz bu diyetlerin bizlere dönüşü ne olacak? Onu da 5 – 10 yıl sonra düşünürüz diyorsanız tabii ki seçim sizin fakat belirtmeliyim ki sürekli yapılan sürdürülemez diyetlerin gelecek zamandaki sonuçları sizleri pek de mutlu etmeyebilir.
Hızlı kilo alıp vermenin, dengeli, doğru ve yeterli beslenmemenin, içeriği bilinmeyen zayıflama çayları tüketmenin, sürekli yapılan sürdürülemez diyetlerin ve hastalıklara özel olan ilaçların sırf iştah kesiyor diye kullanılması bedenimizde ciddi hasarlar bırakabilir. Geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabilir. Bu sonuçlardan bazıları; mide rahatsızlıkları, hormon bozuklukları, yeme bozuklukları (anoreksiya/bulimiya nervoza vb.) kas kaybı, kemik erimesi, kalp ve damar hastalıkları, kanser, organ yetmezliği ve son olarak ölümdür.
Doğru beslenmenin, hayat kalitenizi arttırmada ve gelecekte oluşabilecek olan hastalık risklerinde ne kadar etkili olduğunu fark etseniz acaba yaz başlarken yine sürdürülemez olan beslenme uygulamalarını uygular veya dışarıdan alınan zayıflama destek ürünlerini kullanır mıydınız? Doğru bir diyetin amacı sizi aç bırakmak veya ekmeği azaltmak demek değildir. Amaç, geleneksel şekilde beslenmeniz, doymanız ve hayatınız boyunca uygulayabilmenizdir. Lütfen gerçekçi olalım. Kim ömür boyu bu sağlıksız uygulamaları yapabilir ki! Üstelik gelecek zamanda bu kadar ağır sonuçlarla karşılaşacağını bile bile… Diyet yapmanın aç kalmak ve bazı besin öğerini tamamen kesmek anlamına gelmediğinin, 3 gün de 5 kilo verdiren ve size özel olmayan mucize detox sularının gerçek olmadığının ve çoğunlukla vücudunuzdan su kaybettirerek tartıda sizi zayıflatmış gibi gösterdiğinin ama yalnızca ödem attığınızın, şok diyetlerin ve fazla aç kalmanın sıklıkla yağ kaybı yerine, kas kaybına neden olduğunun farkına varın. Ne yerseniz, gelecekte de o olacaksınız.
Bu sebeplerle hatırlatmalıyım ki yalnızca fazla kiloya sahip bireylerin değil, düzenli beslenmeyen ama zayıf insanlarında diyete ihtiyacı vardır. Bedenimize hak ettiği değeri göstermek dileği ile…
Kaynak: Doktor Sitesi