Kategoriler
Sağlık

Sınav döneminde ve konsantrasyon eksikliğinde beslenme

Çocukluk ve gençlik dönemlerimizin çoğu sınavlarla ve dolayısıyla sınav stresiyle bir arada geçiyor. Birçoğumuz sınav stresiyle baş edemezken mide bulantısı, aşırı kilo alımı veya kaybı, sindirim problemleri, yoğun kaygı ve baş dönmesiyle de başa çıkmaya çalışmak zorunda kalıyoruz. Böyle sorunların aslında doğru beslenme ile giderilebileceği ise nedense hep gözümüzden kaçıyor… Hem hayat kalitesini hem ders ve sınav kalitesini beslenme ile arttırabilmek çok kolayken biz beslenmeyi görmezden gelmeye çalışıyoruz. Kolayca ulaşabileceğiniz besinlere yönelmek yerine doğru beslenmeye yönelerek tüm sıkıntıları ortadan kaldırabiliriz. Nasıl mı? İşte şu şekilde;

  • Öğün Sayısına Dikkat! : Kan şekerinin ani iniş ve çıkışları dikkat ve odak üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bunun önüne geçebilmek için günde 3 ana öğünün yanında 2 veya 3 ara öğün ile kan şekeri düzeni sağlanmalıdır.
  • Güne dinç başlamak için KAHVALTI! : Gece uykusuyla yaşadığımız uzun süreli açlık sonrasında midenize besin girişi vücudunuzun nasıl uyanacağına karar verir. Dinç ve motive uyanmayı sağlamak tamamen kahvaltınızın elinde! Ve kahvaltı da sizin elinizde… Süt, yumurta, esmer ekmek, peynir, sebze meyve gibi çok çeşitli grupları barındıran bir kahvaltı gün içerisinde odak sürenizi artıracak ve uyku problemlerini en aza indirmeye yardımcı olacaktır. Kahvaltı yapılmadan güne başlandığında gün içerisinde odak sorunları, baş ağrısı, mide bulantısı, uyku problemleri yaşayabilirsiniz.
  • Balık Balık Balık! : Beyin sağlığı için omega 3 alımı çok önemlidir. Maalesef omega 3 içeren besin sayısı oldukça azdır. Özellikle sınavdan önceki son hafta olmak üzere beslenmenizde sık sık balık tüketmeye özen göstermelisiniz. Haftada en az 1-2 kez balık tüketmeniz hafıza sorunlarınızı giderecek ve öğrenmenizi kolaylaştıracaktır. Aynı şekilde her gün düzenli olarak ceviz tüketimi ise derslere olan ilginizi artıracaktır.
  • Vitaminlerin Eksikse Sen De Tam Sayılmazsın… : Organlarınızın düzenli çalışabilmesi için vitamin – mineral eksiklikleri de giderilmelidir. Pişirme işlemine maruz kalan besinlerde vitamin – mineral kayıpları görüldüğü unutulmamalıdır. Bu sebeple hayatınıza çiğ söğüş sebze, salata ve meyveleri dahil ederek vitamin alımınızı artırmalısınız. B grubu vitaminlerin beyin sağlığına olumlu etkileri olması sebebiyle tahıl (özellikle de ekmek) ve et grubu tüketimine özen göstermelisiniz.
  • Vücuttaki Stresle Savaşan Baş Kahraman; ANTİOKSİDAN! : Antioksidanlar vücudumuzda stres seviyelerini azaltarak daha kaliteli bir hayat sürmemizi sağlarlar. A,E,C vitaminleri, Selenyum minerali ve omega 3 yağ asitleri vücudumuzda antioksidan olarak görev alırlar. Beslenmenizde bunları içeren besinlere yer vermeniz stresle başa çıkmanızda yardımcı olacaktır. Süt, balık, avokado, badem, fındık gibi antioksidan içeriği yüksek besinler sakinleşmeni sağlayacaktır.
  • Tanıdık Beslen: Sınavdan birkaç gün öncesinde ve sınav sabahında daha önceden hiç tatmadığınız besinlere yönelmeyin. O besinin sizde nasıl bir etki (hazımsızlık, kaşıntı, ağrı vb.) oluşturacağını sınav anında test etmenizi istemeyiz… J
  • Kafeinle Uyanmak Mı? HAYIR! : Fazla kafein alımı kalp çarpıntısı veya huzursuzluk problemlerine yol açabilir. Sınav günü veya sınandan önceki gün çay, kahve gibi kafein kaynaklarına yönelmeyelim. Sınav gecesi alınan kafein uykusuzluk yaparak yeterli uyumanıza da engel olabilir.
  • Şekersiz Sınava Gidebilirsin: Basit şeker kaynakları kan şekerini hızlı bir şekilde artırarak uyku hali oluşturabilir. Sınav öncesi veya sınav esnasında çikolata, şeker gibi besinlere yönelmeyelim.
  • Su Olmadan Odaklanamam Ki :Yeterli su alımı odaklanmanıza yardımcı olur. Sadece sınav dönemi değil hayatınız boyunca su tüketiminizin yeterli olması organ sağlığınız için önemlidir.

Bu basit ama etkili ipuçlarıyla hayatımızın her döneminde yer alan sınavları atlatmak artık sizin için çok daha kolay olacaktır. Başarılar dileriz 🙂

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Yaz yaklaşırken, merhaba sürdürülemez diyetler!

Baharın habercisi olan cemrenin toprağa düşmesiyle beraber havaların ısınmaya başladığı bugünlerde, kış aylarında almış olduğumuz kiloları acilen vermek için kendimize hızlı kilo verdirecek diyet türleri, kürler ve detox suları gibi çareler aramaya başlarız. Peki bunlardan hangisi sizi gerçekten inceltecek olan ve bir süreliğine idare edecek geçici çözümlerden birisi olacak?
Keto diyet olarak adlandırılan ve aslında refrakter epilepsiyi tedavi etmek için kullanılan yüksek yağ içerikli ketojenik diyet mi? Yoksa günlerce aç kalarak yapılan su diyeti, yalnızca elma yenilerek yapılan elma diyeti veya tek yönlü ve düşük kalorili beslenmeyi öneren diyetler mi? Belki de sadece ekmeği keseriz! Ya da hormonlarımıza, kaslarımıza ve kan şekerimize doğrudan etki eden zayıflama çayları içeriz! Neden olmasın? İşte bu noktada acaba kendimize ne derecede zarar veriyoruz?
Diyet; sağlıklı beslenmek anlamını taşır. Doğru bir diyet çeşitli besinlerle beslenmeyi, makro ve mikro elementlerden; karbonhidrat, protein, yağ, mineral ve vitamin açısından dengeli, kişinin ihtiyacı kadar olan enerji miktarını ve son olarak sürdürülebilir yani hayatınız boyunca devam edecek bir beslenme alışkanlığı kazanmanızı ele alır.
Şok diyetler, hızlı kilo vermek amacıyla kullanılan çeşitli çaylar ve benzeri detox uygulamaları ise kısa süreli olarak bize etki etseler de bıraktığımız zaman hızlı şekilde tekrar kilo alırız hatta belkide daha fazlasını…
Sürdürülemez diyetlere bakarsak sağlıklı bir birey uzman desteği almadan kendi başına yaptığı diyetlerde kilo verirken çoğunlukla yağdan değil, kastan kaybeder. Tartıda görmüş olduğu rakam ona yağdan kilo vererek zayıfladığına inandırabilir. Neticede diyet yaparken az beslenip ekmeği kesmiş olması veya zayıflama çayı kullanması hatta iştahını kesmek için bazı hastalıklara özel olan ilaçları kullanması onu zayıflatmıştır. Şu anda ve önündeki birkaç aylık süreçte tartıda gördüğü kilo ve ayna karşısında gördüğü incelme onun için yeterli olacaktır. Peki bundan 5 – 10 veya 20 yıl sonra kendimize uygulamış olduğumuz bu diyetlerin bizlere dönüşü ne olacak? Onu da 5 – 10 yıl sonra düşünürüz diyorsanız tabii ki seçim sizin fakat belirtmeliyim ki sürekli yapılan sürdürülemez diyetlerin gelecek zamandaki sonuçları sizleri pek de mutlu etmeyebilir.
Hızlı kilo alıp vermenin, dengeli, doğru ve yeterli beslenmemenin, içeriği bilinmeyen zayıflama çayları tüketmenin, sürekli yapılan sürdürülemez diyetlerin ve hastalıklara özel olan ilaçların sırf iştah kesiyor diye kullanılması bedenimizde ciddi hasarlar bırakabilir. Geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabilir. Bu sonuçlardan bazıları; mide rahatsızlıkları, hormon bozuklukları, yeme bozuklukları (anoreksiya/bulimiya nervoza vb.) kas kaybı, kemik erimesi, kalp ve damar hastalıkları, kanser, organ yetmezliği ve son olarak ölümdür.
Doğru beslenmenin, hayat kalitenizi arttırmada ve gelecekte oluşabilecek olan hastalık risklerinde ne kadar etkili olduğunu fark etseniz acaba yaz başlarken yine sürdürülemez olan beslenme uygulamalarını uygular veya dışarıdan alınan zayıflama destek ürünlerini kullanır mıydınız? Doğru bir diyetin amacı sizi aç bırakmak veya ekmeği azaltmak demek değildir. Amaç, geleneksel şekilde beslenmeniz, doymanız ve hayatınız boyunca uygulayabilmenizdir. Lütfen gerçekçi olalım. Kim ömür boyu bu sağlıksız uygulamaları yapabilir ki! Üstelik gelecek zamanda bu kadar ağır sonuçlarla karşılaşacağını bile bile… Diyet yapmanın aç kalmak ve bazı besin öğerini tamamen kesmek anlamına gelmediğinin, 3 gün de 5 kilo verdiren ve size özel olmayan mucize detox sularının gerçek olmadığının ve çoğunlukla vücudunuzdan su kaybettirerek tartıda sizi zayıflatmış gibi gösterdiğinin ama yalnızca ödem attığınızın, şok diyetlerin ve fazla aç kalmanın sıklıkla yağ kaybı yerine, kas kaybına neden olduğunun farkına varın. Ne yerseniz, gelecekte de o olacaksınız.
Bu sebeplerle hatırlatmalıyım ki yalnızca fazla kiloya sahip bireylerin değil, düzenli beslenmeyen ama zayıf insanlarında diyete ihtiyacı vardır. Bedenimize hak ettiği değeri göstermek dileği ile…

Kaynak: Doktor Sitesi

Kategoriler
Sağlık

Fleksitaryen beslenme

Fleksitaryen ; İngilizcede “esnek” ve “vejetaryen” anlamına gelen sözcüklerinin birleşimidir. Bu diyet modelinde vejeteryan beslenme bir miktar esnetilmekte ve bazı hayvansal gıdaların tüketimi sağlanmaktadır. Akdeniz ve DASH Diyetlerinden sonra en iyi diyet modeli olarak adlandırılmaktadır. Sürdürülebilir, çevreci ve sağlığın korunarak daha iyi hale getirilmesine yardımcıdır. Yaşam süresini ortalama 3.5 yıl uzatabileceği ifade edilmektedir.

Et grubu besinlerin tüketimi belirli oranlarda sınırlandırılmıştır. Örneğin haftada toplam max. 500 gr et tüketimi gibi.. Dolayısıyla bu uygulama başta kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini düşürürken, tip2 diyabet ve buna bağlı gelişen metabolik sendromu da kontrol altına alabilmektedir.

Temelinde vejeteryan beslenmenin ilkelerini içeren bu diyet modelinde, hayvansal gıdalar belli zaman aralıklarında düşük miktarlarda tüketilebilmektedir.

Fleksiteryan beslenme modelinde yasaklar :

İşlenmiş etler: Pastırma, salam, sosis, sucuk…

Rafine karbonhidratlar: Beyaz ekmek, beyaz pirinç, simit, poğaçalar…

Eklenen şeker ve tatlılar: Çörekler, kekler, kurabiyeler, şekerlemeler. ..

Fast food: Patates kızartması, hamburger, pizza, milkshake…

Tüketilebilecek gıdalar:

Bitkisel proteinler: Nohut, fasulye, barbunya, kırmızı mercimek, siyah fasulye..

Tam tahıllar: Greçka, karabuğday, esmer pirinç, yulaf, kinoa, tatlı patates..

Sebze ve Meyveler

Soya, Badem, Hindistan Cevizi vb bitkisel sütler

Yumurta

Fındık ve fıstık ezmesi

Tohumlar

Soya ürünleri

Zeytinyağı ve avokado yağı gibi bitkisel yağlar

Günlük enerji gereksiniminizi karşılarken, karbonhidrattan gelen enerji miktarının %45 – 60, Yağlardan %25 – 35, proteinlerden % 12- 15 aralığında olmasına önem veriniz. Doymuş yağ alımı bu diyet modelinde oldukça düşük olduğu için yağ türü tercihiniz daima zeytinyağı olmalı. Fındık , fıstık , avokado vb diğer yağ kaynaklarından gelen enerjiyi dikkate alınız. Beslenme modelinizde enerji dengesi doğru sağlanamadığında, beden ağırlığı istenen seviyede olmayabilir.

Sağlıklı ve yeterli bir beslenme programı için mutlaka diyetisyeninize başvurunuz.

Uzman Diyetisyen Elif Melek Avci Dursun