Kategoriler
Sağlık

Polikistik over sendromu: belirtiler, nedenleri

Polikistik Over Sendromu (PCOS), kadın üreme sisteminde sıkça görülen bir hormonal bozukluktur. PCOS, yumurtalıklarda küçük kistlerin oluştuğu ve hormonal dengenin bozulduğu bir durumdur. Bu durum, kadınların üreme sağlığını etkileyebilirken aynı zamanda metabolik ve hormonal sorunlara da yol açabilir.

Belirtiler: PCOS’nun belirtileri kişiden kişiye değişebilir, ancak genellikle şunlar içerebilir:

  • Adet döngüsünde düzensizlik: Adet periyotlarının düzensiz veya sık sık atlanması.
  • Hirsutizm: Vücutun fazla bölgelerinde, erkeklerde görülen tüylenmeye benzer şekilde aşırı tüylenme.
  • Akne: Yüzde, sırtta veya göğüs bölgesinde yoğun akne problemi
  • Obezite: Aşırı kilo veya obezite eğilimi.
  • İnsülin direnci: Vücudun insüline verdiği yanıtın bozulması, bu da diyabet riskini artırabilir.
  • Yumurtlamama: Yumurtalıkların düzgün çalışmaması nedeniyle yumurtlama sorunları.

Nedenleri: PCOS’nun kesin nedeni net değildir, ancak genetik faktörler, hormonal dengesizlikler ve insülin direnci gibi birkaç faktörün rol oynadığı düşünülmektedir. Ayrıca, çevresel etkenler ve yaşam tarzı da PCOS riskini etkileyebilir.

Yönetim: PCOS tedavi edilemese de, belirtileri yönetmek ve sağlıklı bir yaşam sürdürmek mümkündür. İşte PCOS yönetimine yardımcı olabilecek bazı adımlar:

  1. Beslenme: Düşük glisemik indeksli yiyecekler tüketmek, insülin seviyelerini dengelemeye yardımcı olabilir.
  2. Egzersiz: Düzenli egzersiz, kilo kontrolüne yardımcı olabilir ve insülin duyarlılığını artırabilir.
  3. İlaçlar: Doktorun önerdiği ilaçlar, adet düzenlemesi, insülin duyarlılığı ve diğer belirtileri yönetmeye yardımcı olabilir.
  4. Kilo Kontrolü: Sağlıklı bir kiloyu korumak veya kilo vermek, PCOS semptomlarını hafifletebilir.
  5. Doktor Takibi: Uzman bir sağlık profesyoneli ile düzenli olarak iletişimde olmak, belirtileri yönetmekte ve olası komplikasyonları önlemekte önemlidir.

Sonuç olarak, polikistik over sendromu, kadın üreme sağlığını etkileyen karmaşık bir durumdur. Erken teşhis, uygun tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleriyle PCOS’un etkileri yönetilebilir ve kadınların yaşam kalitesi artırılabilir. Her durumda, doktor tavsiyelerine uymak ve bireysel tedavi planını oluşturmak önemlidir.

,

POLİKİSTİK OVER SENDROMUNDA BESLENME TEDAVİSİ NASIL OLMALIDIR ?

Polikistik Over Sendromu (PCOS) tedavisinde beslenme, semptomların yönetilmesi ve hormonal dengeyi sağlamak için önemli bir rol oynar. İşte PCOS için uygun bir beslenme tedavisini anlatan bazı temel prensipler:

Düşük Glisemik İndeksli Yiyecekler Tüketin: Glisemik indeks, bir yiyeceğin kan şekerini ne kadar hızlı yükselttiğini gösteren bir ölçüdür. Düşük glisemik indeksli yiyecekler, kan şekerini yavaşça yükseltir ve insülin seviyelerini daha dengeli tutmaya yardımcı olabilir. Bu da insülin direncini azaltmada önemli bir rol oynar. Tam tahıllar, sebzeler, meyveler, baklagiller gibi kompleks karbonhidratlar düşük glisemik indeksli yiyeceklerdir.

Sağlıklı Yağları Tercih Edin: Sağlıklı yağlar, hormonal dengeyi desteklemeye yardımcı olur.Omega-3 yağ asitleri içeren besinler (balık, keten tohumu, ceviz gibi) ve sağlıklı bitkisel yağlar (zeytinyağı, avokado yağı) tüketmek faydalı olabilir. Trans yağlardan ve doymuş yağlardan kaçınmak da önemlidir.

Protein Dengesini Sağlayın: Proteinler, tokluk hissini artırabilir ve kas kütlesini koruma konusunda yardımcı olabilir. Yeterli miktarda protein almak, insülin duyarlılığını artırır. Tavuk, hindi, balık, yumurta, baklagiller, yoğurt gibi protein kaynaklarına odaklanmak iyi bir tercihtir.

Şeker ve İşlenmiş Gıdalardan Kaçının: Şekerli ve işlenmiş gıdalar, insülin seviyelerini hızla yükseltebilir ve insülin direncini artırabilir. Bu nedenle, rafine şekerlerden, tatlandırıcı içeren ürünlerden, beyaz un ürünlerinden ve abur cuburlardan uzak durmak önemlidir.

Porsiyon Kontrolüne Dikkat Edin: Porsiyon kontrollü beslenmek, kilo yönetimi açısından önemlidir. Aşırı kilo veya obezite, PCOS semptomlarını artırabilir. Doğru porsiyonları tüketmek, kilo kontrolünü kolaylaştırabilir.

Folik Asit ve Mikrobesinleri İçeren Besinler Tercih Edin: Folik asit, PCOS ile ilişkilendirilen bazı sağlık sorunlarını yönetmeye yardımcı olabilir. Ispanak, brokoli, portakal gibi folik asit içeren yiyecekleri tüketmek faydalı olabilir. Ayrıca, çinko, magnezyum, krom gibi mikrobesinleri içeren besinlere de özen göstermek önemlidir.

Su Tüketimine Özen Gösterin: Yeterli su içmek, vücut fonksiyonlarını desteklemek, toksinleri atmak ve genel sağlığı iyileştirmek açısından önemlidir. İdeal olarak, günlük su tüketimi hedefiniz vücut ağırlığınıza bağlı olarak değişebilir.

PCOS beslenme tedavisi kişisel ihtiyaçlara göre şekillenir, bu nedenle bir beslenme uzmanı veya diyetisyen ile çalışmak en iyi sonuçları almanızı sağlayacaktır.

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Aralıklı oruç

Son dönemlerde yaygınlaşan İntermittent Fasting (IF) veya aralıklı beslenme olarak anlatılan beslenme biçimine bir inceleme yayınlamak istedim.🔎🔎

Aralıklı beslenme ile ilk 12-18 saat arasında vücutta başlayan otofaji ve ketozis oldukça dikkat çekiyor. Otofaji, hücrelerin kendilerini onarması ve yıkılmış hücrelerin parçalanması ile vücudun kendini yenilemesini sağlayan yaşlanma karşıtı bir durumu aktif hale getiriyor. Ketozis ise glikojen depolarının tükenmesiyle alternatif yakıt kaynağı olarak yağ hücrelerini yağ asitlerine (keton) çeviriyor.🐾

Ketozun vücut ve beyin üzerinde birçok faydası olduğu kanıtlanmıştır. Bunlar arasında kilo kaybı, zihinsel berraklık ve daha fazla enerji sağlamak yer almaktadır. Ancak keton seviyesinin artması uyku, halsizlik ve baş ağrısı gibi durumlara yol açabilmektedir⚡️⚡️

Kararınızı verdikten sonra bir danışman eşliğinde, gerekirse 2 günde 1 şeklinde vücudunuzu dinleyerek başlamanızı taviye ederim . Yeterli porsiyonlarda kaliteli proteinler tercih etmelisiniz. Orucu düşük kalorili, elektrolit bakımından zengin, besin değeri yüksek gıdalarla açmalısınız.

– Düşük kalorili sebze çorbaları 🥦
– Doğal ve kaynatılarak elde edilmiş et veya tavuk suları 🍲
– Hindistan cevizi suyu 🥥
– Yüksek lifli besinler 🌾

Bu seçenekler bizler için uygun olabilir.
Ancak biraz da madalyonun diğer yüzüne bakmak gerekir. kişilerin tek başına uyguladığında kilo alımı ve kas kaybı gibi riskler taşıdığı görülmüştür. Neyse ki beslenme programına sahip kişiler için sorun teşkil etmeyecektir. Aralıklı oruç hakkındaki yapılan araştırmalar sonucu bazı kişilerde hormonal dengesizliklere yol açabildiği görülmüştür . erkeklerde testosteron oranında düşüş , kadınlarda doğurganlıkta azalma ve regl döngüsünde bozulmalara yol açtığını göstermiştir. Ayrıca, sirkadyen ritimde bozulmalara sebep olabileceği için uyku kalitesini düşürdüğü, uyku sorunu yaşayan kişilere uygun olmadığı ortaya çıkmıştır😴. Herkesin beslenmesinin kişiye özel olduğunu bir kez daha hatırlatmakta fayda var. Fikirlerinizi ve sorularınızı bekliyorum ☺️ Sağlıklı günler dilerim.🌿🌿

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Kanserde beslenme

Kanserde Beslenme

Kanser, kötü huylu tümörlerin oluşumuyla sonuçlanan kontrolsüz hücre büyümesi ve çoğalması ile karakterize edilir. Genetik, çevresel ve yaşam tarzı faktörlerinden etkilenen, beslenmenin kanser gelişimi ve ilerlemesinde kilit bir belirleyici olarak ortaya çıktığı karmaşık bir hastalıktır. Diyet, metabolizma ve kanser biyolojisi arasındaki etkileşim, beslenmenin kanserin çeşitli yönleri üzerindeki etkisini keşfetmenin önemini vurgulamaktadır.

Diyet Faktörleri ve Kanser Riski: Epidemiyolojik çalışmalar, değişen kanser riski ile ilişkili birkaç diyet faktörü tanımlamıştır. Meyveler, sebzeler, kepekli tahıllar ve yağsız proteinler açısından zengin bir diyet, fitokimyasallar, antioksidanlar ve diyet lifleri gibi biyoaktif bileşiklerin varlığı nedeniyle çeşitli kanser risklerinin azalmasıyla ilişkilendirilmiştir. Tersine, kırmızı ve işlenmiş etler, doymuş yağlar ve rafine şekerler açısından yüksek diyetler, artan kanser riski ile ilişkilendirilmiştir. Bu ilişkilerin altında yatan potansiyel mekanizmalar arasında enflamasyonun modülasyonu, oksidatif stres ve hormonal yollar bulunur.

Beslenme ve Kanser İlerlemesi: Beslenme, tümör büyümesini ve metastazını modüle etmede çok önemli bir rol oynar. Tümör hücreleri sıklıkla, Warburg etkisi olarak bilinen, gelişmiş glikoz alımı ve glikolize güvenme dahil olmak üzere değiştirilmiş metabolik yollar sergiler. Diyet seçimleri, bu metabolik adaptasyonları etkileyerek kanser hücresinin hayatta kalmasını ve çoğalmasını etkileyebilir. Ayrıca, diyetten etkilenen bir durum olan obezite, kronik iltihaplanma ve insülin direnci ile ilişkilidir ve tümörün ilerlemesine elverişli bir ortam yaratır.

Kanser Tedavisinde Beslenme Müdahaleleri: Beslenmenin kanser tedavisine entegrasyonu giderek artan bir kabul görmektedir. Beslenme müdahaleleri, tedaviye bağlı yan etkileri yönetmeye, tedavi etkinliğini optimize etmeye ve genel yaşam kalitesini artırmaya yardımcı olabilir. Bireysel hasta ihtiyaçlarına göre uyarlanmış kişiselleştirilmiş beslenme planları, belirli beslenme eksikliklerini giderebilir, tedaviyle ilişkili semptomları hafifletebilir ve kanser hastalarında yaygın olarak görülen kas erimesi ve kilo kaybı ile karakterize zayıflatıcı bir durum olan kaşeksinin etkisini azaltabilir.

Gelecek Yönleri ve Zorluklar: Önemli ilerlemelere rağmen, beslenme ve kanser arasındaki karmaşık etkileşimleri tam olarak anlamada zorluklar devam etmektedir. Kanser türlerinin heterojenliği, metabolizmadaki bireysel farklılıklar ve tümör biyolojisinin dinamik doğası bu ilişkinin karmaşıklığına katkıda bulunur. Gelecekteki araştırmalar, kanser üzerindeki diyet etkilerinin altında yatan moleküler mekanizmaları aydınlatmaya, hedefli beslenme müdahaleleri geliştirmeye ve kanser tedavisi sonuçlarını iyileştirmek için immüno-nütrisyon gibi yeni yaklaşımları keşfetmeye odaklanmalıdır.

Beslenme ve kanser arasındaki ilişki çok yönlüdür ve kanser riskinden ilerlemeye ve tedaviye kadar değişen bir etki yelpazesini kapsar. Bu etkileşimlerin kapsamlı bir şekilde anlaşılması, kanseri önlemek, yönetmek ve tedavi etmek için etkili stratejiler geliştirmek için gereklidir. Beslenmeyi daha geniş kanser tedavisi çerçevesine entegre ederek hasta sonuçlarını optimize edebilir ve bu korkunç hastalığa karşı devam eden savaşa katkıda bulunabiliriz.

Kaynak: Doktor Sitesi